Tehlikeli Duygular

58 23 7
                                    

Sessizce beklemeye devam ederken birden kılıcın havada savrulurken çıkardığı ıslık sesini duydum sol kolumun kenarında ani bir sıcaklık dalgası hissettim hemen ardından acı yayılmaya başladığında kolumdan bıçaklandığımı anladım.
Diğerleri bana öfkeyle bakarken sadece Megan hayal kırıklığı uğramış bir yüz ifadesiyle acır gözlerle beni izliyordu.
Gözlerimi açıp kanayan kolumu sağ elimle kanamanın hemen üstünde, omuz hizamdan sıkıca bastırdım. Acıyla dişlerimi sıkıp beklemeye devam ettim.

Fargus kılıcını geri çekip kınına yerleştirdiğinde şaşkınlıkla koluma baktığını fark ettim. Ters giden bir şeyler vardı.

"İyileşmiyor." dedi şaşkınlıkla diğerlerine bakarken...
Diğerleri de bende bir hastalık varmış gibi beni izliyorlardı.
Alastair kalkmam için işaret verdi.
Yavaşça ayağa kalktım.
Alastair boynundaki taşı yarama dokundurdu ve bastırmaya başladığında yüzümü buruşturup acımı hafif iniltilerle bastırmaya çalıştım. Dişlerimi sıkmaktan neredeyse dişimi kıracaktım

Kendimi Alastair in gözlerine kilitlenmiş şekilde buldum sadece bakmıyordum onu gözlerimle parçalamak ister gibi bakarak boş bir çaba sarf ediyordum. İçimden onun ne kadar acı çektiği düşüncesi geçiyordu. Hemen bu düşüncemi bastırmak için gözlerimi başka yöne çevirdim yerdeki bana ait olan margon taşına...
Evet, ben bir zamanlar insandım. Bunu bu tapınakta önce o gizemli insandan sonra da Alastair'in anlattıklarından öğrenmiştim. Her ne kadar onlara minnet duymam gerekse de hayata geri döndürülüp bir tapınak koruyucusu olmayı ben istememiştim. İnsanlara dair hiç bir şey bilmezken bir önceki hayatımda insan olduğum düşüncesi koca bir bilinmezlikti ama aynı zamanda zihnimdeki boşluğun nedenini de biliyordum artık.
Alastair'in ne yaptığını bilsem de içimde ona karşı bir öfke beslemeye başlamıştım. Alastair'in gücü ruh ve beden kontrolüydü ve bu yüzden tapınak koruyucularına da o liderlik ediyordu benim üzerime taşını koyduğuna göre ruh ve beden kombinasyonumda bir terslik olmalıydı.

"Çok fazla duygu hissediyorsun Arseya. Böyle devam ederse kan kaybı yüzünden yeniden ruhun bedenini terk edecek. "

Bu kez sesini duyduğum kişi Safiraydı genelde zırhlı kıyafetinin üzerine parlak sarı bir pelerin giyerdi. Bu kez yanında sarı bir bıçak bile getirmişti.

Tapınak Koruyucuları taşlarındaki renklerin simgesel renkler olduğunu düşünür ve buna uygun giysi ve eşyalar seçerdi.

Bunu çoktan fark etmiştim. Duygular Tapınak Koruyucuları için sadece birer tehditti.

Safira, omuz hizasındaki sarı saçlarını geriye doğru atıp bana döndü.

Elini kalbime doğru dayadığında neredeyse geri çekilecektim. Yüzünü ilk kez bu kadar yakından görüyordum. Bembeyaz, pürüzsüz bir teni, beyaz yüzünde sanat gibi duran dikkat çekici yeşil gözleri vardı.

"Duyguların çok yoğun, bir kaç hafta içinde bunu düzeltmezsen gelecek saldırılara karşı savunmasız olacaksın ve bu da hepimizi tehlikeye sokar."

Bana bir tehditmişim gibi bakmaya devam ettiler, işe yaramamış bir deney faresiymiş gibi gözleriyle incediler beni. Bu çok rahatsız ediciydi.

"Ne yani duygular iyileşmeyi mi tetikliyor. Bu yüzden mi git gide daha geç iyileşmeye başladım. "
Duraksadım, aklıma gelen şey beni korkutmuştu.

"Ölecek miyim?"
Sonunda herkesin söylemeye çalıştığını ben kendime itiraf etmiştim.

"Onu öyle bırakamayız" dedi Megan.

Alastair yapmayı planladığı şey için kararlıydı. Arkasını dönüp ilerlemeye başlamıştı bile.

"Beni böyle mi bırakacaksınız?" Diye haykırdım. Sesim titremişti çaresiz duruşum cesaretimi söndürmüştü.

TAPINAK KORUYUCULARI (OKUYALIM DA KİTAP OLSUN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin