Son on dakikadır. Elimizdeki dürbünlerle inoyla beraber teras katında oturduğumuz kafenin karşı binanın altında olan cafede oturan Hinata ve ancak dergilerden görebileceğimiz yakışıklılıkta sarışın ( bu şehirde sarışın erkek görmek sordur aslında ) ve mavi gözlü bir çocukla konuşmasını izliyorduk. Bıkkın bir şekilde dürbünü indirip kapuşonumu indirerek " ya ino napıyoruz biz niye gidip herife sormuyoruz. Ne ayaksın sen diye " dedim. Oda giydiği uzun beyaz hırkanın kapşonunu iyice başına geçirip gözlükleri üzerinden bana bakarak " yaa kızım anlatmadım mı. Dün hinatayı nerde olduğunu bulup burda buluşmak istedi onla " dedi. Sıkıntılı bir şekilde gri uzun hırkamın kapşonunu başıma geri geçirip bacaklarımı balkon trapzanına dayıyarak dürbünle yeniden bakıp düşünceli bir şekilde " ino bu adamın gerçekten anbudan olduğuna emin misin " diye sordum. İno dürbünüyle hinataların olduğu tarafa bakarak " niye öyle düşünüyorsun " diye sordu.
Dürbünü indirip Çilekli buzlu kokteylimden bir yudum alıp pipetiyle oynayarak " ne biliyim beni kafasına takan cehennem zebanisiyle karşılaştırdığımda çok saf ve masum görünüyor " dedim. " bunu duyduğunda kesinlikle kahkaha atmaktan bir saat kendine gelemeyecek " diye o manyağı masamızda ikimizin ortasında çok rahat bir şekilde oturup dürbünümle hinataların oturduğu yere bakarken gördüğümüzde ikimizde şok geçirmiştik. İkimiz şaşkınlık içinde ona bakarken dürbünü masaya koyup " Naber kızlar " dediğin de ikimizde çığlıklar eşliğinde masadan fırlayıp " ne halt ediyorsun burda " diye bağırdık. İkimizede gerizekalımısınız diye soran bakışlarla tam cevap vereceği sırada dün inonun beyaz tenli erkeği elinde iki filtre kahve demliği ve fincan takımıyla gelip " hara sasuke san buraya bana normal bir gözetleme öğretmek için geldiğine gerçekten eminmisin " diye sorup tepsiyi bizim masaya koyup inonun yanına oturmazmı. ... ne oluyo lan burda bir halt anladıysam arap olayım... sasuke sakin olun diyen bir el hareketiyle " oturun şuraya herkes bize bakıyor " dedi. Sonra cüretkar bir şekilde beni süserek " aslında sen ayakta durabilirsin o sütunları büyük bir sevkle izleyebilmek için fırsat doğuyor bana " dedi. Birden kendime baktım. Giydiğim kot şort ve göbeğimi açık bırakan beyaz atletgiymiştim. Bunun yanı sıra belime bağladığım kırmızı Kareli gömlekle bacaklarımı kapatıo uzun hırkaylada kendimi iyicene örtüp meydan okuyan bir tavırla yerime geri oturdum. Bu manyağın bana yürüme ihtimali varmı sizce sence salak kesinlikle var lanet olsun...
Inoya baktığımda ise yavrucuğum hala şok içinde bir beyaz tenlisine bakıp bir de bizim diyaloğa bakıyordu. Sonra kendine geldiğini kaşlarını çatışından anlıyordum. Sanırım beyaz tenlisiyle sonra ilgilenecekti. Çünkü arkadaşım dan uzak dur diyenler bakış ve koruyucu bir ses tonuyla yerine oturup sasuke ye " sakuraya mı yürüyorsun sen " diye sordu. Aha benim içimdeki soruyu ino sordu direk... Bu patavatsızlığıyla nasıl hala başını belaya sokmuyor merak ediyorum. Sasuke denen lavuk çapkın bir gülümsemeyle " tabikide " dediği an... bunu duyup bana tehditkar bir bakış yolladıktan sonra ino sinsi bir gülümsemeyle " demek öyle yazık olcak sana " dedi. İno tsunade anneye mi söylemeyi planlıyorsun. .. sihnimi okumuş olmalıki masumane bir gülümseme takındı. .. kesinlikle söyleyecek...
Sonra ciddi ve sinirli bir ses tonuyla sasuke ye dönüp " siz ne arıyorsunuz burda " diye sordum. Sasuke rahat bir tavırla yanında ki arkadaşını göstererek " bu sai ileri derece asosyaldir. İnsanların içinde birilerini nasıl gözetleneceğini öğretiyorum " dedi. Hadi ordan diyen bir surat la dişlerimi sürtüp " ve o kişi de arkadaşın mı " dedim. Adını sai olduğunu öğrendiğim kişi " naruto nun altıncı his ve sağduyusu aramızda en kuvvetli olandır. Yalan söulendiğini bile dakikasında anlar. Ondan daha iyi bir denek mi olur " dedi. Denek mi? Arkaşlarını denek olarak mı görüyorlar... sasuke uyarıcı bir ses tonuyla " çok konuşuyorsun sai " deyip dürbünle hinataları izlemeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri
AdventureBeş yıllık bir savaşın on yıl sonrasında bile Konoha şehri ekonomik bakımından kendini düzeltse bile güvenlik bakımından bir nebze bile ilerleme kaydedememiştir. Polis teşkilatının yüksek rütbelilerinin bile rüşvet le çalıştığı bir şehirde kendisin...