Doruk kendini kapısı olmayan, bembeyaz bir odada buldu. Karşısında bir genç vardı. Buraya nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Bilinmeyenden korkuyordu, ancak içinde tanımsız bir huzur vardı. Genci gördüğünde bir farklılık sezmişti.
-Merhaba sonsuz hayal gücünün sahibi, kusursuzluğun ürünü, saf çocuk. (Gülümsüyordu, mutluluğun tanımı gözlerinden yapılabilirdi.)
-Merhaba. Siz kimsiniz, neredeyim ben? (Şaşkındı, buraya nasıl geldiğini bilmiyordu. En son odasında ufoloji ile ilgili bir televizyon programı seyrediyordu.)
-Burası hayal gücünün sonsuzluğunu en iyi kullanabileceğin yer. Nerede olmak istersin?
-(Düşünüyordu. Bilinmeyen bir yerdeydi, korkuyordu ve şaşkındı, ancak huzurluydu. "Nerede olmak istersin?" sorusuna yanıt arıyordu.) Eğer şimdi gideceğimiz yerde de burada olduğu gibi hayal gücümü en iyi şekilde kullanacaksam gökyüzünün en iyi göründüğü yere gitmek isterim. Ama bu yere odamdaki pencereden bakmalıyım. Evet, çevreyi de hayal ediyorum... Harika, doğanın içinde, sevdiklerimle birlikteyim ve evim tam tepede, sadece yıldızların olduğu, gökyüzünün en iyi göründüğü yerde. Hadi gidelim!
Doruk kendini odasında buldu. Odasının kapısını açtığında oturma odasında ailesinin televizyon izlediğini ve kardeşinin uyuduğunu gördü. Huzuru kat kat artmıştı. Tekrar odasına döndü ve pencereden dışarı baktı. Binlerce yıldız ve bir nebula görüyordu. Huzuru her geçen saniye artıyordu. Doğanın içindeydi, tam hayal ettiği gibi. Hayal gücünün yapabildiklerini keşfetmesi onu hem meraklandırıyor, hem de bambaşka bir mutluluğa kavuşturuyordu.
-Herkesin gördüğünü, ancak çok az kişinin keşfettiğini keşfettin kusurlu düşüncenle. Kusurlu düşünceye sahipsin, böyle yaratıldın, tıpkı diğer insanlar gibi. Ama sen onlardan farklısın. Hepimiz birbirimizden farklıyız. Birçok kişinin uzaya tutkusu vardır ve bu tutku biraz önce bahsettiğim, çok az kişinin keşfettiği bir büyüleyicilik. Senin farkın, gerçeği uzay yoluyla fark etmen.
-Uzay yoluyla mı? Evet, başımı yastığa koyduğumda iç sesim sayesinde saatlerce uyumadığım oldu binlerce kez ve bu sayede birçok fikre sahip oldum. Ama tam olarak neyi keşfettim?
-Evrenin sonsuzluğunu. Galaksileri. Galaksilerin içindeki medeniyetleri. Aklı. Akla sahip olmanın ne anlama geldiğini. Hiçbir şeyin tesadüf olmadığını. Bizim gibi akla sahip diğer medeniyetlerin tek bir tip olmadığını, yani sayıların yetersiz kaldığı çeşitliliği. Doğaçlamayı keşfettin Doruk. Tek ihtiyacın olan farkındalığının farkına varman.
-(Kendine sarılıyordu Doruk. Mutluluğun, huzurun doruğunu tıpkı dağının sonsuz zirvesi gibi aşıyordu her geçen zaman.) Evet, hepimiz birbirimizden farklıyız. Peki ya diğer çocuklar? Arkadaşlarımın çoğu kavgadan, savaştan başka bir şey düşünmüyor. Neden? Onlar çocuk değil mi?
-Bunun cevabı oldukça derin. Bu cevabı keşfetmelisin. Olması gereken bu. Doğru frekanstasın ve sorunun cevabını rahatlıkla bulacaksın. Sorunun çocuklarda olmadığını, dış etmenlerde olduğunu biliyorsun. Sen şanslısın, ama senin gibi şanslı olan her çocuk yaptığını yapmadı. Her şey kaderin kusursuz planında olduğu gibi işliyor. Doğru yoldasın. Sen uzayın doruk noktasısın! Bu arada, gitmek zorundayım. Ben değil, ama sen benim daima içimdesin. Seni asla kaybetmeyeceğim.
-Nasıl, nasıl içindeyim? Gitmeden önce söyler misin lütfen, sen kimsin?
-Ben zaman yolcusuyum :)
Doruk bir anda kendini yatakta buldu. Televizyonu kapanmıştı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Perdeyi aralayıp pencereden dışarı baktı. Gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu. Yıldızlar hiç olmadığı kadar yoğun ve parlaktı. Doruk rüyasının her saniyesini hatırlıyordu. "Rüyamda da olsa bir zaman yolcusuyla konuşmak harika bir duygu. Zaman yolcusu... Acaba hangi zamandan geldi ve kimdi? Bir saniye! Onun daima içinde olduğumu söyledi. Yoksa o... O ben miydim?" Doruk'un tüyleri diken diken oldu. Heyecanlı ve bir o kadar meraklıydı. Başını yastığa koyup her zamanki gibi düşünmeye devam etti...