Ben de bu hayatta şanssız doğanlardanım. Çok param,anlayışlı bir ailem,muhteşem arkadaşlarım ve bir sevgilim olmadi hiç. Gelmek istediği yere tırnaklarıyla kazıyarak gelmeye çalışan sıradan hatta fazla sıradan bir ailenin 4 çocuğundan üçüncüsüyüm. Annem Fatma,babam İlhan,en büyük ablam Hande,ikinci ablam Oya ve küçük kardeşim Serap ile beraber yaşıyorum. Ben mi kimim? Ben PAPATYA. 20 yaşında babasının zulümlerinden bıkmış zavallı bir kızım. İsmim gibi baharda açıp şenlenen her daim mutlu biri değilim ne yazık ki. Keşke olabilsem. Zavallı dediğime bakmayın aslında. Dik kafalıyımdır biraz. Biraz da inatçı. Hele de babamla hiç anlaşamayız. Nedenine gelirsek işte benim hikayem tam bu noktada başlıyor...
*******
Sabah sabah ne bu gürültü. Hayır beş dk daha uyuyacağım diye akılları gidiyor hepsinin. Yine kavga yine yine yine... Bıktım usandım artık. "Ne bu gürültü yine? diye usulca Hande ablama doğru yaklaştım." "Ne olabilir sorduğun soruya bak. Babam Serap'ı yine yerden yere vurdu. Şu haline bir bak! Lanet olasıca dokuz numaranın oğluyla yakalamış bu meymenetsizi. Yettiniz be canıma!" diyip banyonun kapısını hızla çarpıp salondan kaçtı. Serap.. Her gün başka zengin züppesini ayartan geldiği yere bakmadan zenginlere ayak uydurmaya çalışan salakın teki. Kardeşim ama saflıkta sınır tanımaz. Hiç bana çekmemiş. Şu dokuz numara muhabbetine gelirsek evet şahane ötesi lüks bir apartmanın zavallı bodrum katındaki dairede sürünen kapıcının kızıyım. "Ne yaptın yine Hande çıldırmış. Anneme bak nasıl ağlıyor kadın. Dağıttı yine yüzünü gözünü babam olacak adam. Yettin artık. Şu hale bak." "Eeehh gelme be üstüme işte!!" diyip o da kapıyı çarptı ve odaya girdi. Muhteşem! En çokta anneme acıyorum. Zavallı kadın. "Annee! Ağlama ne olur. İlk defa olmuyor sonuçta değil mi? Gözyaşlarına yazık annemm." "Yok yavrum ağlamam. Ne biliyim işte öyle Serap'ı görünce."
Gerizekalı Serap. Nolucak. Ne işin var senin elin züppesiyle sanki?
"Seraaaaaaaap!!" diye gelen tiz çığlıkla yerimden hopladım. Oya'nın sesiydi bu. Koşarak odaya girdim. Serap bilekleri kanlar içinde yerde yatıyordu. Ne yapmıştı bu böyle? Annemin paniği Hande'nin zırıltısı Oya'nın ayılıp bayılmaları arasında hastanede bulduk kendimizi. Yine Serap yine piskopat babam yüzünden korkunç bir gün yaşıyorduk. Odadan çıkan genç doktora endişeli gözlerle baktık. " Meraklanacak bir şey yok rahatlayın lütfen." "Neymiş neymiş? Rahatlayalım mı? Kardeşim bileklerini kesmiş ben de rahat olucam öyle mi? Çok enteresan gerçekten." "Hanımefendi sakin olun isterseniz çünkü kardeşinizin durumu gayet iyi. Korkulacak bir durum yok." Doktoru kolumla ittirip odaya daldım. Serap öylece kıpırtısız uyuyordu. Bilekleri sarılıydı. İyi olduğunu görünce hızla odadan çıkacakken sert bir göğüse çarptım. Öfkeyle kafamı kaldırınca yine o meymenetsiz doktorla burun buruna geldim. Hemen geri kaçıp " Çüüüş önüne baksana doktor." "Pardon ben mi?" "Yok steteskopa söylüyorum. Te Allahım. Heralde sana söylüyoruz. Allahım teker teker göndersen bugün olmaz mı? Hayır hepsi bir anda gelince benim de dengem şaşıyor da." ben böyle söylenirken doktor gülerek bana bakıyordu. "Hayırdır doktor ne bakıyon. Çarptın özür dile gidicem. Bekliyorum."dedim. "Asıl özür dilemesi gereken sizsiniz. Siz bana çarptınız hanımefendi. Bakın siz diyorum." "Ee nolmuş yani siz diyorsan. Ben de sana doktor diyorum sıkıntı mı var bak özür dile gidicem haydi!!" Ne cins insanlar vardı Allahım. "Ben size çarpmadım siz bana çarptınız. Ama büyüklük ben de kalsın. Özür dilerim." "Hah şöyle incilerin döküldü sanki doktor ." deyip uzaklaştım. Ama gıcık kapmıstım bu doktora ben. Sağ salim eve geldik ama babamın gazabına uğramaktan kaçamadık tabii. Esip gürledi. Yok efendim intihar etmekte neymişte. Yok ya ölseymişte. Ulan zaten senin kızın bu ölse üzülmeyecek misin be hayvan? Tabi bunları yüzüne söylemeye totom yemedi. Dayak modunda değildim. Fazlasıyla yıpranmıştım. Uzaklara dalıp gitmişken Oya'dan çıkan sesle ona döndüm. " Nasıl tutucaz biz bu kızı? Laftan sözden dinlediği yok. Hayır yani dokuz numaranın oğlu nedir? Beş numaranın bir oğlu varki.. Afetül dehşet mübarekin oğlu." Bu da böyle bir manyak işte. " Sende mi yedin Oya kafayı? Ne konuşuyorsun manyak manyak? Annemi öldürmeye and mı içtiniz bee!!" Oya'ya abla demezdim aramızda sadece iki yaş vardı. Hande'ye arada abla derdim. Onunla da beş yaş vardi aramızda. Serap da benden 2 yaş kücüktü. Ama her zaman çocuk aklıyla boyundan büyük işlere kalkışırdı. Laftan anlamazdı. Ben her ne kadar erkek gibi dik kafalı hırçın olsam da annemden başkası umrumda olmazdı pek. O benim birtanemdi. Kapının sesiyle o tarafa baktım. Hande Ablam'ın suratı beş karıştı. Gelip yanıma oturdu. " Ne oldu sana böyle? Serap'a üzülüyorsan bir şey olmaz o serseriye." "Ne Serap'ı bee!! Benim derdim beni aşmış zaten. Hamit ile tartıştık. Hastaneye gidince gelsin diye aradım defalarca kez. Ama açmadı. Ben de verdim kalayı." Hamit ablamın nişanlısı. Yani tipi fena sayılmaz ama kesin ablamı aldatıyor. Ablam da ona körkütük aşık. Zampara bence bu Hamit. Ama tabii bunları ablama söyleyemem. Babam ablamı şasırtıcı bir şekilde sevdiği adama verdi. Nasıl bilmiyorum. Belki de Hamit'in durumu iyi diyedir. "Hııı öyle mi? İyi iyi." deyip geçiştirdim. Sabah kalktıgımda bir sesler geliyordu içerden. Hamit eniştenin sesiydi bu. Kalkıp salona gittim. Sofralar kurulmuş ablamla Hamit mıç mıç mıç. Tabii babam yok servise çıkmış. Hani küstü bunlar? "Hoşgeldin enişte". "Hoşbulduk Papatya. Naber?". " İyiii" Bütün kahvaltı boyunca habire Hamit'i bana bakarken yakaladım. Daha önce de bir kaç kez görmüştüm. Ama aldırıs etmemiştim. Ama sanki bu sefer yicekmiş gibi bakıyordu. Müsaade isteyip sofradan kalktım ve işe gitmek için ayaklandım. Üstümü değistirmek için odama gittim. Tam üstümü giyindim. Kapım açıldı. Gelen Hamit idi. "Enişte noldu bir şey mi istedin?" Birden kapıyı kilitledi. "Napıyorsun enişte? " dedim. "Papatya bak ben ablana değil sana aşığım nolur beni kırma gel seni kaçırayım. Gidelim senle uzaklara. Mutlu ederim bak seni,dedi" Ben ağzım beş karıs dinlerken " Ne diyorsun sen be valla bağıririm şimdi sapık vaar diye. Bak bunu bana söylemedin sayıyorum. Ama eğer ki bir daha bana böyle laflar edersen yeminle seni ablama söylerim." dedim ve hışımla kilidi açıp kendimi sokağa attım. Allahım şimdi yığılıp kalıcaktım. Garsonluk yaptığım restoranın otoparkından gecerken bacağıma paaat diye bir şey çarptı. Nolduğunu anlamadan kendimi yerde buldum. Bacağim felaket derecede sızlıyordu. "Yavaş yaa yavaş görmedin mi ne önüne bakmıyorsun?" diye bağrınırken arabadan inen kişiye gözlerim takılı kaldı...(Multimedia:PAPATYA)