~SAVAŞ yada KAÇ!~

103 10 3
                                    

Medya: Cameron

Cam'e vakit bulduğum zamanlarda tüm olan biteni anlatmıştım: Tom'un esrarengiz bir şekilde kayboluşunu, toplantı odasında konuşulanları, karanlık odada olanları, nasıl hala yeteneğimi keşfedemedikleri, benimle ilgili olan planlarını...
-Aslına bakarsan Dennis sen buraya geldiğinden beri bir şeyler planladıklarını tahmin etmiştim. X denilen herife hiç güvenmiyorum zaten başından beri... Bugün buradan gitmeliyiz. Burası düşündüğümden daha da tehlikeli bir yer. Artık nereye gidecegimiz belli değil ama nerede kalmayacagimiz kesin, burada... Eğer Harris, Bayan Lucy ve diğer öğretmenler de bu işin içindeyse onları tek başımıza haklayamayız.
-Ama o haritayı almamız gerek. Anlamıyorsun, Tom'u bulabilmemin tek yolu o harita olabilir.
-Dennis üzgünüm. Güvenli bir yer bulduğumuzda başka bir seçenek düşünürüz. Güneş batıp ay kendini gösterdiğinde, herkes uykudayken gidiyoruz. Ben yiyecekleri hallederim. Sen sadece hazır bekle.
Cameron cevabımı bile beklemeden çekip gitmisti. O buydu işte. Her zaman hazırdı, her türlü zorluğa, sıkıntıya... O cesaretliydi, durum ne olursa olsun. Ona özeniyordum, hem de çok. Benim sert yıkılmaz gibi duran duvarlarım vardı lakin duvarların tek amacı arkasındaki küçük, terketilmiş, yalnız çocuğu koruyabilmekti. Cam ise tam tersi; o duvarlarını korumak için önde, her daim savaşa hazır bekliyordu. Onun duvarlarının arkasında ise sevdiği, korumaya calıştığı insanlar vardı. O söz etmese bile biliyordum bende onun duvarlarının arkasındaydım, önde onun yanında olmam gerekirken..
Bu yolculuk Cam'in önceden beri beklediği bir yolculuk olacaktı benim ise hazırlıksız yakalandığım, ilerlerken tökezleyeceğim düşeceğim bir yolculuk. Ama başaracağım. Bana güvenen insanları yüz üstü bırakmayacağım, artık her kimseler, her nerdeyseler...
Düşüncelerim arasından Bay Aamir'in sesini duydum. Bitkileri incelemek üzere herkesi peşinden gelmeleri için çağırıyordu. Daha iyi yapabileceğim bir sey olmadığı için sürüye bende katıldım.
Yeşil geniş ayalı, üzerinde kırmızı tomurcukları olan bir bitkiyi göstererek:
-Evet çocuklar bakın bu "jiharina" bitkisidir. Üzerindeki kırmızı şeyler ise onun açmamış çicekleridir. Ama yenilebilr hatta şeker oranı çok yüksek olduğundan açlık halinde kan şekerini yükseltir, düşünmeyi hızlandırır. Aa! Bakın bakın, bu yaprakları pembeye çalan bitki de bir " Kirsuni" bitkisidir sakin dokunayım demeyin yaprakları üzerinde sayisiz minik iğne vardir ki bu iğneler oldukça zehirlidir anında sersemlik yaşatır ve halüsinasyonlara sebep olur ve sonu ölüm bile olabilir.
Bay Aamir ilerideki bir bitkiye sevinçle koşarken hava hafiften kararmaya başlamıştı. Tüm grup -Cam hariç, o gelmemişti- onu takip ediyordu. Ben ise en arkada kalmıştım. Huysuzlanarak gruba yetismeye calisirken yakınımdaki çalılıklardan bir hışırtı duydum. Duraksadım hafif bir esintiden kaynaklanıyor olabilirdi ama yinede yaklaştım. Bir hışırtı daha ve bir tane daha... gözlerim grubu ve Bay Aamiri aramıştı ama ortalarda gözükmüyorlardı, uzaklaşmış olmalıydılar. Bir kol bileğimi sıkıca tutup çalılığa çekmişti. Çığlık atmaya calışıyordum ama ses tellerim alınmış gibiydi. Böyle durumlarda vücudumuza bir horman salgılandığını okumuştum bir yerde, beyne iki komut verilir: Savaş yada Kaç.
Eğer birileri tarafindan esir alınmışsanız birinci komut işe yaramaz ve geriye uygulanacak bir tek komut kalır.
SAVAŞMAK!

MAVİLERİN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin