02.06.2012
"Lisa inanabiliyor musun? Dedim heyecanla oturduğum koltukta zıplarken. Lisa zarif hareketlerle başıyla onayladı. "Evet." Ben bu kadar heyecanlıyken o nasıl sukùnetini koruyabiliyordu, anlamıyordum. Daha fazla enerjimi içimde saklayamayarak oturduğum yerden hızla kalkarak, odanın ortasında dans etmeye başladım. "Evleniyorum!" diye bağırdım neşeyle. Daha sonra çığlıklar atarak hecelemeye başladım. "Ev-le-ni-yo-rum!" Kahkahalar atarak Lisa'nın boynuna atıldım ve ona sıkı sıkı sarıldım. "S-shannon... Boğuluyorum..." diye fısıldadı öksürmeye başlarken Lisa. Hızla geri çekildim ve Lisa'nın yüzüne korkuyla karışık bir neşeyle baktım. Yüz ifadem Lisa'ya komik gelmiş olacak ki, öksürüğüne eklediği kahkahaları ile beni daha da güldürmeye başladı. O gün benim en mutlu günümdü.
***
17.08.1997
"Eve neden gidiyoruz? Biraz daha dolaşabilirdik." dedim ve soruma yanıt alabilmek için Nicholas'a sertçe baktım. Nicholas dehşetle bana döndü ve eliyle gökyüzünden yağan yağmurları gösterdikten sonra "Yağmur deli gibi yağıyor, görmüyor musun?" dedi adımlarını sıklaştırırken. Beni terslemesinden hoşlanmıyordum. Fakat bu sefer ki terslemesinin bir nedeni olduğunu biliyor gibiydim... "Ne bu acele? Yoksa..." dedim ve umutsuzlula duraksadım. "Yoksa, Damaris'in yanına mı gideceksin?" Nicholas "Nereden çıkardın?" dedi acemice lafı ağzında gevelerken. Yalan söylediğini biliyordum. Onu çok iyi tanıyordum. Yalancıktan bir kahkaha attım. "Nereden mi çıkarıyorum? Pekala... Bugün öğle yemeğinde Damaris ile ne konuşuyordunuz?" dedim alayla. "Hiç." dedi Nicholas. "H-hiç birşey." dedi sakince ve ellerini cebine koyup, daha hızlı yürümeye başladı. Kesinlike bir haltlar karıştırıyordu. Benimle artık takılmak istemediğini hissediyordum. Beni kendisinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. "Biraz yavaş yürü." diye bağırdım arkasından. "Sana yetişemiyorum!" Durmadı. "Nicholas. Sana son kez söylüyorum. Beni bekle!" diye bağırdım bir daha. Durmadı. Beni duymamazlıktan geliyordu. Tek yakınımı böyle kolay kaybedemezdim. Josh gibi o da benimle iletişimi bir anda koparamazdı. Olduğum yerde durdum ve ayağımı sertçe, yağmurdan oluşan gölcüğe vurdum. "Sende değil mi?" diye bağırdım arkasından. "Sende Josh gibi yapacaksın. Sende onun gibisin.
Sende yalancısın!" Nicholas aniden durdu ve arkasına dönüp, bana baktı. Adımlarını büyükçe atarak yanıma geldi ve usulca parmaklarını çeneme yerleştirdi. "Ben aptal değilim. Unuttun mu, Shannon?" Başımı iki yana salladım. "Unutmadım." Nicholas gülümsedi ve elimi tuttu. "Bende unutmadım." dedi ve benimle birlikte yağmurun altında yavaşça yürümeye başladı. İşte o zaman da onun her zaman yanımda olacağına inanmıştım.
***
12.07.2012
"Evlenemeyeceğinizi biliyorsun, değil mi?" dedi Damaris bir yılan gibi tıslarken. "Defol evimden." dedim telaşla ve hızla kapımı kapatmaya yeltendim. Evet, sadece yeltendim. Çünkü Damaris ayağını kapının önüne koydu ve kapıyı kapatmamı engelledi. "Benden ne istiyorsun? Sorunun ne senin?" dedim sesimin titrememesine özen göstererek. Korktuğumu düşünmesinin onu daha çok cesaretlendireceğini biliyordum çünkü. Damaris sinsice gülümsedi. "Ne mi istiyorum?" dedi ve kapıyı ittirip evin içine girdi. Ardından kapıyı usulca kapadı. "Ne yaptığını zannedi-" Diyordum ki sözümü umursamadan kesti. "Kapa çeneni ve beni dinle." dedi kısık sesini tehditkar bir tonda kullanmaya çalışarak. "Josh'ı hatırladın mı?" Başımla onayladım. "Çaldığın arkadaşım." Mavi gözlerini hırçınca kıstı. "Hayır, geri aldığım arkadaşın! Onu çalmadım!" diye bağırdı ve yumuşacık bir sıcağı barındıran yeşil gözlerime, buz gibi mavi gözlerini dikerek karşılık verdi. Verdiği cevap karşısında afallamamaya çalışırken "N-ne?" diye fısıldadım. "Sen yokken Josh zaten benim arkadaşımdı. Onu sen çaldın ve ben de geri aldım." dedi Damaris boğuklaşan sesiyle. "E o zaman problemin ne?" dedim sakinliğimi koruyarak. Bana aldırmadan devam etti. "Nicholas'da benim arkadaşımdı..." diye fısıldadı acıyla. Hayır, hayır. Aklımdaki olmasın... Lütfen... Lütfen... "O-o benim çocukluk aşkımdı." diye devam etti ağlamaklı bir tonda. Ah, olamaz.
"Onu sen çaldın. Onu da çaldın!" diye bağırdı ve gözünden birkaç damla yanağından süzüldü. Ona acımamı filan beklemiyordunuz, değil mi? Ona acımazdım. O hiç kimseye bu zamana kadar acımamıştı. İronik olan ne biliyor musunuz? O takıntılı bir manyaktı. Çocukluğunda oluşan bir takıntının geleceğini mahvetmesiydi. "Onu çalmadım. O geldi." dedim ve sırtımı soğuk duvara umursamaz görünmek için yasladım. Damaris beni yine duymamazlıktan gelerek konuşmaya devam etti. "Ama onu geri alamadım. O Josh gibi geri gelmedi. Yıllardır, çocukluğumdan beri Nicholas'ı seviyorum ve o şimdi seninle evleniyor! Bir hırsızla, bir kalp hırsızıyla!" Nefes alış-verişim adrenalin hormonunun etkisiyle hızlanmıştı. Hatrı sayılır bir kaç dakika sonra yavaşça konuşmaya başladım. "Hala anlayamıyorsun, değil mi? Büyüdük artık. Bu anlattıklarının hiçbir önemi yok. Ne sen, ne de ben. Çocuk değiliz." dedim sindirmesi için ağır, ağır anlatırken. Umursamaz görünme çabalarımı bir kenara bırakıp, yanağımın içini kemirmeye başladım. "Umrumda değil. Nicholas da geri gelecek ve senin canın çok yanacak." diye fısıldadı zehirli bir yılanın zehrini döker gibi. Ardından sinsice gülümsedi ve siyah saçlarını geriye doğru savurarak, evden hızlıca çıktı. Kapıyı sertçe kapandığını duyduğumda olduğum yere titreyerek çöktüm. Ellerim buz keserken, az sonra isterine girebileceğimi hissediyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shannon
Teen FictionShannon , çok fazla aşık ve hatta biraz tedirgin. Elindekini kaybetmek istemeyen küçük bir kız çünkü daha önceki küçüğünü kaybetmiş. Şimdi en doğrusunu bulmuşken elinden bırakmak istemeyecek kadar güçlü bir kız. Ne güç ama (!)