gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. akşam yemeğine inmemiştim. zaten onlar da çağırmamıştı. kahvaltıya da inmedim. ne kadar aç da olsam inmedim aşağıya. -bu evde birdaha yemek yiyemeyeceğimi biliyormuş gibi- babamın işe gittiğini belli eden sesler duydum. sonra tüm cesaretimi toplayıp aşağıya indim. annem mutfaktaydı. yanına gittim. bana sert bir bakış atıp masadaki son tabağı da kaldırıp balkona geçti. peşinden gittim. "beni affet anneciğim" sesim bir mırıltı gibi çıkmıştı. bakmadı bile yüzüme . duymadığını düşündüm. daha sesli bir şekilde"özür dilerim anne!" dedim ve boynuna sarıldım. biraz öyle kaldıktan sonra beni itikledi. sanki çok kötü bir şey yapmışım gibi bakıyordu bana. omzuma çarpıp hızla geçip gitti yanımdan. ben onun düşmanı değildim ki. böyle olmamalıydı! ben her şeye rağmen onu seviyorken, haklı olduğumu bildiğim halde odan özür diliyorken böyle olmamalıydı...
karnım daha fazla guruldamaya başlamıştı. yemek alacaktım, ama korktum. annem kızar, bana bağırır diye deil, yanlışlıkla dökerim de benim yüzümden yine kavga ederler diye. yine balkona çıktım ve oturup gökyüzünü izledim yanımda lavin'i istedim. o yanımdayken , ne halde olursam olayım bir şekilde güldürürdü beni. Lavin çok güçlü bir kız. ne yaşarsa yaşasın gülebiliyor. ama ben biliyorum, gözlerinden anlıyorum, gülerken de ağlıyor.yaşıtlarıma bakıyorum, kimse Lavin ve ben gibi deil. olamazlar da zaten. söz veriyorum ki lavinle asla kopmayacağız...