~Defne~
Olmaz yani biz çok farklıyız! Zorla evlendiriliyoruz. Hayır ya olamaz. Belki de çoktan aşık olmuşumdur. Ama o bana aşık değilken olmaz. Üzer beni, yapamaz.Nikah işlemleri bitmek üzereydi. Kan alacaklardı ki ben asla tahammül edemem, küt bayılırım. Yalın içerdeydi. O çıktı ve ben girdim. Koltuğa oturdum ve hemşire koluma şu kelebek mi ne haltsa onu bağladı.
"Ağağağağa!"
"Hanımefendi sakin olun daha hiç bişey yapmadım."
Yalın, çığlığımdan korkmuş olacak hemen içeriye girdi.
"İyi misin?"
"Hı hı iyiyim. Şey mi acaba ben bunu çıkarsam siz kan almasanız mı?"
"Olmaz hanımefendi."
"Tamam ben buradayım."
Yalın yanımdaki koltuğa oturdu. Elimi sımsıkı tuttu ve başımı omzuna yasladı. Saçımı okşamaya başlamıştı. Bu adam ne yapmaya çalışıyor?
"Bitti."
"Ne bitti?"
"Kan alma işlemi.."
"E ben hiç bişey hissetmedim?"
"Müstakbel eşiniz yanınızdaydı, ondandır."
Yalın'a baktım, gülüyordu. Bende başımı eğdim ve gülümsedim. Odadan çıktık ve işte yine her zaman ki gibi gözlerim karardı. Sendeledim. Sanırım kendimi daha fazla taşıyamayacaktım.
~Yalın~
Odadan çıktığımızda Defne'nin sendelediğini farkettim. Tam kendini bırakmış, düşüyordu hemen tuttum. Kucağıma aldım. Bayılmıştı. İşlemler bittiği için hemen dışarı çıkardım ve arabanın arkasına yatırdım. O kadar güzeldi ki.....
"Ne olmuş doktor bey?"
"Defne Hanım gayet iyi, tansiyonu düşmüş sadece."
"Görebilir miyim?"
"Buyrun. Serumu bittikten sonra çıkabilirsiniz."
"Toprak abi ben bir baksam?"
"Tamam oğlum geç."
Evet Barutçular'a da haber vermiştim. İçeriye girdiğimde Defne gözlerini daha yeni yeni açıyordu.
"Niye hastanedeyiz?"
"Tansiyonun düşmüş, bayıldın.."
"Tamam iyiyim ben çıkalım artık!"
"Serumunun bitmesini bekleyecekmişiz. Abinleri çağırıyım mı?"
"Onlara niye haber verdin?"
"Şey biz hastaneye geldiğimizde Polat abin aradı, bende mec-"
"Tamam git çağır."
Dışarıya çıktım ve Defne'nin uyandığı haberini verdim. Hep beraber içeri girdiler.
~Defne~
Herkes odaya girdi ve Ares kucağıma atladı."Ares dur! Halanın canını yakacaksın."
"Olsun. Benim halam beni çok seviyor. De mi hala?"
(Bu arada merak ederseniz Ares 4 yaşında.)
"Evet tabii. Ben onu çok seviyorum."
"Ama ben kıskandım."
"Buraya gel."
Doruk yanıma geldi ve ona da sarıldım. Yalın tip tip bize bakıyordu.
"Evet abicim geldiğine göre hesabını alabiliriz."
"Yeşim sonra abicim."
"Sonrası falan yok abicim. Hemen anlatıyorsun! Neden Fransa'daydın?"
"Buradan sıkılmıştım."
"Neden düğünüme bile gelmedin? Hadi onu geçtim çocuk dayısı olduğunu bilmiyor daha?"
"Anne dayım ne zaman gelecek?"
"Al işte."
"Halacım bak dayın şu böyle bize tip tip bakan kişi."
"Bu abi benim dayım mı?"
...
"Baba ben dayımla lunaparka gitmek istiyorum."
"Oğlum dayın ve halanın bugün biraz işi varmış. Sonra götürsünler olur mu?"
"Dayımın işi varsa halamın niye işi var? Biz halamla lunaparka çok gidiyoruz zaten."
"Dayıcım şimdi bizim Defne halanla beraber halletmemiz gereken işler var."
"O zaman yarın!"
"Halacım yarında işimiz var ama söz haftaya götürelim olur mu?"
"Tamam peki."
Odaya hemşire girdi, serumun bitmesine az kaldığını birazdan çıkabileceğimizi söyledi. Hayır alt tarafı tansiyonum düşmüş ne abarttılar bu kadar. Yalın çıkış işlemlerini halletmek için odadan çıktı. Abimler de çıktılar.
...
"Şu pamuğu yaklaşık 10 dakika kolunuza bastırın."
"Tamam."
Hemşirenin uzattığı kolumu serumu çıkardığı yere bastırdım. Odadan çıkarken kendimi bir anda Yalın'ın kucağında buldum. Gülümsedi. Ben de kollarımı boynuna doladım.
#
#
Yaşasın uzun bölüüüğğğüm😂