There's blood on your lies disguised up and why there is nowhere for you to hide the haunting moon is shining ı'm running with yhe wolves tonight I'm runing with the wolves. Aurora'nın running with the wolves şarkısı ile sabah koşusuna çıkmıştım bu da beni rahatlatan sayılı aktivitelerdendi. Saate baktım ve eve dönmem gerektiğini anladım okula gitmem gerekiyordu bugün canlı model dersim vardı bunu kaçırmak istemiyordum. Eve geldiğimde babamın beni karşılamasını beklemiyordum açıkçası söze atılan ilk o oldu şaşkındım çünkü daha önceden beni kapıda beklediğini görmemiştim "Seni artık burda istemiyorum" "Ne demek bu şimdi" "seni istemiyorum demek en yakın zamanda gideceksin işlerime karışıyorsun bu benim hoşuma gitmiyor ayrıca odana bir tane bavul koydum akşama kadar gitmezsen seni öldürürüm böylece hayatımdan sonsuza kadar gidersin." yüzüne aval aval bakıyordum beni kovmuştu nereye gidecektim param yoktu hala şaşkın bir ifadeyle yüzüne bakarken bana bağırarak dikkatimi çekti yukarı çıktım ve bütün eşyalarımı toplamıştım anneme gidecektim merdivenlerden inerken babamın telefonla konuştuğunu gördüm yüzü asılmıştı telefonu duvara fırlattı ve ben sanırım ilk defa bu kadar üzgün olduğunu görmüştüm. Merdivende hala dikiliyordum bana seslendi bavulu bırakıp yanına gittim "Neler oluyor" "annen kalp krizi geçirmiş hastanedelermiş durumu da kritikmiş yani her an ölebilirmiş" ağzım açık şekilde dona kalmıştım bu olamazdı annem bu dünyada ki tek varlığımdı kardeşim yoktu babam desen alkolik pisliğin tekiydi artık kimsem kalmamıştı. "Hangi hastanedelermiş?" endişeyle soru sormuştum ama o susmaktan yanaydı cebimden telefonu çıkardım annemin yeni kocasını aradım ve hastanenin yerini öğrendim, hastaneye koşmaya başlamıştım chris'i gördüğümde ağlıyordu nefesimin kesildiğini hissettim gözlerim yanmaya başlamıştı annemin öldüğü düşüncesi bile kötüydü hastane duvarları üsütme geliyordu çığlıklar duymaya başladım olduğum yerde çömeldim kulaklarımı ve gözlerimi kapattım sesleri bastırmaya çalışıyordum ama olmuyordu gözlerimi açtım ve etrafıma bakındım chris'i doktorla konuşurken gördüğümde ayağı kalktım ve onların yanına gittim.
"evet, onu görebilirsiniz ancak birinizin girmesi gerekiyor." doktor bunları söyleyip gittiğinde başım öne düşmüştü biliyordum ki chris içeri giricekti. Sandalyelerden birini turdum ve sessizce ağlamaya başladım doktor tepemizde karar vermemiz için dikiliyordu chris'i yanıma otururken hisettim elini omzuma koymuş, ağlıyordu fısıldıyarak konuştu "Sen gir anneni gör ben hep onunlaydım isterdim ki ikimizde yanında olabilelim." kafasını eğdi ve ağlamaya devam etti ben ise şaşırmıştım ondan beklemiyordum açıkçası doktor beni giysi odasına yönlendirmişti orda hemşireye bişiler söyleyip gitmişti hemşire giyiceğim yoğun bakım kıyafetlerini ban veriyordu annemi görüceğim için heycanlıydım. Yoğun bakım ünitesine girerken ayaklarımın beni taşıyamiyacağını anlamıştım ama annemi belkide son görüşümdü kendimi zorlayarak yoğun bakım ünitesine gelmiştim annemin alini tuttum ve öpmeye başladım o'nu seviyordum herşeyimden çok eğer bu dünyadan giderse işte gerçekten çok yalnız olacaktım acınası bir şizofren herşeyimi kaybetmiştim ben bunları düşünürken makinadan bi ses geldi hemen ayağa fırladım göz yaşlarımı silip doktoru çağırdım doktor beni ittiğinde dengem bozulmuştu bir hemşire kolumdan tutup 'çıkmalısınız' dedi. Yoğun bakımın kapısından çıktım ve içimde belli belirsiz korku oluşmuştu yoğun bakımın penceresi açıktı sanırım chris açtırmıştı şimdide yoktu kafetaryada olmalıydı annemin üstünü örtüklerinde dünyam başıma yıkıldı gerçekten tek dünyam oydu ve o da yok olmuştu....
Hello dkkd biraz kısa oldu kusura bakmayın ama yeni bölüm geldi belki biraz geç oldu elimden gelen bu inşallah beğenirsiniz yakın zamanda bölüm gelicek hikayeye ilginiz için teşekkür ederim hepinizi seviyorum bayramınız kutlu olsun :) sizi seviyorum yakında görüşmek üzere.