"Casus Kim?" (1)

912 10 0
                                    


İçimde sebebini bilemediğim garip bir korku, bir türlü gözüme uyku girmiyor. Gün ağarmaya başlıyor yavaş yavaş ve korkum artıyor. Sanki tuhaf bir şeyler olacakmış gibi. Neden bilmiyorum ama dünden beri attığım her adımdan dahi korkuyorum. Aslına bakarsanız korkak biri değilimdir herkese kafa tutan efendimizden başka hiç kimseye boyun eğmeyen bir fedaiyimdir. Lakin bugün neden böyleyim anlam veremiyorum.

Gün ağarınca atış yapmak için okumu ve yayımı aldım. Ahıra atımın yanına gittim. Burada atı olan sayılı fedailerden biriyim. Sizin de bildiğiniz üzere biz Türkler çok iyi at bineriz. Diğer budunlar ise bizim gibi değildir beceremezler. Bizler adeta at üstünde doğmuşuz bu bize tanrının bir vergisidir. Bozat'ımla vakit geçirmeye bayılıyorum. Çünkü o bana bozkırlardan armağan geldi. Onu atam gönderdi bana Tanrı Dağları'ndan bir armağan. Atım bana topraklarımı, urugumu ve budunumu anımsatıyor az da olsa özlemimi bastırıyır. O has bir Türk atı ve bir Türk'ün altında dizginliyor.

Atımı aldıp atış için koşturtmaya başladım. Evet ben de her Türk eri gibi at üstünde atış yapacağım. Bunu yapabilmem diğer fedaileri hep şaşırtır. Çünkü onlar at bile binemiyor iken benim atın üstünde süratli bir şekilde iken ok atabilmem onları hayrete düşürüyor.

Atım bugün biraz keyifsiz. Galiba o da içimdeki sıkıntıdan bi'haber. Şu an bu sözlerim size saçma gelmiş olabilir ama atlar çok hisli hayvanlardır. Onlar sahiplerinin ne hissettiğini anlar. Onlar sadece savaşmak ve yük taşımak amaçlı kullandığımız basit hayvanlar değil onlar bize yoldaştırlar.

Atış yaptıktan sonra dinlenmek için biraz ağacın gölgesinde kestireyim dedim. Galiba biraz fazla kestirmişim baya bi' uyumuşum. Kötü kötü rüyalar gördüm. Nasıl olduğunu tam hatırlamıyorum ama kalktığımda soluk soluğaydım ve kan ter içinde kalmışım. Galiba gördüğüm kabusta birilerini öldürüyordum. Birilerini öldürmem gayet normal çünkü bunu her zaman yapıyorum. Lakin bu sefer çok farklı birini öldürüyordum sanki hem de istemeye istemeye. Acaba içimdeki sıkıntının sebebi bu muydu? İstemediğim birilerini mi öldürecektim? Bir anda aklıma içimdeki sıkıntının urugumdan birine bir şey olmuş olabileceği geldi. Bana haber gönderirlerdi ama aramız da çok uzak haber gelene kadar en az beş kez gün ağarırdı. En iyisi efendimizden izin isteyip uruguma kısa bir ziyarette bulunmam en münasibi bu idi.

Hemen kalkıp efendimizin yanına gittim ve ona durumu anlattım. Urugumu ziyaret etmek istediğimden bahsettim. Lakin o buna izin vermedi. Çok önemli bir sorunumuz varmış ve ortada böyle bir sorun var iken benim gibi bir fedaisinin yanında olmasını istiyormuş. Ama tez vakitte benim urugumu ziyaret etmeme izin vereceğini üstelik uruguma benimle birlikte 3 deve yüklü armağan göndereceğini söyledi. Yanından ayrıldım ve biraz atımla gezmeye başladım. O sırada da efendimizin söylediklerini düşündüm. Sorunuzum var demişti acaba içimdeki sıkıntının sebebi o muydu? Umarım öyledir çünkü urugumdan birinin başına bir şey gelsin istemem. Yaklaşık on altı bahardır görmüyorum onları yanlarından ayrılalı ise tam on sekiz bahar oldu. Ben yanlarından ayrıldıktan iki bahar sonra beni ziyarete gelmişti urugumdan bir kaç kişi. Onun dışında bir daha göremedim onları ama sık sık haber alırım onlardan buralara gelen kervanlarla haber yollarlar bana.

Akşam yemeğine az bir vakit kalmıştı. Efendimiz bizi huzuruna istemiş ve akşam yemeğinden önce bizimle konuşmak istiyormuş. Acaba bana bahsettiği önemli sorunla mı ilgiliydi? İçimdeki o tuhaf korkunun sebebi bu olabilirdi. Acaba efendimiz bizimle ne konuşacaktı? Normalde böyle sorular sormam kendi kendime ama içimdeki kötü hissin sebebi bu olabilirdi.

Efendimiz koca cihana nam salmış bir savaşçı. Adını duyan herkesin korkudan bacakları titremeye başlarmış. Kılıç tutuşundan fazla zekasını kullanışından korkarlarmış. Şimdi yaşı baya ilerledi ama onun kadar iyi savaşan ve onun kadar zeki fedaileri var. Ben de bu fedailerden birisiyim hem de en önemli üç fedaisinden birisiyim. Efendimiz bana ve diğer iki fedaisine çok güvenir ve her şeyini önce bizimle paylaşır galiba bugün de bizi huzuruna onun için çağırmıştı.

ALAMUT: İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin