18; "Can't Keep Feeling Love"

11.6K 310 25
                                    

Zayn, Ryan’dan bahsederken, gözleri irice açılmıştı. “Sonra çıkarıp sigara içmeye başladı,” dedi heyecanla. “Herkesin içinde!”

Dudağımı kemirip, Zayn’in yapacağına söz verdiği, ama benim Ryan’a yaptırdığım kalp dövmesinin olduğu elimi arkama saklamaya çalıştım. “O tam 13 yaşında, Zayn,”  dedim gülümsemeye çalışarak. “Sigara içebilir. Belki…”

“Kendine kötü çocuk gibi bir şey diyor.” Dedi Zayn alayla gülerek. “Kötü çocuk, sigara içen çocuk. Haha!” başını iki yana salladı. “Dövme de yapıyormuş. Hep siyah giyiyor. Dinlediği grupları görmen gerek. Çocuk tam bir baş belası. Asla onun gibi olmak istemezdim.”

Bu defa ona içten gülümsemeyi başarıp, dövmeyi umursamadan uzanıp, yüzüne dokundum. “Zaten onun gibi olmayacaksın, Zaynie. Asla budala bir kötü çocuk olmayacaksın, sigara içen, o grupları dinleyen, dövme yapan… Asla bir baş belası olmayacaksın!”

Dikkatle yanağını okşadığım elime bakıyordu. “Effie…” dedi yavaşça, bakışlarını sonsuzun yanındaki kalpten ayırmayarak. “Sana henüz kalbi yapmamıştım.”

Dudağımı kemirdim. Bu cesareti nereden bulduğumu bilemesem de, gözlerinin içine bakabildim. Ve dudaklarımın arasından o en işe yaramaz, en gereksiz kelime dökülüverdi. “Açıklayabilirim?”

Yüzünü buruşturup, geri çekildi. Ardından arkasını döndü ve odadan çıktı.

Birkaç saniye boyunca, sadece Zayn’in tepki vermesini bekledim. Malum, her türlü yanlış anlaşılmaya gayet açık bir manzarayla karşılaşmış olabilirdi. Öte yandan buraya şimdi gelmiş ve hiçbir şey görmemiş de olabilirdi.

“Effie?”

Kesin her şeyi görmüştü.

Omuzumdan ardına, Ryan’a alaylı bir bakış fırlattı. “Bir sorun yok, değil mi?” diye sordu, sanki sorun olsa Ryan’ı küle falan çevirecekti.

Omuz silkip, komik bir şey varmış gibi güldüm. Tamam, evet biraz romantik komedicilik oynama vaktiydi. Hala boş boş sırıtırken Zayn’in koluna sarılıp, onu ittirmeye başladım. Benden bunu beklemediği belli olsa da, bozuntuya vermiyordu. Eh seks sonrası duygusallık gibi bir şey yaşadığımı düşünüyor olmalıydı.

Onu vücudunu sımsıkı saran gömleğinin üstünden sıkıca kavramış halde alışveriş merkezinden çıkarabildiğimde derin bir nefes aldım. Tamam, evet, sorun yoktu.

“Orada ne oluyordu?” diye sordu birkaç kameraya sizi görmüyorum pozu dağıtırken.

Zorlukla yutkundum. “Ne mi? Ne olacak? Ne olmasını istersin? Ne olmuş ki? Ne olabilir ki? Yani ne-”

İşaret parmağını uzatıp, susmam için dudağımın üstüne bastırdı. Susup, boş boş parmağına baktım.

“Bu gerekliydi,” dedi. Kameraları mı, yoksa kapanması gereken çenemi mi kastettiğini anlamadım. “Şimdi, sakıncası yoksa biraz daha aşık görünebilir misin?” dedi parmağını çekip, yanağımı kavrarken.

Gözlerimi kıstım. “Sensin aşık.” Dedim hakaretmiş gibi.

Dudakları hafifçe titreşti, gülümsemesini bastırmak ister gibiydi. “Pekala,” dedi uysalca. “Aşık olan benim. Sen de…”

“Seni paran için kullanan sürtüğün tekiyim. Malum, sen milyonersin ya.” Dedim alayla.

Açıkçası bu ara neden nazımla bu kadar oynadığını anlayamıyordum. Şikayetçi değildim, ama muhtemelen şu an kameraya oynuyordu.

Behind These Hazel EyesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin