~Dokuz

43 9 7
                                    

Bu bölüm farklı oldu biraz. Bundan sonraki iki bölümde böyle. Maşuk'lu okumalar. ^^

***

Defteri ve kalemi yere bırakıyorum. Oturduğum yerden güç bela ayağı kalkıyorum. Salona geri gidiyorum. Camın önünden çiçek saksılarımı alıyorum. Çiçeklerin hepsini yoluyorum. Dallarından kopardım onları Mâşuk. Ve tutunacak dalları kalmadı.

Gözyaşlarım durdurak bilmeden akmaya devam ediyor. Kopardığım çiçeklere bakıyorum. Sadece kökleri kaldı geri. Tekrardan sularsam yeni çiçekler çıkar değil mi, Mâşuk? Söz veriyorum onları da öldürmeyeceğim. Bir daha katil olmayacağım. Kirlenmiş ruhuma bir kir daha sürmeyeceğim.

Çiçeklerin hepsini topluyorum. Kimisi yere düşüyor, yere çömelip alıyorum. Tüm çiçekleri kıvırdığım tişörtümün içine koyuyorum. Odama ilerliyorum. Abimin bana almış olduğu defteri komodinin çekmecesinden çıkarıyorum. Abim...

Kahverengi kapaklı defteri açıyorum. Sayfaları defterin kapağının renginde. Tişörtümdeki tüm çiçekleri defterdeki sayfalara paylaştırıyorum. Deftere kokularını saldılar bile. Kapağı kapatıyorum. Çekmeceye geri koyuyorum.

Üstüme rastgele bir şeyler geçiriyorum. Defterimi ve kalemimi de yanıma alıp evden çıkıyorum. Dışarı çıkmak rahatlatıyor. Nereye yürüdüğümü bilmeden yürüyorum. Ayaklarım beni nereye götürüyorsa oraya gidiyorum Mâşuk.

"Abi beni sakın bırakma. Olur mu?"

Olduğum yerde duruyorum. Bakışlarımı bunu diyen kızı arıyor. Bulmam uzun sürmüyor. Abisi kıza sıkıca sarılıyor.

"Bırakmam prensesim. Abiler prenseslerini bırakmazlar." deyip kardeşinin saçından öpüyor ve sarılıyor.

Benim abim beni bıraktı ama... Mâşuk abiler prenseslerini bırakmaz, dedi. Benim abim beni neden bıraktı? Prensesini neden terk etti?

Gözlerim doluyor. Banka oturup abi kardeşi izliyorum. Gülüyorlar. Gülümsemelerine gülümseyemiyorum. Eski ben olsa gülerdi ama eski benden eser kalmadı ki.

Defterimden bir sayfa açıyorum. Siyah yeni bir sayfa.

Abim... Can'ımın Can'ı.

Uzun zaman oldu sana yazmayalı. En son yazdığım mektup ulaştı mı eline? Savrulup kondu mu eline? Sonsuzlukta buldu mu seni? Okuyabildin mi yazdığımı abim?

Okumuşsundur, ulaşmıştır belki sana. O mektubum ulaşmadıysa bu ulaşsın abim sana. Mektubum bulsun seni ve sarılsın sana. Kokunu gönder bana. Gülümsemeni gönder. Belki o zaman dudaklarım kıvrılır ve belki o zaman ihanet etmez bana.

Abim... Bir abi kardeşi izledim daha demin. Bizi hatırlattı bana. Gülerdik ya hani hep seninle. Prensesim derdin bana. Öyle içten derdin ki... Kimse senin gibi prensesim diyemezdi. Özledim abi. Çok özledim. Can'ım kalmadı. Ruhumu söküp aldılar benden abi. Yıktılar beni. Düşürdüler, savurdular. Ayağı kalkamıyorum abi. Gelsen... Gelsen elimden tutsan yine prensesim desen abi. Olmaz mı? Önce annem ve babam gitti biliyorsun... O kazada canımızı aldılar. Ama o canı biz yeniden filizlendirdik. Birbirimize tutunduk. Sımsıkı sarıldık. Ama sende gittin be abi... Sende bıraktın beni. Aldılar seni benden. Ve yine bir kazadan dolayı seni de kaybettim. Arabalar abi... Arabalar... Sizin katiliniz olan arabalar... Sizi benden söküp alan arabalar... Oysaki ne çok severdik küçükken oynamayı. Nereden bilebilirdim ki sevdiğim şeyin bir gün sizi benden alacağını. Bilsem sever miydim? Sever miydik? Keşke abim küçük kalsak... Geçmişe dönebilir miyiz? Böyle bir şansımız var mı abi? Söz o zaman büyümek istemeyeceğim. O zaman küçük olduğum için şikayet etmeyeceğim. Söz verdim abi. Bilirsin sözlerimi tutarım. Hadi gel... Annemi de babamı da al gel.

Gelmedin ama abi... Gelmeyeceksin biliyorum. O çok sevdiğimiz arabalar var ya onlardan nefret ediyorum abim. Onlardan öyle çok nefret ediyorum ki sırf onları görmemek için dışarı çıkmak istemiyorum.

Abim senin gidişinden sonra filizlenen canımda öldü. Tutunacak bir dal aradım. Ölüyordum abi... Ölüyordum. Kimse sesimi duymuyordu. O geldi. Mâşuk... Tuttu elimden, ayağı kaldırdı beni. Onunda beni bırakmayacağına o kadar inandım ki... Dal'ımdı o benim. Nasıl bırakabilirdi ki? Ama gitti abim. O da gitti. Beni kopararak gitti. Ölüyorum abi. Ölüyorum. Tutunacak dal aramıyorum. Kime tutunduysam onlarda bırakıyor beni. İnanmam artık abim. Kimseye inanmam. İnanırsam onlarda gitmeyeceğine inandırır beni. Bir daha kanmak istemiyorum. Bir gidişi daha kaldıramam. Abim kaldıracak can'ım da kalmadı ki... Ölüyorum abim. Ölüyorum. Dört duvar arasında yanınıza geleceğim günü bekliyorum.

-Can'ı kalmayan Prensesi'nden.

Cebimde bulduğum bozuk para ile ileride balon satan adamın yanına ilerliyorum. Yeşil balon alıyorum. Deftere yazdığım sayfayı yırtıyorum. Balonun ucuna bağlıyorum. Ve özgür bırakıyorum. Abim mektubum sana ulaşır mı? Bulur mu seni? Lütfen önceki mektubum sana ulaştıysa eğer bu da ulaşsın. Mektubum bulsun seni abim. Kokunu yollasın bana.

GiriftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin