PEŞİNDEN GİTTİM FAKAT BEKLEDİĞİM GİBİ KARŞILANMADIM...

56 21 3
                                    


PEŞİNDEN GİTTİM FAKAT BEKLEDİĞİM GİBİ KARŞILANMADIM... (1945-1948)

     Babamla o akşam eve gittiğimizde anneme hiçbir şeyden bahsetmedik. Çünkü birbirimizi kaybettiğimizi söyleseydik içinin acıyıp, durduk yere canının yanacağını biliyorduk. Onun o güzel gözlerinden bir damla yaş düşmesini istemezdik. Annem Arzu ve babam Tuncay'a iyi geceler deyip odama geçtim.

Uyumak istiyordum fakat uyuyamıyordum. Susmak istiyordum fakat susamıyor, ağlıyordum. Hâkim olamadığım gözyaşlarım durmadan akıyor, bir süre sonra gözüm kan çanağı gibi kızarıyordu. Asım'ı özlüyor, ona hasret düşüyordum. Henüz tanıyalı birkaç saat olmasına rağmen aklımı, kalbimi, bedenimi kendisiyle götüren bu insana bağlı olduğumu hissetmek gerçekten de beni mutlu ediyordu. Fakat ondan uzakta kalmak da bir o kadar yüreğime yara açıyordu.

Ama pes etmeyecektim. Beşiktaş'ın her maçına gidip, belki karşılaşırız umuduyla gözlerim hep onu arıyordu. Kader bu ya karşılaşamıyorduk. Belki de o beni hiç sevmemiştir. Bu yüzden maçlara da pek gelmiyordur. Olabilir yani bunlar gerçekleşebilecek olasılıklardı. Ancak o bana olasılık iken ben ona bir fonksiyon gibi kesindim. Kıyma makinesine ne kadar et koyarsan, sonucunda o kadar çıkacak kıyma kadar kesindim. Gerçi o benim bu kesinliğimin farkında mıydı? Tabi ki o da ayrı bir problemdi.

Aradan aylar geçmişti. Asım'la tek bir maçta bile karşılaşamamıştık. Onu göremediğim her gün ölüme biraz daha fazla yaklaşıyordum. Sağlığımı, gücümü gün geçtikçe yitiriyor, annemin, babamın ve kardeşlerimin gözlerinde eriyip gidiyordum. Babam nedeninin ne olduğunu biliyordu ancak kavuşabileceğimiz ihtimalini bile kendinde bulmadığından bunu bilmiyormuş gibi davranıyordu. Yoksa her maça büyük bir heyecanla gidip, her maçtan kaybetmiş veya kazanmış bile olsak perişan bir halde dönen kızını fark etmemesi hiç akıl kârı olur muydu?

Bir sabah yatağımdan kalkamadım. Umutsuzluk ve ayrılık artık beni yatağımdan çıkamayacak hale getirmişti. Birkaç saat sonra ağabeyim Kadir eve doktorla beraber geldi. Doktor biraz baktıktan sonra odamdan çıktı. Kapının önünde babam ve ağabeyimle konuşuyordu. Biraz kulak misafiri oldum. Doktor:

"Kız oldukça mutsuz. Bu mutsuzluk onun kendine iyi bakmamasına, kendine önem vermemesine neden olmuş ve onu bir boşluğa düşürmüş. Lütfen onun sorunlarını dinleyip, onu mutlu etmeye çalışın. Bu yapacaklarınız benim vereceğim ilaçtan kat ve kat daha fazla etkili olacaktır."

Ağabeyim şaşırmıştı. "Nasıl olur ya, neden mutsuz olsun ki? Sırf o istiyor diye babam her maça onu da götürüyor."

Babam araya girerek. "Tamam, tamam galiba ben nedenini biliyorum."

"Ne! Baba madem biliyorsun da bize neden söylemiyorsun?"

"Tamam, oğlum dur doktor beyi yolcu edelim anlatacağım. Buyurun doktor bey, ben sizi yolcu edeyim."

Babam doktoru gönderdikten sonra geri döndü.

Ağabeyim merakla "Hadi anlatsana baba." dedi.

"Bak oğlum bundan aylar önce Beşiktaş maçından çıkınca Asım diye bir gençle karşılaştık. Bu çocuk benden önce Güneş'le de karşılaşmış. Galiba kardeşin de bu çocuğa âşık olmuş. Her maça gidişimizde gözleri onu arıyor. Arıyor fakat çocuğu o günden sonra bir daha göremedik."

"İyi de baba ben Güneş'in böyle eriyip gitmesine göz yumamam. Bu çocuğun adresi falan yok mu? Gerekirse koca İstanbul'u yerle bir eder ararım. Yeter ki Güneş mutlu olsun."

Aşk-ı VeliahtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin