ERTESİ GÜN
Aniden gelen bir sesle irkildim. Koşarak aşağı indim ve babamın eve attığı kadınlardan biriyle gözgöze geldik. Kadının bakışlarındaki çaresiziği görmüştüm. Diğer tarafta da babam şişesinde kalan son damlasını yudumluyordu. Gelen ses aslında babamın kadına attığı tokat sesiymiş. Kadını kolundan tutup nazikçe dışarı çıkardım. "Bunu yapmaya ne hakkın var! kadına neden tokat attın!?" "Bu seni ilgilendirmez" benim aksime sakin gelen sesi beni daha çok sinirlendirmişti. Ayakkabılarımı giyerken sesini işittim "nereye?" "Bu seni hiç ilgilendirmez" iğneleme yaparak konuşmuştum çantamı aldım ve evden çıktım çıkarken omuz silktiğini görmüştüm açıkçası hiçte umrumda değildi. Hala sinirliydim o siyah şeyleri görüyordum koşmaya başladım. İşin garip tarafı koşarken aynı zamanda da sesler duyuyordum. Ses tanıdık geliyordu. Aldırmadan koşmaya devam ettim. yoruldum, durdum siyahlıklar gitmişti ama sesler hala beynimde yankılanıyordu çığlıklar duyuyordum tekrar tanıdık sesi duymuştum 'yanındayım' bu ses harry'nin sesiydi sesi beynim de yankılanıyordu gözlerimi kapattım. Sesler hala beynimdeydi gözlerimi açtığım da ise harry'i bana elini uzatmış şekilde gördüm sanki dokunsam dağılıcaktı. Elimi uzattım ama tutucakken rüzgar onun narin bedenini dağıttı. Gözlerimi kapattım yanağımı ıslatan sıcaklıkla ağladığımı anladım. Ağlarken ilk göz yaşı sağdan akıyorsa mutluluktan, soldan akıyorsa acıdanmış bir yerde okumuştum. Benim hep ilk soldan akıyor çünkü acı çekiyorum delinin tekiyim beni kim ne yapsın ki zaten babamın beni evlatlıktan red etmesine az kaldı onun yerinde olsam hemen yapardım çünkü acınası biriyim, zaten bana tek değer veren kişi de liam. 'ben de sana değer veriyorum' tekrar harry'nin sesini duyduğum da korkmuştum onu gördüğümde bu sefer ateşlerin arasınaydı annesinin ve babasının çığlıklarını da duyuyordum. Kulaklarımı tıkadım ve gözlerimi kapatıp yerde yattım onun ağlamasıyla karışık çığlıkları beynim de hala yankılanıyordu anne ve babasının ölümüne sebep olmuştum ve harry'nin bana hala bu şekilde davranması garibime gidiyordu ve ben bununla kalmaksızın ona daha çok şey yapmıştım. Sesler hala beynim de yankı yapıyordu düşünmemeye çalıştım ama olmuordu dikkatim bir türlü dağılmıyordu aniden cebimde titreşen telefonum bir türlü bozulmayan dikkatimi bozmaya yetmişti arayan liamdı saate baktım ve okula geç kaldığımı anladım "Dostum nerdesin neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?" haliyle merak etmişti telefonu kulağımdan götürüp aramalara baktım liamın tam 15 kere aradığını gördüm tekrar telefonu kulağım götürüp konuşmaya başladım ben ona herşeyi anlatırken okula doru yürümeye başlamıştım. Okula gelmiştim resim sınıfıma baktım 12/E liam natürmort çalışması yapacağı için onun sınıfı ayrıydı ben de karakalem yapacağım için benim sınıfım ayrıydı sınıfıma doğru yürürken liam beni durdurmuştu "iyi misin?" endişesi hala gitmemişti ben de ona sakin bir tavırla cevap verdim "iyiyim merak etme birşeyim yok" zil çalmıştı ve sınıfa gitmem gerikiyordu "dostum zil çaldı sen de artık şu yüzündeki endişeyi sil iyiyim ben" liam ikna olmamıştı okuldan sonra bu konuyu konuşucağımızı ikimizde çok iyi bliyorduk. Birşey demeden sınıfına gitti. O gittikten sonra ben de sınıfa girdim ve eşyalarımı hazırlamaya başladım şövalemi* hazırladım kalemlerimin ucunu açtım yerime oturduğum sırada içeri hoca girdi. "Arkdaşlar hepinize merhaba bugün serbest karakalem çalışması yapacağız bugün istediğinizi yapmakta özgürsünüz ben sizin yanınıza gelip sizlere bakıcağım başlayabilirsiniz" hoca lafını bitirdiğinde ne çizebilirim diye düşünmeye başladım aslında sanat çok düşünmeyi gerektirmeyen bir iştir bu yüzden elime kalemimi aldım, telefonumdan ruelle- until we go down şarkısını açtım şarkımı dinlerken yapıcağım şeyin taslağını oluşturmya başladım ne çizeceğim konusunda fikrim yoktu ama el hareketlerime bakılırsa portre çizecektim. Çizdiğim şahıs harry'i andırıyordu bunu farkında olmadan yapmıştım resmim bittiğinde fark ettim ki harry'i çizmiştim zil çalmıştı birisi görmeden çizdiğim portreyi çantama koydum eşyalarımı toplayıp sınıftan çıktım okulun çıkışına doğru yürüyordum daha iki ders olmasına rağmen kendimi iyi hissetmiyordum açıkçası bu yüzden okuldan çıktım tekrar ormana gittim ve kendimi iyi hissetmemi sağlayan şeyi yapmaya başladım. Resim. Resim yapmayı çok seviyordum rahatlamama sebep oluyordu herkes hayatta kalabilmek için birşeye tutunur arkadaşa,aileye,müziğe... bende resime tutunuyordum benim hatata kalmamı sağlıyordu.
Herkese merhaba yeni bir bölümle karşınızdayım medyada niallın harryi çizdiği resimi koydum umarım bu bölümü seversiniz daha sık bölümler gelicek inşallah herneyse uzatmiyım :D hikayeyi beğenip yorum yapmayı unutmayın yorumlarınız her yazar giibi benim için de önemli.Bütün okuyucularımı seviyorum hepinize teşekkürler ay çok uzattım kklclv
şövale*= ressamların üzerine tuval ya da resim kağıdı vs. gibi malzemeler yerleştirerek çalışmalarını sağlayan, genellikle ahşaptan yapılmış, üç veya dört ayaklı özel resim sehpası
