BEŞİNCİ BÖLÜM

654 115 71
                                    

 İyi okumalar.

SAHİL

Yatağıma bir öküzün atlamasıyla sarsılarak gözlerimi açtım. Pardon ya bu öküz çok sevdiğim biricik abimmiş (!). Uykum daha fazla açılmasın diye gözlerimi kapatıp onu itmeye çalıştım. Üzerimdeki ağırlık yok olurken derin bir nefes alamadan başka biri atladı üzerime. İnlerken söylendim.

''Kaburgalarımı kırdınız be. Sena sen beşe gidiyorsun, beş yaşında değilsin. Kendine gel ve kalk üzerimden''
Sena üzerimden kalktıktan sonra kafama kenardaki yastığı bastırmayı tercih ederken, abim vurmayı tercih etmişti. Annemin seslenmesiyle oflayıp banyoya ilerlerken annemde söyleniyordu.

''Anneye of bile denmemesi gerekir ama bizimkiler oflayarak destan yazıyor.''

İşimi halledip banyodan çıktım. Kahvaltı masasına oturmadan önce annemin yanağını öpüp elindeki tabakları aldım.

''Söyle bakalım Hürü sultan. Oflamasından şikayet ettiğin kızın ne zaman sana yardım etmedi? Her ne kadar oflasam da mükemmel bir çocuğum. Bunun için bana teşekkür etmeniz lazım.''

''Sadece işi düştüğü zaman yardım eden, işi düşmezse selam vermekten ileri gitmeyen, asosyalliğin dibine vuran kızım sana çok teşekkür ederim. '' Ne zaman geldiğini fark etmediğim babam omuzlarıma bastırırken sahte bir kahkaha attım. Babam yerine geçerken kahkahamı aniden kesip konuştum

''Bugün yine çok espritüelsin baba''

Abimin kapıdan içeri girmesiyle ona bulaşmanın daha zevkli olduğunu kendime hatırlatıp yanıma gelmesini bekledim. Yanıma gelip sandalyeyi çekti. Tam otururken ayağımla sandalyeyi ittim. Yere düştüğündeyse herkesle birlikte gülmeye başladım.

''Canım kardeşim ne kadar da özlemiş beni.'' Diyen abime kafamı salladım. Ayağa kalkıp düzgünce oturunca bir şey yapmayacağını düşünüp elime çatalımı aldım. Onu düşürmemden sonra hiçbir şey yapmayacağını düşünmek aptallık oldu. Kafama vurmasıyla kafamın öne gittiğini hissettim. Babam az öncekine kıyasla daha fazla gülerken annem de abime kızıyordu. Senaysa, ah Sena hepimize özürlüymüşüz gibi bakıyordu. İlerde adam olacak bu çocuk.

''Ya kafama vurmasana çocuk. Beyin hücrelerimi öldürüyorsun.'' Dedim sinirle. Tabi abim altta kalır mı yapıştırdı cevabı.

''Var mıydı ki?'' Onlar babamla ellerini çarpıştırırken söyleyecek cevabım olmadığı için taklidini yaptım.

''Vor mo ko? Sende olmadığı için mi bana bu tür sorular soruyorsun abiciğim?'' Ben sırıtırken annem olaya el koyup bizi susturdu. Bir süre sonra babam iş için Kadıköy'e gideceğinden bahsetti. Abim de tek hafta sonunu evde oturarak harcayamayacağını bu yüzden arkadaşlarıyla dışarı çıkacağını belirtti.  Geriye annem, Sena ve ben kalınca annem açıkladı.

''Biz Sena ile bir arkadaşıma gideceğiz. Melisa da evde durur sanırım''

Her ne kadar evde tek kalacağıma sevinsem de atar yaptım.

''Melisa kim ki zaten? .Kalsın evde. İşi ne değil mi? Melisa'yı düşünen yoktu. Melisa ağlıyordu. ''

Onlar beni takmayarak biraz daha muhabbet ettikten sonra herkes evden çıktı. Tabi annem çıkmadan önce benim de gelmemi istemişti ama o kadınlar bana sürekli soru soruyordu. Sürekli sorularda bende gerginlik oluşturuyordu. Benim gergin olmam da her ağzıma geleni söylemem ve milleti rezil etmemle sonuçlanıyordu.

Biraz dizi izleyip yürüyüş yapmak için hazırlandım. Yanıma cüzdan, telefon ve kulaklığımı aldım. Cüzdanı arka cebime koyup kulaklığımı taktım. Bir yandan da Mısra'ya gelmesi için mesaj atıyordum. Birkaç dakika sonra cevap yazdı.

130A (Güncellenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin