Şarkı çok güzel.. Dinlemenizi tavsiye ederim.. :)Hilal öğretmen ve oğlu tam masadan kalkacakken, oğlu yandaki sandalyede gördüğü atkıyı eline alıp ;
"Anne bu senin mi?" diye sordu.
Hilal öğretmen; "Aaa hayır benim değil ama Azra'nın olmalı. Aceleyle çıkarken onu da burada unutmuş sanırım."
AZRA... Bu ismi duymak bile kalp atışlarını hızlandırmıştı. Kalbinde bir anda anlam veremediği bir heyecan oluşmuştu.Bu halini annesine belli etmemek için derin bir nefes aldı ve kendini toparlayıp;
"Hımm. Peki napıcaz bunu?" dedi Efe. :)
Hilal öğretmen; "Azra'ya götürmeliyiz. Evinin adresini bana yazmıştı.Telefonumda kayıtlı olması lazım, bu atkıyı da oraya götürelim."
Efe; "Tamam annecim. Sen nasıl istersen öyle yaparız." dedi, Azra'nın kendi Azrası olduğunu hiç bilmeden...
Hilal öğretmen bu duruma çok mutlu olmuştu. Çünkü kafasında Azra ve Efe'ye dair kurduğu planlar bozulmayacaktı.Belki az önce tanışamamışlardı, fakat şimdi tanışmaları için çok iyi bir fırsat ellerine geçmişti.
Azra eve gelmişti. Dicle'yi yatakta halsiz ve bitkin bir halde gördü. Arkadaşının bu durumu onu çok üzmüştü.
"Nasıl oldun canım" dedi.
Dicle'nin şen şakrak halinden eser yoktu. Yüksek ateşi yüzünden yüzü kıpkırmızı olmuştu.
Dicle; "Kendimi çok kötü hissediyorum. Neredeyse konuşmaya bile takatim yok. Ama yarına kadar iyileşmek zorundayım."
Azra; "Sınavın yarındı değil mi? Off aksiliğe bak! Neyse, bak şimdi ben seni hemen iyileştireceğim yarına birşeyciğin kalmayacak."
Hemen mutfağa koşup, içi soğuk dolu bir kap ve küçük bir havluyla geri döndü. havluyu ıslatıp Dicle'nin başına koydu.
Azra; "Ateşin birazdan düşer birtanem. Hemen şimdi gidip en sevdiğin çorbadan da yapacağım, bir de üstüne ıhlamur kaynatırsam benden daha dinç olursun :) "
Dicle; "Çok teşekkür ederim canım. Sen olmasan şuan kim bana bakacaktı.iyi ki varsın meleğim."
Azra; "Sen daha fazla konuşupta kendini yorma uyumaya çalış canım, ben mutfaktaki işlerimi halledip geliyorum."
Hilal öğretmen ve Efe, Azra'nın evine varmışlardı.
Efe; "Burası anne." deyip atkıyı annesine uzattı.
Hilal öğretmen; "Oğlum ben götürürsem, Azrayı çok iyi tanıyorum..Beni bu saate bırakmak istemeyip, kibarlığından akşam yemeğine davet edecektir. Fakat arkadaşı hasta olduğu için ben onları rahatsız etmek istemiyorum.Bu yüzden atkıyı sen götürebilir misin? Bu şekilde de olsa Azrayla da tanışmış olursunuz.Ben de seni arabada beklerim."
Efe; "Anne sen niye bu kadar taktın Azrayla tanışmama??? Yoksaa.. İnanmıyorum anne, o kızla aramızda bir şeyler olabileceğini mi düşündün? Bak anne ben şuan hayatımda hiçbir kıza yer veremeyecek kadar yoğun ve meşgulum. Şuan bir eşten daha önemli olan önceliklerim yani işlerim var. Aynı zamanda evlenmek için daha çok gencim. Aklında kurmuş olduğun planların suya düştü, üzgünüm anne...!"
Aslında Efe bu söylediklerine kendi bile inanmamıştı. O gün Azrayla tanışalı tam 6 gün olmuştu. Kendi bile inanamıyordu.Bu kadar kısa bir süre içinde bir kızın onu bu kadar etkileyip, hayatının merkezi olduğuna.. Altı günün her saniyesini o kızı düşünmekle geçirdiğine..Ama bunlar gerçekti, Azra hiç aklından çıkmamıştı. Azra onun kaderindeyse, onunla mutlaka bir gün yine karşılaşacağına o kadar emindi ki.. Hatta Azra'nın kaderinde olduğundan, telefon numarasını yazdığı o kitabı da birgün mutlaka bulacağından da çok emindi.
Hilal öğretmen; "Peki oğlum. Ama gör bak, Azrayı gördüğün an tüm fikirlerin değişecek. Öyle güzel, öyle tatlı bir kız ki, tüm bu söylediklerine pişman olacaksın..!"
Efe umursamaz bir tavırla arabadan inip ; adreste yazılı olan binanın hangisi olduğunu aramaya başladı.
Azra çorbayı ateşe koymuştu. Dicle'ye, en sevdiği çorba olan tarhanayı yapıyordu. Ihlamur kaynatmak için çekmeceyi açtı ve ıhlamurun kalmadığını farketti. İçeriye Dicle'ye bakmaya gitti, Dicle uyuyordu. "Hemen bir koşu aktara gidip, Dicle uyanmadan ıhlamur alıp gelirim" diye düşünüp, evden çıktı.
Efe, nihayet binayı bulup, binadan içeri girdi. Adreste 4.kat yazıyordu, asansörün önüne gelince asonsörün dolu olduğunu farketti. Efenin çok aceleci bir yapısı vardı ,asansörü beklememek için merdivenlerden çıkmaya karar verdi. Hızlı hızlı 4.kata çıkmıştı bile...
Kapıyı çaldı. Açan olmayınca bir daha çaldı. Yine kimse açmadı. Tam geri gidiyordu ki kapı açıldı.
Kapıyı açan; saçı başı dağınık, esmer, kara kaşlı kara gözlü bir kızdı. "Bu kız annemin dediği Azra olmalı" diye geçirdi içinden Efe.
Efe; "Merhaba, ben Hilal öğretmenin oğlu Efe. Bugün cafeden ayrılırken atkınızı unutmuşsunuz. Annem de size ulaştırmam için benimle yolladı."
Tam o sırada içeriden bir telefon sesi duyuldu. Kapıdaki kız ;
"Bir dakika, hemen geliyorum." deyip içeri girdi.
Üç dört saniye sonra, elinde çalan telefonla gelip, telefonu açtı ve; "Aşkım bir dakika bekleteceğim seni" dedi.
Efeden atkıyı alıp; "Çok teşekkür ederim. Hilal öğretmene saygılarımı iletin.. iyi günler."deyip kapıyı kapattı.
Efe; Ne yaniii? bu muydu annemin güzel ve tatlı dediği kız.. Çokk itici ve kaba biri bence. Anneme inanamıyorum." diye aklından geçirdi. Ve apartmandan çıkıp arabaya bindi.
Merak ve umutlu gözlerle bakan annesine gülümseyerek;
"Birincisi Azra hanımın erkek arkadaşı varmış. İkincisi ise hiç tipim değil zaten!!"dedi.
Hilal öğretmen; "Birincisini anlarım da, ikincisine çok şaşırdım." diye karşılık verdi.
Efe; "Evet, gerçekten çok itici geldi bana.Neyse böylece bu konu burada bir daha açılmamak üzere kapanmış oldu. Hadi gidelim artık."
Hilal öğretmen; "Peki oğlum."
Azra elinde ıhlamurla eve gelmişti. tam anahtarını çıkarıp kapıyı açıyordu ki, kapı kendiliğinden açıldı. Kapıyı açan Dicleydi.
Azra; "Neden yataktan kalktın sen? Ben sana uyu, dinlen demedim mi?"
Dicle; "Kapı zili ve telefon zili sağolsun uyutmadı. Sen nereye gittin bakalım?"
Azra; "Evde ıhlamur kalmamış. Aktara gidip onu alıp geldim."
Dicle; "Sen yokken Hilal öğretmeninin oğlu geldi. İsmi de şeydi... her neyse unuttum. Bugün cafede atkını unutmuşsun, onu getirdi. Ben de sanki senmişim gibi alıp, Hilal öğretmenime saygılar dedim :)))"
Azra; "Delisin sen yaa :)) Keşke olsaydım da, bir teşekkür etseydim. Neyse sen etmişsindir yerime. :))"
Dicle; "Etmez miyim :) Hadi çabuk gir de ıhlamuru mu kaynat. Çok hastayımm çokk :(("
Azra; "Kıyamam sana ben. Hemen kaynatıyorum."
ARKADAŞLAR VETO VE YORUMLARINIZA BAĞLI OLARAK DİĞER BÖLÜMLERİ YAZACAĞIM.. BU YÜZDEN VETO VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.. :)
... İYİ OKUMALAR... :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER
Teen Fiction~ Kaderci bir genç kız.. ~ Kader üzerine oynanan bir oyunla başlayan bir aşk hikayesi.. ~ Bakalım Azra ve Efe birbirlerinin kaderlerindeki kişiler mi? Yoksa kaderlerinde başkaları mı var? ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ { Kader konuşunca, insan sus...