Templierler (1)

207 4 0
                                    


Tapınak şövalyeleri hiçbir zaman akıllanmıyor. Sürekli savaşıyoruz ve genelde biz zafere ulaşıyoruz lakin her seferinde yeniden geliyorlar. Gerçe uzun zamandır üzerimize gelmiyorlardı. Efendimizin söylediğine göre bu sefer çok sayıda askerle geliyorlarmış. Bu sefer işimiz çok zor Alamut Kalesi'ni ele geçirmeyi planlıyorlarmış. Lakin biz burada bulunurken canımız pahasına da olsa bu kaleyi vermeyiz onlara. En son onlarla savaştığımızda ben gerilerdeydim çünkü o zamanlar ya on altı ya da on yedi yaşlarındaydım. Bu sefer en önde olacağım fedailerin başında duracağım. Benim komutlarımla hareket edecekler. Uzun zamandır biz de savaşmıyoruz en son Maveünnehir için Hazarlarla savaşmıştık. Benim için sorun yok ben her türlü savaşırım lakin aramızda gerçekten zorlanacaklar olan fedailer olduğunu düşünüyorum.

Kalede telaş başlamıştı herkes bir koşuşturma içindeydi. Hazırlık yapıyorlar, kılıç sallayıp ok atıyorlardı. Bunlar benim her gün düzenli olarak yaptığım şeylerdi zaten. Bir Türk'üm ben düşmanım çok olur daima savaşa hazır olmam gerek.

Cihat koşa koşa yanıma geldi soluk soluğaydı. Sanki birisine bir şey olmuştu. Falih dedi sonra tıkandı yeniden. "Falih'i öldürmüşler, paramparça etmişler." dedi. Nasıl olurdu böyle bir şey beynimden vurulmuşa döndüm adeta. Soluklandıktan sonra tekrar söze girdi. "Falih gözcülük yapmak için yanına bir fedai alıp yola koyulmuştu ve fedai geri döndü lakin Falih'in öldüğünü söyledi." dedi. Ardından sözlerine devam etti. "Bil bakalım yanına aldığı fedai kimdi?" Kim diye sordum. Cevapladı geciktirmeden. "Râsul" dedi. Bir anda doğruldum yerimden gözlerim Râsul'ü arıyordu. İleride de bir kalabalık vardı. Oraya doğru yürüdüm. Açılın diye bağırdım. Râsul oradaydı çevresindekilere olayı anlatıyordu ve tek bir çizik daha yoktu kendisinde. Tek elimle boğazına yapıştım. Kıpkırmızı kesildi bir anda. Arkamdan beni çekmeye çalışıyorlardı. O sırada da efendimizin sesini duydum. "Noluyor burada." diye bağırıyordu. Ama yine de bırakmadım o hainin boğazını. Ardından efendimiz yine bağırdı. "Kürşat noluyor burada dedim." dedi. Bıraktım Râsul'ün boğazını. El izimin çıktığını gördüm boğazında ve bayılmıştı keşke geberseydi. Efendimize olanları anlattım. Biliyorum duydum dedi. Ardından bana bağırmaya başladı. "Fedailerini toplayıp saldıracağına sen gelmişsin burada kafana göre kıyın yapıyorsun." dedi. Üstüme çeki düzen verip fedaileri topladım. Saldırı zamanı gelmişti o hainin cezasını da sonra verecektim.

ALAMUT: İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin