Bölüm 1

63 4 1
                                    


Aşkabat, Türkmenistan

Haziran, öğle vakti. Güneşin en net hissedildiği saatler, yeşil-sarı yumuşak otların zemini adeta bir halı gibi örttüğü Özgürlük parkına soluklanmak için oturmuş, kentteki özel olarak getirtilen mermerlerin parıltısı gözlerini alırken; güneşin kavurucu sıcağı altında koluyla alnındaki terleri kuruladı, Lovise Manni. Bugünlerde yoğun iş temposu bir tatile ihtiyacı olduğunun sinyallerini veriyordu. Bir süredir arkeolojik kazı amacıyla geldiği Türkmenistan'da yaşıyor, Mari şehrindeki kazılarda ekibin ana işlerini koordine ediyordu. Artan zamanlarında da ülkenin hem en büyük kenti hem de başkenti olan Aşkabat'a gelip tiyatro, müzeler ve hayvanat bahçesi arasında mekik dokuyarak yoğun iş stresini azaltmaya çalışıyordu. Otuzlu yaşların başlarında, dalgalı sırma sarısı saçları, ela rengindeki gözleri, ince düz dudaklarıyla her erkeğin dikkatini çekebilecek bir güzelliğe sahipti.

...

Bağımsızlığın VII. yıldönümü sebebiyle yaptırılan ve çeşitli Türk büyüklerinin devasa heykellerinin de bulunduğu Özgürlük parkında Oğuz Kağan heykelinin önünde oturuyordu. Bir yandan kolasını içerken bir yandan da Mari'ye gidecek olan otobüsü bekliyordu. Depremden dolayı büyük oranda zarar gören şehir mermer ve granitten yapılmıştı. Aşkabat yani aşkın şehri, enteresan bir şehirdi. Gündüzleri göze soğuk gelen şehir, geceleri bu binalara beyaz ışıklar vurunca bir renk cümbüşü içerisinde büyüleyici bir şehir haline geliyordu. Ayrıca bu şehirde enteresan kurallar da yok değildi. Mesela araban kirli ve polis seni durdurmuşsa 100 dolara kadar ceza kesebiliyordu. Ülkeye geldiği ilk andan itibaren bu insanların neden her gün araba yıkadığını şimdi daha iyi anlıyordu. Gülümsedi. Sonra saatine baktı, acele etse iyi olurdu. Çünkü Mari'ye giden otobüs kaçmak üzereydi.

Kayıp Piramit (Güncelleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin