"Casus Kim?" (3)

326 7 2
                                    

Akşam yemeği vakti gelmişti. Efendimiz sinirli bir tavırla geldi ve hepimiz onu ayakta selamladık. Hemen söze girdi sinirli bakışlarıyla "Casus kim? Aranızdaki casus kim ise söylesin eğer ben bulursam onun için hiç iyi şeyler olmaz. Gelip her şeyi anlatırsa onu bağışlayacağım ama artık aramızda olmayacak tez vakit onu buradan yollayacağım. Gelip de casus olduğunu itiraf eder ve kim için çalıştığını söylerse bağışlanacaktır, söylemez ise orasını yakalanınca görür. Üstelik yakalanınca ibret-i alem olur da kimse bir daha böyle bir şeye cesaret edemez." dedi. Bu sözleri beni bile korkutmuştu. Casusun yerinde olsam hemen kendi iyiliğim için her şeyi itiraf ederdim. Gerçe efendimiz o casusu her türlü cezalandıracaktı kesinlikle bağışlamayacaktı yani en mantıklısı saklanmak ve yakalanmayı beklemektir.

Efendimizin konuşmasından sonra yemeğimizi yedik ama her zaman gürültüden geçilmeyen yemek masası bugün sessizliğe bürünmüştü. Herkes benim düşündüğüm şeyi düşünüyordu "casus kim?" Herkes bir yandan korkuyordu da. Efendimiz ya benden şüpheleniyorlarsa diye düşünüyorlardı büyük ihtimalle. Çünkü benim bile böyle bir korkum vardı. Yemekten kalktıktan sonra herkes gruplar halinde sohbet ediyordu her akşam olduğu gibi. Ama bugün herkesin ortak bir konusu vardı "Casus kim?"Bende Cihat ve Falih'in yanına gittim her akşam yaptığım gibi.

Cihat Mekkeli ve çok dürüst dinine bağlı bir insan. O da Affan gibi Allah diye bir tanrıya inanıyor bizim inandığımız Gök Tanrı gibi aynı. Bize bazen Hz. İbrahim'in kurban olacakken gökten bir koç indiğinden bahseder bu anlattığı şeyi ömür boyu unutmam sanırım. Falih ise Avrupalı bir tüccarın oğlu. Küçükken babasıyla Hindistan'a kumaş almak için giderken kaybolmuş ve efendimizin sarayına sığınmış. O efendimizi babası gibi görür çünkü efendimiz ona binevi babalık yapmış onu bunca yıl korumuş kollamış en önemlisi onu yanına almış onu ortada kaderine bırakmamış, onu köle yerine kullanmaktansa fedaisi yapmıştır.

Cihat ve Falih'in yanına gittiğimde onlar da normal olarak casus işini konuşuyordu. Falih bizim gibi değil de Affan gibi düşünüyordu. Ona göre de casus Sadih'ti. Galiba sadece o değil şu Affan'ın etrafında toplanan yirmi-otuz kişilik grupta aynı şeyi düşünüyordu. Çünkü Affan bir şeyler anlatıyor ve onlar da onaylarcasına başlarını sallıyor veya yüz ifadelerini o doğrultuda gösteriyorlardı. Biz de Falih'e casusun Râsul olduğunu söyledik ve ona mantıklı açıklamalarda bulunduk ama o nedense Sadih diyor başka bir şey demiyordu. Acaba Falih'in başka bir bildiğimi vardı Sadih hakkında bilemiyorum. Hepimiz yatmak için dağıldık ve Sadih benim gözüme çarpıyordu sanki canı sıkkın gibi bir tavrı vardı. Galiba kulağına bir şeyler gitmişti. Onunla konuşmak için yanına gittim. "Ne oldu neyin var Sadih kardeş?" diye sordum. O da derin bir off çekerek "Niye herkes benim casus olduğumu düşünüyor. Ben kesinlikle bana sahip çıkan birine ihanet edemem ki." dedi. Konuşurken o kadar masum ve bir o kadar da çaresizdi ki çünkü efendimizin de böyle düşünmesinden korkuyordu. İçim parçalandı resmen onun o hâline. Biraz benimle konuşursa rahatlayacağını düşündüm ve ona "Biraz konuşalım mı?" dedim. Başını sallayarak onay verdi bana. Aslında Sadih'i severim ama onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum ve bugün öğrenecektim. Gece boyu Sadih'in geçmişinden konuştuk bana çocukluğunu, ailesini, daha önce yaşadığı yerleri ve buraya niye geldiğini anlattı.

ALAMUT: İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin