Y/N: Medyadaki Kim Jun Eun. Tabi lenssiz hali. Kitabımızın baş karakteri. Bizim kızımızın o kadar büyük gözleri yok.Yine bir hikayeye soyundum gerçekten ümitliyim bu hikayemden. Her zaman çizdiğim tipik karakterlerin ve konuların ötesinde bir hikaye oluşturdum. İyi okumalar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elimdeki kitabı bırakıp tavana baktım.
"Bu gürültü de ne?"
Yukarı yeni birinin taşındığını biliyordum ama ilk haftadan son ses müzik açıp dinleyebilecek kadar cesaretli olduğunu hesaba katmamıştım.
Ayağa kalkıp topuzumu düzelttim ve ayılı panduf terliklerimi fırlatıp ayakkabılarımı giydim. Hızla merdivenleri çıkarken bir yandan da söylenmeyi ihmal etmiyordum.
Müziğin geldiği yere doğru yönelip kapıyı yumrukladım. Kimse açmıyordu.
"Serseri! Kapıyı açmanı sana tavsiye ederim!"
Yumruklamaya devam ettiğimde müzik sesi kesildi ve saniyeler sonra kapı açıldı.
"Beni duştan çıkarmanın önemli bir sebebi vardır umarım."
Karşımda belden aşağısını beyaz, uzun bir havluya saran, karın kasları hafif belli olan siyah saçlı biri duruyordu. Bir eliyle kapının kolunu tutarken diğer eliyle havlusuyla saçlarını kuruluyordu. Yüzüme gelen su damlalarını elimin tersiyle sildim.
"Sen kim olduğu-"
Oğlan kafasını kaldırdığında...
"Sen Jeon Jungkook'sun."
Şaşkınlıkla ona bakarken o ise göz devirip içeri gitti ve saniyeler sonra geri döndü. Elime bir kağıt tutuşturdu.
"Tek istediğin bu muydu? Al o zaman. Defol git şimdi kapımın önünden."
Daireme girip hızla kapıyı kapattım ve panduf terliklerimi giydim. Başımı aşağı eğip bağırdım.
"Sen bu terliklerin üstündekinden bile daha ayısın Jeon Jungkook!"
Akşam saatlerinde yine kitabıma devam ediyordum. Yalnız yaşıyordum ve en büyük arkadaşım kitap olmuştu. Ailem Amerika'da yaşıyordu ve ben hayatımı yaşamak yerine Kore'de kalıp yalnızlığa mahkum olmayı tercih etmiştim.
Genelde kalkıp yemek yer, kitap okur sonra yeniden yemek yer ve uyurdum. Günlerimin böyle geçmesine rağmen hala formumdaydım. Sadece 1 arkadaşım vardı: Chin Sun. O da benimle işi olmadığı sürece pek görüşmezdi. Kendisi fakir olmasına rağmen biraz... Bar kızıydı. Her gece bara giderdi ve evine çok az uğrardı. Genellikle barda o gece tanıştığı erkeği tavlar, sarhoş olup onun evine giderdi. Evde neler olduğunu da kimseye anlatmaz bunun bir CS (Chin Sun) sırrı olduğunu söylerdi. Ben de artık sormaktan vazgeçtim.