dream boy ; jihope

sekiz

jimin sabahın altısında uyandığı için kızgınlıkla inledi. yüzünü, onu belinden kendine yakın olması için tutmuş hafif horlayan hoseok'a döndü.

jimin hoseok'un dudaklarına bakınca gülümsedi. onu öpmeye başlayana kadar ne yaptığının farkında değildi.

birkaç saniye sonra uykulu gözlerini açıp jimine baktığında hoseok jimine karşılık veriyordu.

"pekala bu uyandırmak için harika bir yoldu." hoseok jimin'in pembeleşmiş dudaklarını yeniden öperken söyledi.

öpücüğü sonlandırdığında jimin kızardı. bir kaç kıyafet kapıp yataktan kalktı.

kapıyı kapatırken söyledi, "dış alacağım. hızlı olurum."

hoseok küçüğün yumuşak dudaklarını hatırlayıp gülümserken dudaklarına dokundu. gülümserken iç çekip kahvaltı hazırlamak için aşağı inmişti.

----

"ayy sen kahvaltı mı hazırladın" jimin tabureye otururken söyledi.

"jimin"

"efendim hoseok" jimin hoseok'un garip davrandığını farketmişti.

hoseok telefonu jimin'e uzattı.

"bak"

jimin merakla mesajları okurken gözleri büyümüştü.

"n-ne? bu ne? bu bir şaka mı çünkü hiç komik değil?!" jimin gözlerinden yaşlar düşerken bağırdı. hoseok jimin'in yanına koşup ona sarılmıştı.

"hoseok, bu ne?"

"bilmiyorum jimin ama bunu kesmeliler. bunu kim yapıyor bilmiyorum ama bu senin için iyi değil."

"onları özledim."

"ne yap biliyor musun, onlar seni aradığında konuşmayı dene. eğer kapatırlarsa da mesajla seninle konuşmaları için ısrar et."

"öyle yapmalıyım değil mi? teşekkür ederim hoseok." jimin hoseok'u öperken cevapladı.

hoseok şakadan onun koluna vurdu.

"hadi şimdi yemek yiyelim."