2- Vedalar ve Belalar

64 6 6
                                    

Okuldan birkaç insanla vedalaşıp eve gelmiştim. Popüler birisi olabilirdim okulda ama öyle 'ölüyorum bitiyorum sana' diyecek kadar yakın bir arkadaşım olmadı hiçbir zaman. Hem bana vıcık vıcık geliyordu o tarz şeyler. Bu yüzden okulu arkamda bırakmak benim için çok da zor olmadı. 

Her şey hazırlanmış ve tüm eşyalar toplanmıştı, geriye sadece gitmek kalıyordu. Bugün yola çıkacak ve istemeye istemeye yeni hayatıma "Merhaba" diyecektim. Bu arada Gökay'a gelecek olursak onunla vedalaşma yapmamı istemedi.  "Veda etmek, bir daha hiç görüşemeyecek olan insanların birbirlerini kibar bir şekilde ardında bırakmak için yaptıkları eylemdir."  diyerek üste çıkmıştı. Bende bu görüşüne saygı duyup ona veda etmeden gidiyordum.

Beklenen vakit geldi. Yolculuk başlasın o zaman.

 Yolculuk başlasın o zaman

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-1 Ay Sonra-

"Hazırlandıysanız efendim şoför sizi aşağıda bekliyor. Haber vermek için geldim" dedi yeni hizmetçimiz. 

"Tamam, gidebilirsin" dedim ve çantamı alarak aşağı inip arabaya bindim. Düşüncelere daldığımdan dolayı olacak ki arabanın ne zaman hareket ettiğini bile hatırlamıyorum. Neredeyse yolu yarılamışız, vay be. Okulun ilk günlerini benden başka sevmeyen var mıydı acaba? Umarım şu bir yılım göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Yeni bir ortam ve yeni arkadaşlar.. Sevmediğim şeyler listesinde başı çekiyor resmen. 

Şoför "Derin Hanım geldik" diyene kadar kendi içimde cebelleşmekten anca çıkmıştım. Derin bir nefes alıp araçtan çıktım ve sakin bir şekilde okul binasına doğru yürümeye başladım. 

O sırada telefonumun kulak tırmalayıcı zil sesini duydum. Kimin aradığını görmek için çantamın fermuarını açıp elimi rastgele içine attım ve çalan telefonumu aramaya başladım. Diğer yandan ise binaya yürümeye devam ediyordum. 

İçimden küfürler savurdum şu lanet telefona. "Of, hadi ama neredesin?"  sinirleniyordum iyice. Kapının önüne geldiğimde bir cüsseyle çarpışma sonucu çantam yere düştü. Yerden almak için eğildim. Ne güzel bir de bu eksikti! Kaşlarımı çatarak kafamı kaldırıp çarpıştığım kişiye baktım. Aşağılayıcı bir bakışı vardı.Baştan aşağı siyah giyinmişti. Havalı bir şeye benziyordu ama elindeki sigarasıyla benim için havası kesinlikle eksilere düşmüştü.

Beni daha da sinir eden şey ise  özür bile demeden yanımdan geçmeye çalışması oldu. Hızla ayağa kalkıp kolundan tuttum yüzüme bakması için. Kollarının kaslı olmasından dolayı ellerim küçük geldi. Kolunu tam kavrayamadığım için karşımdaki kişi kolunu hızlı bir şekilde benim elimden kurtardı ve ters ters bana baktı.

"Birisine çarptığın zaman insanlar özür dilerim,pardon ya da affedersin gibi kalıplar kullanır. Haberin yoksa diye söylüyorum." diyerek çantamı yerden aldım.

Küçümseyici bakışını sürdürerek söze girdi hemen. "Yürek mi yedin kızım sen? Çarptığın için seni görmezden gelip bir şey demedim bir de kolumu mu tutuyorsun? " 

Değişim Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin