İntikamı...

527 9 3
                                    

Kızlarağası onu açılan kapıdan içeri itti.Hürrem merakla odayı inceliyordu.Süleyman kenardaki divanda oturuyordu Hürrem,Kızlarağası'nın kapıyı örttüğünü duydu. Artık yalnızdılar.Sultan bir süre ona baktı. Onun aklından geçeni tahmin edebiliyordu Hürrem: 'Sana ne yaptılar böyle?'

Hürrem bu şekilde giydirilip süslenmesine izin verdiği için kendine kızıyordu. O sersem kahyanın bir kez daha kendisini aşağlamasına izin vermişti.

Ani bir kararla kolunda, boynunda, kulağında sallanan mücevherleri çıkardı,hatta saçlarındaki incileri bile.Sonra şöyle bir savurdu kızıl saçlarını.

"Üzerimdekileri Kahya seçmişti," dedi 'neden bir şey söylemiyorsun? Konuşsana...'  sonra Sultan'ın da kendisi gibi şaşkın olduğunu farketti. Onu hareketlendirmek için bir şey yapmalıydı. Bunun tek yolunun ne olduğunu biliyordu. Hemen ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladı.

"Ne oldu?"

"Efendimiz neden beni seçtiniz? Harem'de birbirinden güzel bir yığın kız var. Ben size göre değilim. Ben aşktan ne anlarım?"

Sultan yerinden kalktı. Ona doğru geldi Hürrem hıçkırmaya devam etti. Süleyman elini uzatıp kızın omzuna dokundu.

"Ayağa kalk. Haydi..."

"Çok utanıyorum. Benim çirkin olduğumu düşüneceksiniz."

"Bence sen çok hoşsun. Sadece şunu söylemeliyim, haklısın, Kahya gerçekten de görmez olmuş iyice..."

Hürrem Süleyman'ın ona uzattığı elini tuttu ve kendisini çekmesi için izin verdi. Ayağa kalkınca dikkatle baktı adamın gözlerine, aklından geçenleri tam olarak anlamak istiyordu. "Çok korkuyorum," diye fısıldadı. Aslında bu tam yalan değildi, az ya da çok korkuyordu Hürrem.

Süleyman "Sanırım Harem'deki her kız senin yerinde olmak isterdi şu an." Dedi ve güldü durumdan hoşnut olmuşa benziyordu bu iyiye işaretti.

"O zaman olsunlar. Zaten hepsi de benden daha güzel."

"Buraya gel, otur." Süleyman, Hürrem'i yanına oturttu. Hâlâ elini tutuyordu. "Bence sen çok farklı birisin," dedi. Kızın saçlarıyla oynamaya başlamıştı.

Hürrem hafifçe başını çekip.  "Ne yapmam gerekiyor?"

Süleyman bir an sustu kararsız gibiydi. "Bunun bir kuralı yoktur," dedi ve kızın yüzünü hafifçe eline alıp hafif dudağını öptü. Hürrem'in burnuna şarabın hafif ekşimsi tadı gelmişti. 'Senin ilk sırrını öğrendim,' diye geçirdi içinden. Sultanın elleri şimdi omuzlarındaydı. Birden kızı şiddetle kendine çekti ve dudaklarını ağzına bastırdı hırçınca. Hürrem içinden işte başlıyor diye geçirdi. Tahmin ettiği gibi Sultanlar Sultan'ı diğer erkeklerden daha üstün olduğunu hissetmek istiyordu. Bunu hissedebilmesi için elinden gelenin fazlasına yapmaya hazırdı bu gece.

Süleyman, Hürrem'i divana itti. Gömleğinin inci düğmelerini koparırcasına açıyordu şimdi. Hürrem kendini onun kollarına bıraktı.

Sultan'ı uyandırdığında aşağı yukarı gece yarısıydı. "Haydi lütfen bir daha," diye yalvardı. "Belki bir daha asla olmayabilir çünkü. Lütfen. Harikaydı."

Süleyman uyumak istiyordu ama, bu durum onu şaşırtmıştı. Demek bu iş bir kadının da bir erkek kadar hoşuna gidebiliyordu. Gerçekten bu kız farklıydı, doğuştan bir fahişeydi kesinllikle.Ama bu şu anda Sultan'ı ilgilendirmiyordu. Bir kadının ruhu bir erkeğinki kadar yüce değildi, olsa olsa ya kedinin ya köpeğinkiyle kıyaslanabilirdi...

Gözde olunca Hürrem'e adet olduğu gibi iki yüz akçe maaş bağlandı ve Harem'de özel bir bölüme yerleştirildi. Ve odasına bir yığın süslü elbiselerde gelmişti. Artık gül rengi ince mermerden özel bir hamamı bile vardı. Terastaki kafeslerde bir yığın kanarya ve saka vardı cıvıl cıvıl öten.

BİR HÜRREM MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin