İyi okumalar.
× × ×
Yataktan kalkıyorum. Paytak adımlarla mutfağa ilerliyorum. Kahve yapıyorum kendime. Etrafa göz gezdiriyorum. Her yer her yerde. Ama düzeltmiyorum. Düzeni seven ben artık düzeni sevmiyorum. Etrafın dağınık olmasını seviyorum. Ben dağınıkken etraf neden düzenli olsun ki Mâşuk? Onlarda ruh halimi yansıtsın. Hani bazı insanlar etraf dağınıkken aradığını daha kolay bulabilir ya ben neden seni bulamıyorum Mâşuk? Nereye saklandın? Ne düzgünken ne de dağınıkken bulamıyorum. Nereye saklandın Mâşuk? İpucu versen, yerini belli etsen olmaz mı?
Kahvemi alıp koltuğa oturuyorum. Sehpanın üzerine kahvemi bırakıp kumandayı alıyorum. Televizyonu açıyorum. İzleyebileceğim bir şey bulamıyorum. Saçmasapan şeylerle dolu televizyon. Bir kanalda bırakıyorum. Haber spikeri sabah haberlerini sunuyor. Kahveme uzanıp bir yudum alıyorum ve geri yerine koyuyorum.
"Şehit asker x son yolculuğuna uğurlandı. Kızının babasının tabutuna sarılması ise yürek dağladı."
Kafamı kaldırıp haberi dikkatle izliyorum. Küçük bir kız.
"Baba bırakma beni. Yalvarırım bırakma. Söz veriyorum daha sık konuşamıyoruz diye kızmayacağım sana. Bırakma beni baba. Kahramanlar kızlarını bırakmaz baba. Bırakma beni lütfen."
Küçük kız babasının tabutuna sarılıp öpüyor. Gözlerim doluyor. Kumandaya uzanıp televizyonu kapatıyorum.
Koşarak odama ilerliyorum. Yazmalıyım Mâşuk. Yazmalıyım. Ölecek gibi hissediyorum. Beni bir tek kelimelerim kurtarıyor. Onlar elimden tutuyor.
Defterimi ve kalemimi alıp balkona çıkıyorum. Yere çömeliyorum. Bir kirli sayfa daha açıyorum geçmişimden.
Kahramanım...
Neredesin baba? Neredesin? Kızın sesini, kokunu, sana 'babam' demeyi çok özledi. Babam...
Gelsen dizlerine yatırsan beni. Başımı okşasan, bana masallar anlatsan yine. Masallara kanmaya ihtiyacım var babam. Masallara, senin anlatışına ihtiyacım var babam.
Kahramanlar kızlarını bırakmazdı hani baba? Hani yanlarında olurdu. Neredesin baba? Sesimi, haykırışlarımı duyuyor musun? Özlemim geliyor mu oralara kadar?
Babam... Seni son gördüğümde kanlar içindeydin. Yüzün beyazlaşmıştı. Ölüm pençesi altına almıştı. Sarsmıştım seni. "Uyan Babam!" demiştim. Beni bıraktığına inanmak istememiştim. Kahramanlar baba, kahramanlar... Kahramanlar kızlarını bırakmazdı, değil mi?
Birkaç kişi beni tuttu. Seni benden koparmaya çalıştı. Bağırdım onlara. "Bırakın! Kahramanım bırakmaz beni. Uyanacak birazdan. Şaka yapıyor. Bırakın!" Bırakmadılar babam koparıp aldılar seni benden.
Seni o tabuta koydular. Annemi de seni de o tabuta koydular. Her şey kötü biten bir masal gibiydi. Televizyonda gördüğüm o küçük kız gibi sıkıca sarıldım tabutuna. Sanki... sanki sana sarılmış gibiydim. O tahta parçaları sana sarılışımı engelleyememişti babam. Kokun... Kokunu bırakmışsın tabutuna babam. Tabutun sen kokuyordu. Kahramanlar kokularını bırakır mıydı? Kahramanlar ölür müydü, babam? Kahramanlar gider miydi?
Babam... Kahramanım...
Hadi sözünü tutta gel. Gel ve sarıl bana. Hasretimi dindir. Bu hasret denen şey çok kötü baba. İnsanı öldürüyor. Babam gelmeyeceksen eğer ölüme söyler misin, benide pençelerinin altına alsın. Beni sana, anneme ve abime kavuştursun. Babam... Lütfen söyle. Ölüm beni de alsın babam. Beni size getirsin babam.
-Kahramanı bekleyen küçük kızından

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girift
SaggisticaTezgahın üzerindeki kahvemi alıp sandalyeye oturuyorum. Bu gece sana yazacağım Mâşuk'um. Gidişlere, hayallere, umutlara, anılara, hüzünlere, kırgınlıklara, kızgınlıklara yazacağım. Her gün yazacağım ama bugün ilk sana yazacağım Mâşuk'um. ××× 13.0...