Smoke

121 7 7
                                    

 "Emin olun bir dahakine haber vereceğiz" dedi gülümsemesinin yerine ağzı düz bir çizgi haline gelmişti Nicholas'ın. Kolumu daha sıkı tutup beni çekerken ekledi Sam. "Annen seni merak ediyor hızlı ol." Arkamı dönüp Nicholas'a baktığımda cebinden çıkarttığı kızarmış parmaklarıyla el salladı daha sonra arkasını dönüp parktan küçük adımlarla çıktı.

   23.05.1996

Tozlanmış küçük odamda ki uçuşan tozları görebiliyordum. Saat sabahın körüydü ve yine çalar saat gibi ayağa dikilmiştim. Üvey babam Sam tıpkı benim gibi uyanmış ve elinde ki koca bir proyu içine çekerek günaydın demişti.

Aklımda Nicholas ve içimde Josh vardı.

Küçük adımlarla yatağımdan kalkıp darmaduman odama bir göz gezdirdim.Yatağımı hızlı bir hareketle toparlayıp dolabımdan birkaç parça çıkartıp üzerime geçirdim. Merdivenin önüne geldiğimde ellerimi merdivenin koluna dayayıp koltukta uyuyan annemi ve Sam'in sakin halini izledim. "Parka gidebilir miyim?" dedim aniden çıkmış olan tiz sesime aldırmadan

Kafasını yukarı aşağı sallayan Sam beni o kadar mutlu etmişti ki koşar adımlarla yanına koşup boynuna atladım. "Sen en iyi üvey babasın!" dedim müthiş bir neşeyle. Düz çizgi halindeki dudaklarını kıvırıp gülümsemesini sağlatmıştım. Ellerini belime sarıp ekledi. "O halde bu üvey kızın bir derse ihtiyacı var." Ellerimi gögüsüne koyup ittirdim. "Lütfen , bir derse ihtiyacım yok." Diye inledim korkuyla. Sam kızdığı zaman fazlasıyla korkunç oluyordu buda onlardan biri olmalı. Uzun parmaklarını karnıma götürürüp hızlıca hareket ettirdi. Beni gıdıklıyordu. Kesik kesik kahkahalarımla birlikte ona yalvarmaya devam ettim. "Hey lütfen şimdi bayılmaktan ölebili-rim.. Baba!" "Pekala" diyip kucağından indirdi. Akşama kadar gelmem gerektiği zırvalarını dinlemek yerine kalbimdeki büyük bir heyecanla zıplayıp perdenin arkasından yolu izliyordum. Tamam anlamında kafa salladığında annemin yanağını en hızlısından bir öpücükle tahta evden ayrıldım.

Bizim parkımız olarak adlandırdığımız parka geldiğimde kimse ortalıklarda gözükmüyordu. Dün sindiğim banka bir göz gezdirdim. Nicholas ve Josh ellerinde uzun ince üzerinde dumanı süzülen bir şey gördüm. İlk bakışta anlamamıştım bunu bir yerlerden hatırlıyordum. İri gözlerimi kıstığımda kirpiklerim kaşlarımla buluşuyordu. Bunu hatırladım! Sam ve annem bunu kullanıyordu.

Sigara.

Ayaklarımı sürterken yavaş adımlarla yanlarına yaklaştım. Beni gören Nicholas gülümseyip bileğimden yakaladı ve heyecanla devam etti. "Hey Shannon bak biz ne kullanıyoruz!" dedi elindeki sigarayı dudaklarının arasına koyarken gülümsüyordu. "Bu kötü bir şey değil mi?" dedim merakla gözlerine yoğunlaştım. Başını iki yana sallayıp dudaklarında ki sigarayı işaret ve orta parmağının arasına aldı , bana doğru döndürüp mırıldandı. "Hadi dudaklarını arala" Ona itaat ettim ve biçimli dudaklarımı araladım. Sigarayı dudaklarıma yerleştirdikten sonra "İçine çek sonrada üfle" Tıpkı söylediğini yaptığımda öksürükten ölmek üzereydim. Ben öksürmeye devam ederken Josh'ın güldüğü fark ettim gülümsüyordu.

Sakinleştikten sonra gözlerimi kısarak konuştum.

"Kötü tadı var" Josh hiç durmadan devam etti "İlk kez denediğin içindir ben babamdan kaçırıp otlanıyordum"  "Peki ya sen Nicholas?" "Bende içiyordum" dedi gözlerini Josh'dan kaçırıp bana garip bir şekilde bakarken. Josh ayağa kalkıp yarım sigarayı yere attı ayakkabısıyla üstüyle ezip bir kenara fırlattıktan sonra işaret parmağını çimenlerin arkasını gösterip ekledi "Şuraya işeyip gelicem" Nicholas kafasıyla onaylarken oturduğumuz bankta arkamı yasladım. Josh gittikten sonra Nicholas'a dönerek sordum "Daha önce içmediğini biliyorum." Dedim sert bir dille. Nicholas işaret parmağını dudaklarıma bastırıp konuştu. "Kimseye söyleme Shannon , ezilmek istemiyorum" derken dudaklarını sarkıtıyordu. Fısıldarcasına devam ettim "Söz." Dudaklarının kıvrıldığını gördüpğümde bende mutlu olmuştum o gülüyorsa bende gülüyordum.

17.03.2006

 İlk sigaramı onlarla içmiştim daha doğrusu onunla. Tadının kötü olduğu konusunda ikimizde hemfikir olmamıza rağmen 16 yaşımızda sadece arkadaş ortamı için kullanıyorduk. Yani şuanda.

 Elini belime dolayıp sigaramı dudaklarımın arasından çekti kendi okkalı dudaklarının arasına yerleştirip arkadaşlarına eşlik edip gülmeye devam etti. Uzun saçlarımı ellerinden kurtarıp yüzünü bir kez daha inceledim. Zümrüt yeşili.. Karşıdakini kıskandırıcak kadar güzel kahverengiyle uyum içinde olan zümrüt yeşili gözleri , biçimli pembemsi dudakları , küçük fındık bir burun , uzun saçları .. Her şey o kadar muhteşemdi ki. Ah Nicholas! Büyük bir neşeyle yanağında eğildim yumuşacık bir öpücüğün ardından harika bir gülümsemeyle bana döndü. Aynı gülümsemeyi sürdürüp dudaklarıma bütün vücudumu titretecek kadar güçlü bir öpücük verdi. Nefret ettiği sadece hava için içtiği sigarayı elinden kurtarıp dudaklarıma yerleştirdim. Kulağıma eğilip tısladı. "Bundan nefret ettiğini biliyorum, Shannon yapma. Şunu içme bırakta hava için ben zehirleniyim." Söylediği karşısında afallamıştım. O zehirlenirse ben ne olacaktım! Yere attığım sigarayı siyah botlarımla üzerinden geçtim "Bir daha bunu içmiceksin."

 23.05.1996

 Josh işeyip geldikten sonra yanıma oturdu , elimi ellerinin arasına alıp tırnaklarımla oynamaya başladığında içimde ki umut ışığı parlamıştı. Nicholas afalamış bir şekilde Josh'a baktı. Arada kalmıştım , Josh gerçekten benim için önemliydi ona farklı duygular hissediyordum peki ya Nicholas? O ise iki gündür hiç olmadığım kadar mutlu edip onu düşünmeme yardım ediyordu. Bütün bunlarda neydi..

 Ellerimi ellerinden ayırıp yeşil montumun cebine soktum. "Damaris nerede Josh?" Gülümseyip devam etti "Gelicek onu bekliyorum bende oyun oynucaz" Dudaklarımda gülümse düz bir çizgi halini aldı. Nicholas fark etmiş olmalı ki montuma hapsettiğim elimi sıkıca tutup devam etti "Biz Shannon ile oyun oynamaya gidiyoruz."


ShannonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin