Lanet olsun, lanet olsun ne yapacağım şimdi ben?
"Derhal bize açıklama yap." dedi Miley kaşlarını çatarak.
Yalan mı söylemeliyim? Yoksa doğruyu mu? Yalan söylersem elbet bir gün yakalanacağım. Ve o zaman da bana olan güvenleri daha da düşecek.
"Haber doğru. Yani Zedd ile çıkmıyorum ama şarkı olayı doğru. Bakın, bu benim içinde zor ama olmuyor. Yapamıyorum. Sizler benim kız kardeşlerimsini-"
"Bekle burada." dedi Demi ve Taylor'la birlikte yukarı çıktılar. Bende Sophia'ya üzgünce baktım. Ama o bile çok kızgındı.
"Gerçekten bu sizinle ilgili bir şey değil. Bu tamamıyla benimle ilgili. Sizi çok seviyorum kızlar ama iş olarak yapamıyorum. Sesimi iyi yansıtamıyorum. Lütfen beni anlayın."
Taylor elindeki siyah çantayı uzattığında 'ne bu?' dercesine baktım.
"Madem gruptan ayrılmak istiyorsun.." nefes verip çantayı elime verip kapıyı gösterdi.
"...grup evinde artık kalamazsın. Bunlar bugünkü konser kıyafetlerin. Sonra gelip bütün eşyalarını alırsın. "
Şaşkınca yüzlerine baktığımda hepsi Taylor'ı onayladı. Ne yani beni kovuyorlar mı? Bu kadar mı arkadaşlığımız? Çantayı sıkıca tutarak onlara arkamı döndüm.
"Bibersiz pizzayıda al." dedi Miley soğuk sesiyle. İç çekip yere düşen pizzalar arasından bibersiz yazan kutuyu alıp evden çıktım. Şoförümüz olan Eric yanıma geldiğinde kafamı olumsuzca salladım.
"Sen bana taksi bul. Sonuçta o araba grup arabası." göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken Eric kolumdan tutup arabaya bindirdi. Çantayı ve pizza kutusunu koltuğa bırakarak ellerimle yüzümü kapattım.
"Seni nereye bırakmamı istersin?"
"Bilmiyorum. Gidecek bir yerim yok. Param evde kaldı. Ama bütün eşyalarımı yarın alabileceğimi söylediler-" sözümü kesen telefonumun sesi olduğunda cebimden çıkarttım. Niall. Boğazımı temizleyip telefonumu kulağıma götürdüm.
"Selena, çocuklar sana kaba davranmış yeni haberim oldu onlar adına özür dilerim."
"Sorun değil Nialler. Sanırım bende üzgünüm Louis'e el hareketi çektiğim için."
"Ah, sorun değil. Hadi bize gel belki çocuklarla aran iyi olur."
"Niall aslında şuan gelmesem-"
"Hadi ama, bu iki grup için en iyisi olur. Lütfen."
"Pekala, adresi mesaj at."
"Görüşürüz."
Telefonu kapatıp Eric'e verdim.
"Birazdan Niall'ın atacağı adrese sür Eric."
*
''Hoş geldi- tanrı aşkına bu halin ne?! Geç içeri." İçeri geçtiğim an kapıyı kapattı. Bende bibersiz pizzayı ona uzattım. O ise gözlerini devirip sandalyenin üstüne bıraktı. Ve belimden tutarak beni yönlendirdi.
Büyük salona geçtiğimizde diğerlerini gördüm.
"Geç otur oraya ben su getireyim." kafamı sallayıp gri koltuğa oturdum. Çok mu belli oluyordu yani ağladığım? Çocuklar karşıma otururken sessizce iç çektim. Ağlamaktan nefret ediyorum.
Niall'ın uzattığı suyu içtikten sonra teşekkür ettim. Sessizce iç çektim.
"Ne oldu, neden ağlıyorsun?"