36.BÖLÜM

1.8K 65 10
                                    

Ve usulca yanına yattı. Yaklaşık 1 saat sonra yatakta bir kıpraşma oldu. Gözlerini ilk açan Arda olmuştu. Kafasını kollarında ki küçük bedene çevirdiğinde o kişinin Ayça olduğunu gördü. Kokusunu içine çekti bir süre. Sonra öptü onu alnından. Sonra bir kıpraşma daha oldu. Bu sefer gözlerini açan Ayça oldu. Gözlerini sevdiğinin gözlerine kilitledi. Sarıldı ona. Öptü onun yanağından. Sonra gözlerini ovuşturdu. Ellerini Arda'nın suratında gezdirdi ve:
-Sen gerçek misin?
-Hiç olmadığım kadar.
-Ben. Ben seni, kokunu, gülüşünü, o tatlı mavi gözlerini çok özledim, aşkım.
-Biliyorum.
-Nerden biliyorsun?
-Rüyamda söyledin bana.
-Ben senin rüyana mı geldim?
-Evet. Bana beni yalnız bırakma felan dedin. Bana bunları hepsini sen söyledin.
-Arda.
-Efendim.
-Bir daha sakın beni sensiz bırakma. Ayça bunu dedikten sonra sarıldı uzun bir süre sevdiğine. Sonra dudağına küçük bir buse kondurdu. Sonra tekrar sarıldı ona. Arda:
-Benim yeşil gözlü güzelim, özlemiş mi aşkını?
-Hem de çok. Tahmin edemeyeceğin kadar.
-Ayça.
-Efendim.
-Bişey dicem ama kızmak yok.
-Tamam.
-Şey. Ben acıktım.
-Aa. Aşkım. Şu dediğine bak ya. Sen burda bekle ben hemen geliyorum. Ayça yataktan kalkmadan önce bir kez daha öptü sevdiğini dudağından. Sonra kalktı yataktan:
-Özel olarak istediğin birşey var mı?
-Yok aşkım. Sen ne getirirsen yerim. Yeter ki senin elinden olsun.
-Tamam canım. Ayça hızla kapıdan çıktı. Bir koşu hastane büfesine geldi. Ordan kahvaltılık birçok şey aldı. Sonra tepsiye koyup, yukarıya çıktı. 229 numaralı odaya doğru bir geçiş yaptı. Odaya gülümseyerek geldi. Arda'da ona gülümseyerek baktı. Sonra Arda'nın yanına oturdu. Kahvaltıları tek tek yedirdi. Arda ona yedirmek istedi. Sonra Ayça'da yedi. Arda ve Ayça kahvaltıyı bitirdikten sonra Arda:
-Kahvaltı güzeldi de, senin elinden daha da bir güzel oldu.
-Afiyet olsun yaralı yakışıklım.
-Ben cidden yaralandım dimi.
-Maalesef.
-Adam yakalandı mı?
-Bilmiyorum. Ya neyse. Çok şükür iyileştin. Ben bu tepsiyi bırakıp geri geliyorum.
-Tamam canım. Bunu dedikten sonra Ayça tepsiyi bırakmaya gitti. Geri dönerken yanlışlıkla bir adamla çarpıştı. Adamın sessizce "Ayça," dediğini duydu. Kafasını kaldırıp, adama baktığında çok yakışıklı biri olduğunu gördü. Adam nazikçe:
-Pardon güzel bayan. Yanlışlıkla size çarptığım için özür dilerim.
-Önemli değil. Neyse. Benim gitmem lazım. Ayça tam gidecekken gördüğü adam onu kolundan tutup kendine çevirdi. Ayça ve adam burun buruna geldiler. Ayça sinirle adama bir tokat attı ve:
-Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz ha!
-Ben. Adınızı öğrenebilir miyim?
-Manyak mısın sen kardeşim! Defol git! Hem benim sevgilim, senin bu yaptığını duysa seni keser, keser.
-Senin sevgilin mi var?
-Ya defol git başımdan! Adam diretecekken Selami beyin sesi duyuldu:
-Ayça! Ne oluyor orda? Sonra Selami bey yaklaştı:
-Ba. Babacım. Beyefendi saati sordu da. Ben de yardım ettim.
-Haa. Neyse. Gel kızım. Arda seni çağırıyor. Nerde kaldı bu Ayça diyor.
-Tamam babacım. Gidelim. Ayça adama bilerek sağ omuzunu atarak geçti. Sonra babası ile Arda'nın bulunduğu değilde başka bir dinlenme odasına girdiler. Ayça şaşkınlıkla:
-Baba. Niye Arda'nın yanına gitmedik?
-Çünkü seninle konuşacağım bir konu var Ayça. Geç otur şöyle. Ayça Selami beyin gösterdiği yere oturdu. Tam karşısına da Selami bey oturdu. Selami bey başladı sözlerine:
-Kızım. Sen Arda'yı seviyor musun?
-Yanlış anlama baba ama. Ne kadar çok sevdiğimi tahmin bile edemezsin.
-Sevme Ayça.
-Efendim baba?
-Ayça Arda'yı sevme. Ayrıl ondan. Eğer ayrılmazsan seni evlatlıktan reddederim.
-Ne diyorsun sen baba!
-Kı-zım. Ar-da-yı sev-me. Ay-rıl on-dan, dedi heceleyerek. Sonra biraz düşündü ve:
-Bu zamana kadar. Ne desem, çok şükür yerine getirdin. Şimdi senden bunu da yapmanı istiyorum. Ayça'nın gözleri dolmuştu. Sonra 1-2 damla akıttı gözlerinden gözyaşlarını. Selami beyin içi gidip hemen sarılmak istese de Ayça ve aşkını büyük bir imtihana tutmak istemişti. Eğer kızının aşkı büyük ise zaten hemen reddederdi babasının teklifini. Ama ben babamın dediği yapmalıyım diye hemen Arda'dan vazgeçip, aşkını kalbine gömerse, şimdiden vazgeçiyorsa, ilerde çoktan Arda'dan  vazgeçerdi. Kızını gayet iyi tanıyordu. Kesinlikle aşkını savunacaktı. Ayça bir kaç damla gözyaşı daha bıraktı yanaklarına. Sonra elleri ile sildi. Kendinden emin bir şekilde babasına döndü:
-Olmaz baba. Sen de dedin. Bu zamana kadar, istediğin çoğu şeyi yaptım, evet. Ama ben asla ve asla aşkımdan vazgeçmem baba. Bu dediklerimden sonra istediğin kadar beni evlatlıktan reddedebilirsin. Veya beni kapıdan dışarı çıkarmayıp, Arda'yla görüştürmeye bilirsin. Ama ne olursa olsun. Ben aşkımdan vazgeçmem baba. Selami bey kızının yanına oturdu:
-Biliyorum Ayça.
-Biliyorsunda niye böyle yapıyorsun baba?
-Arda'ya ne kadar bağlı olduğunu ölçmek istedim kızım. Neyse. Hadi sil gözyaşlarını. Gel de Arda'nın yanına gidelim. Seni merak etmişti zaten. Ayça ve Selami bey biraz daha konuştuktan sonra beraber kalktılar koltuktan. Selami bey kızını kolunun altına aldı ve öyle çıktılar kapıdan. Sonra Arda'nın bulunduğu odaya girdiler. Arda kendisine gülerek gelen Ayça'yı görünce içi rahatladı. Ve az da olsa üstünden atamadığı telaşı ile sordu:
-Aşkım. İyi misin? Çok merak ettim seni.
-Ben iyiyim, canım. Sen merak etme. Arda Ayça'nın gözlerini inceledi:
-Ağladın mı sen? Ayça tam cevap vereceği sırada konuşmaya Selami bey katıldı:
-Öhöm, öhöm. Ayça ve Arda Selami beye kafalarını çevirdiler.
-Ayça. Yavrum. Sen bir dışarı çıkar mısın? Annen hastane büfesindeydi. İster onun yanına git. Ya da biliyorsun, Selin annesi rahatsızlandığı için tekrar dönmek zorunda  kaldı. Ara bir annesinin durumunu sor. Ayça babasının ısrarı ile dışarı çıktı. Selami bey Arda'nın karşında ki koltuğa döndü. Arda kalkmaya çalıştığında:
-Kalma kalkma. Yaralısın sen. Rahat yat. Selami bey nefesini düzenli hale getirerek  sözlerine başladı:
-Arda. Aslında bu konuyu siz İstanbul'dan döndükten sonra açacaktım. Ta ki sen vurulana kadar. Bak Arda. Bir babanın hayattan istediği tek şey, evlatlarının mutlu olmasıdır. Bu hayatta benim tek evladım Ayça. Ben onu hayatım boyunca hiç üzmedim, ellerini sıcak sudan, soğuk suya değdirmedim. Ben onu hep koruyup kolladım. Ayağı takılıp düşse, düştüğü yerden ben kaldırdım. Çok şükür ki 16 yaşına kadar çok da güzel büyüttük kızımızı Zümrüt ile. İlk yavrumuz olduğu için ona çok hassas davrandık. Ne istediyse yaptık. Allah'tan hiç şımarık olmadı. Bu zamana kadar ondan ne isteydiysem hepsini yaptı. Hep sözümü dinledi. Mesela Ankara'ya gelmeyi hiçbir zaman istemedi. Çünkü çocukluğunun şehrini çok seviyordu. Ama ben söyleyince hemen kabul etti. Ben ona senden vazgeçmesini, vazgeçmezse evlatlıktan reddeceğimi söyledim. Bana karşı gelecek kadar seni sevdiği için seni çok sevip ayrılmayacağını söyledi. Sana şunu söyleyim ki ben Ayça'yı daha önce hiç bu kadar mutlu görmedim. Neyse. Biliyorum.Sen de Ayça'yı çok seviyorsun. Bunu ameliyatında gösterdin. Ayça'da seni çok seviyor, ki sevmese zaten senin için 5 tüp kan vermezdi. Ama sen onu benim kolladığım gibi kollayabilir misin? Benim gibi ellerini sıcak sudan soğuk suya değdirmeye bilir misin? En önemlisi ona bizim verdiğimiz gibi ya da daha fazla sevgi verebilir misin?
-Söylediğiniz bütün sorulara tüm kalbimle evet derim efendim. Çünkü ben Ayça'yı çok seviyorum. Bunu dille söylemek kolay herkes için. Ama ben kalbimle de hissettim. Ayça benim kalbimi doldurdu bütün neşesiyle. Huzur verdi gözleriyle. Sevgi verdi konuşmasıyla. Kısacası Ayça şu kısacık zamanım da, hayat oldu bana...
(Duyuru 2'den sonra beni destekleyenlere burdan Selam olsun. Sizlere çok teşekkür ederim beni desteklediğiniz için. Neyse. Hikaye kurgusunda birkaç birşeyler daha düşünüyorum. Yeni bölüm geç gelebilir. Tamam tamam. Sakin. Bu 1 ay gibi zaman anlamına gelmiyor. Yani kurgusunu toparlayınca yazıcam. Neyse. Çook seviliyorsunuz. 😊😊😊😘❤️💋😋)

ÖĞRETMENİMLE GARİP İLİŞKİM (GARİP İLİŞKİ SERİSİ 1) ---DÜZENLENİYOR!---Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin