Kan

142 8 0
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

10.Bölüm

Kan

''Hala daha uyanmadı baksana, bence bir şey oldu.'' Yatağımda mışıl mışıl uyurken yavaş yavaş gözlerimi açmaya başladım. ''Ya siz manyak mısınız lan! Olmamıştır baksanıza hayvan gibi uyuyor.'' Evet bu cümleler Justin'e ait, gözlerimi açtığımda başımda gözlerini pörtleterek bakan Kayla, yatağımın kenarına çömelmiş Aiden ve mal bakışlarıyla bana bakan Justin vardı. Yavaşça üstümdeki pikeyi çektim gözlerimi ovuşturdum.

''Öf ne yapıyorsunuz hepiniz başımda ne oldu piyango falan mı çıkmış bana?'' Gerinerek ayaklarımı yataktan aşağı sarkıtarak oturdum. ''Valla keşke piyango çıkmış olsaydı en az 1 saattir seni uyandırmak için yapmadığımız şey kalmadı. Artık hala daha uyanmasaydın ambulans çağıracaktık.'' Aiden nefes almadan konuştuğunda Gülerek saçlarımı düzelttim ve ayağa kalktım. ''E hadi çıksanıza üzerimi değiştirmem gerekiyor.'' Kayla Justin'in kolundan çekiştirmeye başladı. ''Siz gidin benim April ile bir şey konuşmam gerekiyor.'' Aiden bana bakarak mırıldandığında Justin şiddetle kolunu Kayla'nın kolundan çekti. ''Yoo ne konuşacaksan yanımızda konuş.''

Aiden derin bir nefes aldıktan sonra Justin'in yanına gitti. ''Özel.'' Kısa ve net konuşunca ortamın bir anda gerildiğini hissediyordum. Justin yavaşça bizi süzdükten sonra Kayla'nın omuzlarından tutup kapıdan dışarıya doğru itti.

''Şimdi konuş dinliyorum.'' Justin kapıyı kapattıktan sonra yatağıma oturdu ve bize bakmaya başladı. ''Justin, oğlum bak zorluk çıkarma çık.'' Justin kaşlarını kaldırıp iyice yatağıma yayıldı gülümseyerek Aiden'ın yüzüne bakmaya başladı. ''Hay senin.'' Aiden Justin'in üstüne atlamak üzereyken son anda tişörtünden yakaladım ve kendime doğru çektim. Justin 'ne bok yiyorsun sen' bakışlarını bana doğru yollayınca, Justin'i kolundan tuttum ve kapıya doğru sürükledim. ''Ama bende dinleseydim bi...'' Justin lafını bitiremeden kapıyı yüzüne çarptım ve arkamı dönüp Aiden'ın yanına gittim. ''Şimdi konuşabiliriz, ne diyecektin?'' Aiden derin nefes aldı. '' Lafı uzatmayacağım, gerçekten neden burada yaşıyorsun?'' Aiden'ın sorduğu soru ile tüylerim diken diken oldu ve gözlerimi hızlı hızlı odamda gezdirmeye başladım.

''Şey...'' Söyleyecek bir şey bulamadığımda Aiden lafa atladı. ''Eğer aranızda herhangi bir...'' Elimi eline değdirdim ve gözlerine bakmaya başladım. ''Hayır! Yok ve olmayacakta.'' Gülümsedim ve eline aldığı bir tutam saçımı kulağımın arkasına yerleştirdi. ''Bence artık kahvaltıya inelim çok acıktım!'' Aiden o mükemmel gülüşünü tekrardan gösterdi ve ne olduğunu anlamadan bir anda beni sırtına aldı. ''Aiden! Ne yapıyorsun, dur.'' Kapıyı açtı ve bacaklarımdan sıkıca tutup merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Merdivenlerin ortasındayken Justin'in bana doğru bakıp kafasını iki yana doğru salladı ve oturduğu yerden kalkıp bahçeye çıktı. Nedense şuanda bulunduğum pozisyondan dolayı mutlu olmam gerekirdi ama kendimi çok kötü hissediyordum. Aiden sonunda beni yere indirdiğinde o mükemmel ela gözlerini benimkine çevirdi. ''İstersen sana pancake yapabilirim?'' Açtım evet ama aklımda Justin vardı. ''Şey olur ama evde pancake yok bence en iyisi şehrin merkezinde bir kafe var oradan alabilirsiniz.'' Kayla telefonundan başını kaldırdı ve düz saçlarını at kuyruğu yaptı.

MurdererHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin