dream boy ; jihope

dört

geriye bakış: 

hoseok tekrarladı, "jimin sana ne yaptı."

"bak hoseok, eskidendi tamam mı?"

"iyi o zaman söyle." dedi hoseok.

"b-ben.." yoongi ağlamak üzere olan jimine baktığında gözlerini devirdi ve onun elini bırakıp mutfaktan çıktı. birkaç saniye son kapı büyük bir gürültüyle kapandı ve jimin göz yaşlarının akmasına izin verdi.

=

hoseok kollarının arasında hıçkıran jimin'e sarıldı ve kulağına tatlı şeyler fısıldadı.  hoseok'un işaretiyle diğerleri de bir kaç saniye sonra jimin'e görüşürüz demiş sonra gitmişlerdi. 

küçük olan sakinleştiğinde ayağı kalktı ve anlatmaya başladı.

"6 yıl önce, en sonunda gay olduğuma emin olmuştum ve herhangi birine söylemeye çok korkuyordum. yoongi benim en yakın arkadaşımdı, aslında tek arkadaşımdı." okulun ilk gününü hatırlayıp kendi kendine kıkırdarken söyledi. öğle yemeğinde oturmuş çok yavaşça yemeğini yiyordu ve yoongi gelip ona merhaba demişti.

"ebeveynlerime söylediğimde babam çok hayal kırıklığına uğramıştı ve beni bıraktı ama annem, o yanımda kaldı. sonrasında yoongiye söylediğimde bana küfretti ve şöyle dedi, 'senin gibi bir homoyla asla arkadaş olmam'. bana yaptığı o kadar zorbalıktan sonra busanı bırakıp seul'e geldi. kısaca tüm olay bu."

"wow üzgünüm jimin." 

"sorun yok hoseok, endişelenme." jimin hoseok'u tutarken söyledi.

"hoseok hyung."

"evet jimin?" hoseok jimin'in gözlerine bakarken söyledi. 

"kucaklaşabilir miyiz?"

"tabi jimin." hoseok kahkaha atıp jimin'i bir oyuncak ayı gibi kucağına alırken söyledi.

jimin hoseok saçıyla oynarken uykulu bir şekilde söyledi. "sahip olduğun en iyi hyungsun." 

"teşekkür ederim jimin." hoseok jimin'in dudaklarını öptü ve ikili arka planda çalan kısık televizyon sesi eşliğinde koltukta sarılarak uykuya daldı.

"evet, doğru duydunuz. korenin en büyük takı dükkanında çok büyük bir saldırı yaşandı. şu ana kadar bir kaç insanı kurtardılar. kim jungshi, lee jimin, min yoongi (....) eğer bu kişileri tanıyorsanız lütfen seoul hastanesine gelin..."

;;;;;;;;;;


jihope :'(