Gözlerimi açtığım anda geri kapatmak zorunda kaldım. Tekrar denedim fakat daha başarılı olamadım. Üstümde beyaz bir ışık vardı ve benim gözlerimi açamamamın sebebi de bu ışıktı. Tekrar açmayı denedim. Bu sefer diğerlerine göre daha başarılı olmuştum. Tam açamasam da gözlerimi kısıp etrafa bakmaya çalıştım. Sert bir zeminde yatıyordum. Büyük bir ihtimalle bir masaydı. Ama neden? Aklıma hiç bir neden gelmiyordu. Düşünmeye çalıştım. En son sağlık kontrolü yapıyordum. Burada her şey ne kadar normal olabilirse o kadar normaldi. Sonra... Ne olmuştu ve ben hiç bir şey hatırlamıyordum? Bu genelde olmazdı. Hatta hiç olmazdı. Bildiğim kadarıyla verilen dozlar unutma hissinide önlüyordu. Daha fazla düşünmenin işe yaramadığını fark edince doğrulmaya çalıştım. Ama nafile. Bedenimi kontrol edemiyordum. Önce hislerim şimdi de bedenimi mi benden almışlardı?
Ama sonra böyle olmadığını anladım. Üstümde sayamayacağım kadar çok kablo vardı. Kablo da denemezdi. Daha çok kapana benzeyen daha önce hiç görmedigim aletler bedenimi sarıyordu.Tam o sırada iki kişi içeri girdi. Gözlerimi kapattım. Uyanık olduğum belli olsun istemiyordum. Bir şeyler mırıldanıyorlardı ama anlayamayacağım kadar sessiz konuşuyorlardı. Uzun boylu olan bana doğru yaklaştı ve uyanık olup olmadığımı kontrol etti. Sonra biraz daha sesini yükselterek konuşmaya başladı. Artık onları anlamakta zorluk çekmiyordum. Kısa olan etrafına bakındı. Sanki biri onu dinliyormuş gibi uzun adama doğru biraz daha yaklaşıp"Üstün bu durumu öğrenmesi hepimiz için kötü olur. " Tekrar etrafına baktı. Devam etmeden önce iki kez yutkundu. Öksürdü. Sanki devam etmemek için bir şeyler arıyordu. Ama başka seçenek kalmayınca devam etti. "Daha önce böyle bir durum başımıza gelmemişti. Ona gereken dozları vermiş olmaları gerekirdi. Böyle bir durum ancak doz yeterince verilmezse gerçekleşir"
Neden bahsettiklerini analamasamda dinlemeye devam ettim.
"Çocuğun bulunması an meselesi. Ama o bulununca bu kıza ne olacağını merak ediyorum"
Benden mi bahsediyordu bu adam?
Ben daha neden burada uzandığımı bilmiyordum.
Ve kahretsin ki başım büyük beladaydı sanırım.
Ne yapmıştım ben?Adam tam devam edecekken içeri baştan ayağa siyah giyinmiş bir kadın girdi. Açıkçası burada eğitimimle beraber tam 10 senedir çalışıyordum ama bu kadını daha önce hiç görmemiştim.
"Kız bu mu? "
Admalar başlarını usulca salladılar.
İşte o an kafama dank etti. Bahsedilen çocuk benim kontrolünü yaptığım çocuktu. Ve benim gözetimim altında kaybolmuştu. Ya da kaçmıştı.
Peki bu beni suçlu yapar mıydı?
Mantıklı düşünmek gerekirse ben bunu bilerek yapmamıştım. Hatta çocuk beni yaralamıştı. Ama Merkez'den mantıklı olmasını beklemek aptallıltı.
Bu durumda infaz edilir miydim?
Daha önce infaz edilen çalışan görmüştüm. Yani bu imkansız değildi.
Kadın yanıma geldi ve kolumu dürtükledi. Sanırım artık uyanma vaktiydi. Daha gerçekçi olması için ilk iki dürtulemede uyanmadım. Üçüncüsünde yavaşça gözlerimi açtım. Sanki her şeyi yeni görüyormuşum gibi odaya göz attım. Ve sonunda kadınla gözlerimiz buluştu.
Kadın iyice uyandığımdan emin olduktan sonra sanki daha önce hazırladığı ve ezberlediği bir yazıyı okurmuş gibi soğuk ses tonuyla bana olanları anlatmaya başladı. Her şeyi yeni duyuyormuş gibi tepki vermeye çalıştım. Ne kadar becerebildim bilmiyorum.
Kadın duraksadı. Ve bana bir adım yaklaştı. Sonra gözlerini kıstı.
"En önemli kısım ise senin infaz edilip edilmeyeceğin konusuydu. Oyla senin infaz edilmemene karar verdik. Ama bu dikkatsizliğin yanına kalacak değil. Bunun içinde sana bir ceza vermeye karar verdik. İnfaz edilmekten iyidir öyle değil mi? "
Aynı zamanda üstümde duran kapana benzeyen şeyleri açtı ve kalkmama yardım etti. Kalktıktan sonra boynumu ovuşturdum. Acımıyordu. Zaten acımasınıda beklemiyordum. Ama duyacağım şeyin kötü bir şey olduğunu anlamıştım. Bu yüzden bunu bira geciştirmeye çalıştım. Pek işe yaradığı söylenemez. Kadın devam etmeden önce arkadaki adamlara baktı. Sonra bana döndü.
" Ve kaybettiğin çocuğu kendin bulacaksın. Cezan bu. Onu yakalamaya çalışırken hiç kimseden yardım almayacaksın.
Duyduğumuza göre gayet iyi bir dövüşçüymüş. Bildiğin gibi biz normal bir kurum değiliz. Yaptığın hatanın karşılığını en gereken şekilde aldığını üst bilmeli. Dediğim gibi kimseden yardım almayacaksın. Çocuğu yakaladığın zaman verebileceğin en az hasarı vermeye çalış."
Başını çevirdi. Tekrar bana döndü. Göz kırptı.
"İyi şanslar tatlım" dedi ve odadan çıktı.Kabul etmeliyim bu kadarını beklemiyordum. Evet dövüş eğitimi alıyorduk ama birebir ne kadar başarılı olurdum hiç bir fikrim yoktu...
Adamlara baktım. Omuz silkip odadan çıktılar. Yanlız başıma kalmıştım. Neler yapacağımı düşünmem gerekiyordu. En azından elime bir kaç bir şey verirlerdi demi. Ayağa kalktım. Yaşanacak çok şey vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ
Fiksi Ilmiahİmkansız olan şeyler vardır. Gerçekten imkanızdırlar. Benim hiçbir duyguyu hissedememem gibi. Yada buraya getirilen hiçbir çocuğun DNA'SINI değiştiremediğimiz gibi. Bunlar imkansız şeyler işte. Asla değişmezler.