~YOLCULUK BAŞLASIN~

84 9 4
                                    

   Medya: Harris

    Ses tellerim uçup gitmişken, bir el sıkı sıkı beni kendine çekerken görünmezliğimi kullanmaya çalışıyordum
-Şşş sakin ol Dennis! Diye fısıldadı beni tutan ellerin sahibi.
Bir dakika dedim kendi kendime. Bu sesi tanıyordum. Ben şaşkınlıkla kalakalmışken beni tutan ellerde gevşemişti. Avucuma soğuk bir metalin bırakıldığını hissettim.
-Senin için bir şey getirdim, işine yarayacak bir şey Dennis. Bugün kaçacağınızdan haberim var ama iyi haber, artık bir yol arkadaşınız daha var. Biz aynı taraftayız Dennis bunu unutma ve bu tehlikeli yolculukta bana ihtiyacınız olacak bunu atlayayım deme...
Son sözlerini de söyleyip hızla yanımdan ayrıldığında kalbim hala delicesine atıyordu. Avucumu açtım. Toplantı odasının anahtarı! Artık harita elimde denebilirdi ama ona güvenebilir miydim? En başta beni kurtarıp buraya getiren kişi oydu ve belli ki kaçıran da o olacaktı. Harris. Ya Bay X'in bir oyunuysa bu da... ayrıca kaçış planımızı nasıl öğrenmiş olabilir? Olanları anlatmak için derhal Cameron'ı bulmalıydım lakin onu öğleden beri hiç görmemiştim. Yoksa Harris cam'e bir şey mi yapmıştı? Doğruca mağaraya koştum. Cam kapının önündeydi oldukça telaşlı görünüyordu. Beni görünce bana doğru yaklaştı.
-Cam sen iyi misin sana anlatacağım çok önemli şeyler...
-dinle beni Dennis. Harris her şeyi ögrendi, benimle zihinsel baglantı kurdu onu engelleyemedim. Artık tüm planı biliyor.
-Evet bunu biliyorum. Harris benimle konuştu bunları o da bizimle geliyor ve bil bakalim bana ne verdi. Toplantı odasının kayıp anahtarını! Artık o haritayı alabiliriz.
-Harris'e güvenmiyorum onu görmeliydin. İstediğini almak icin her şeyi yapabilecek biri o, ayrica bu bir tuzak da olabilir.
-Bak tuzak veya değil, risk alma zamani geldi Cam. Harris'i de engellemenin bir yolu yok. Kendin söyledin istediğini almak için her yolu dener diye. Bizimle bir yere kadar gelir sonra ondan kurtuluruz. Bunun tek yolu da o haritanın bizde olması onda değil.
-tamam bir an önce o haritayı alıp gidelim buradan. Haddinden bile fazla kalmışız gibi hissediyorum.
-Tamam sen gerekli şeyleri aldın mı? Demek istediğim silah ve yemek.
-evet hallettim sayılır. Gece bu iş bitecek.
Saat 2.30 ~ kaçış saati
Herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra yataktan çıktım. Görünmezliğimi etkinleştirerek toplantı odasına girdim. İçeride yuvarlak bir masa vardi. Etrafında da raflı kitaplıklar duruyordu. Raflardaki dosyalardan rastgele birini aldım. İçinde bu mağaranın yapılış aşamaları ve çizimlerı vardı. Sayfaları hızla çevirip yerine koydum.

Bu sefer yanındaki dosyayı açtım. Bu öğretmenlerle ilgili dosyaydı. Onlar hakkında bilgiler içeriyordu. X'inkine geldim Bayan Lucy ve Bay Aamir'i geçerek. Çok güçlü bir farrel olduğu yazıyordu, güçleri insanları kontrol altına alabilmek ve isteği komutları yaptırabilmek. Bu şaşırtıcı derecede ilginçti acaba öğretmenler ve öğrencileri kontrolünü ele geçirmiş miydi belki de onun yüzünden burdaydık. Sayfayı çevirdiğimde Harris vardi. Onun gücünü de bilmiyordum sadece çok iyi bir savaşci olduğu söyleniyordu. Gücünü okuduğumda gerçekten şaşırmıştım. Böyle şeyler sadece masallarda olur sanıyordum. O kurt adama dönüşebiliyordu! Acaba dolunaydan falan etkileniyor mudur diye düşünmekten kendimi alamadım. Sayfayı çevırdım. İşte o özlediğim tanıdık yüz ama burada ne işi vardı? Gözümden bir damla yaş aktı.
Görevi: genç farrellere 18 yaşına kadar sahip çıkmak.
Güçleri: kendisiyle ilgili olan anıları silebilmek.
Hafif bir hıçkırık dudaklarımdan çıkıp sessiz odaya karıştı.
"Tom?!" Bu üvey babalık, birden ortadan kaybolmak, Calvin'i bul... hepsi yalanmış görevin bir parcasıymış sadece. Bu yüzden o kaybolduğunda üzülmedim. O hiç varolmamış gibi demiştim. Sebebi buymuş anılarımı silmiş ve beni buraya göndertmiş. Eski zamanlardan onla ilgili bir şeyler hatırlamaya calıştım ama olmadı. Ondan bana kalan sadece yüzü ve ismi oldu.
Titredim. Şimdi bunları düşünme sırası değildi. O haritayi bulup kaçmaliydim, kaçmaliydik... Nerede olabilirdi? Bu dosyaların içinde olacağını sanmıyordum ayrıca dosyaları incelemeye de korkuyordum, deştikçe içinden bilmek istemeyeceğim acı gerçekler çıkıyordu.
Gözlerim masada gezindi. Meşeden yapılma eski bir masaydı. Koyu kiremit rengindeydi. Yaklaştım. Ortasında küçük bir çıkıntı vardı ki görmek gercekten çaba isteyecek küçüklükteydi. Elimi masanın pürüzlü yüzeyinde gezdirip parmaklarımı çıkıntıya sabitledim. Hafifçe bastırdım. Tabi ki hiçbir şey olmamıştı. Kendime güldüm. Hayat şartları insanı çok şüpheci yapabiliyordu. Vakit kaybetmeden etrafı incelemeye devam ettim ama aklımın bir ucunda sürekli Tom'un sahtekarlığı yatıyordu. Sonunda haritayı raflardaki kitaplardan birinin sayfaları arasında bulmuştum.
Çok fazla vakit kaybetmiştim ve içerisi darmadağın olmuştu. Ama önemli değildi. Bay X yerdeki kitaplari toplarken düşününce sırıtmadan geçemedim. Haritayı bulmanın zaferiyle odadan çıkıp Cam'in yanina gittim. Yanında Harris de vardi tabi ki! Yanına silahlarını almayı unutmamış, kullanmayı çok sevdiği okunu da sırtlanmıştı. Sonunda mağaradan çıkıp ormanın içine doğru hızlı adımlarla yürüdük. Evet başarmıştık. Sonunda kurtulmuştuk! Ama hiçbirimizde o sevinç yoktu. Çünkü biliyorduk ki asıl zorluklar bizi yolda bekliyordu..
-Alabildin mi, niye bu kadar uzun sürdü? Diye sordu Harris mızıldanırcasına
-Senin daha iyi bilmen gerek niye bu kadar uzun sürdüğünü. Bana önceden söylemeliydin. O haritayi kendin de alabilirdin ama görmemi istedin değil mi? Bu yola çıkış amaçlarımdan birinin, belki de benim için en önemlisinin Tom'u bulup kurtarmak olduğunu biliyordun. Bu yüzdendi değil mi, hayatımdaki herkesin yalan olduğunu, sadece rol icabı yanımda olduklarını biliyordun. Kafamı bu yolculuğa vermemi, Bay X'i ve belki de karum'u alt etmemi istiyorsun değil mi?!  Diye bağırdım işaret parmağımı yüzüne sallayarak  ve devam ettim;
- İşte yeni kural ilk olarak silahlarını bize teslim edeceksin, ikinci olarak ise asla özel gücünü bize karşı kullanmayacaksın. Aa evet senin kimseye bahsetmediğin gücünü öğrendim. Kurt adam ha? İyiymiş. Dönüştüğün an seni öldürürüm anladın mı?
Karşılık olarak sadece koca bir kahkaha patlattı ve kahkası bir anda yerini sinirli bakışlara bıraktı.
-Bak ne diyeceğim Dennis. Zorluklar karşısında böyle yıkılmamalısın. Tom ile ilgili hiçbir şey hatırlamıyorsun bile bir tek adını değil mi? O kendiyle ilgili her şeyi unutturup gitti. Senin ise tek yaptığın mızıldanmak ve hayatının berbat olduğunu düşünmek. Bak ne diyeceğim, önümüzde çok uzun bir yol var. Ya yoldaşlar gibi kardeşce yürürüz yada tüm yol boyunca birbirimizi parçalarız seçim senin...
Söylediklerimi kendime yediremesemde bir parçam onun haklı olduğunu söylüyordu. Yüzüne en sert bakişımı attım ve önden yola koyuldum. Cam'in de Harris'e sert bakışlar göndererek beni takip ettiğini biliyordum. Sonunda üç kafadar başlamıştık bu uzun ve tehlikelerle dolu yolculuğa. Evet her şey geride kalmıştı, Bay X, mağara, karanlik oda... elimdeki haritayı Cam birden bire aldı. Ona ne yapıyorsun dercesine baktım. Bakışlarımı anlamış gibi cevapladı:
-Seni en güvenli olduğunu bildiğim yere götürüyorum. 'Patrihine' kasabasına.
Ona anlamamış gözlerle baktım.
-Benim doğduğum yer. Ailem hala orada olmalı. Bizi koruyacaklardır. Tabi biz önemli değiliz seni korusunlar yeter. Hem orada sana efsaneyi de gösterebilirim.
-Ne efsanesi?
-Senin efsanen...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 19, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAVİLERİN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin