Bölüm II - Plan

239 69 91
                                    

Tek aşkı, karısı, birtanesi Berra hastalığa daha fazla dayanamayıp hayata gözlerini yumunca Almor yıkıldı. Gece mavisi gözlerinden akan yaşlar esmer teninde yol alarak kirli sakalına karışıyordu. Gözü hiçbir şey görmüyordu. Odasından çıkmıyordu; karısının öldüğü yatağa kimseyi yaklaştırmıyordu. Karısının kokusu odadan çıksın istemiyordu; yataktaki saç telleri, aynı birbirlerine aşk dolu gözlerle bakarak uyudukları gibi kalsın istiyordu. Sarayda yas vardı. Almor'u kimse böyle görmemişti.
Firavun daha acısını az da olsa geçirememişken halk bencillik yaparak isyan çıkardı. Ülkelerinde bir anaç istiyorlardı. Firavunun evlenmesi için saraya baskı uyguluyorlardı. Firavun Almor toparlanmak zorundaydı. Yoksa halk isyanı büyütüp yönetimi ele geçirecekti. Bunu engellemek adına komşu ülkeden güzel bir prensesle evlendi. İsyan bastırıldı. Prenses Berra'dan daha güzeldi fakat Almor'un kalbi de gözü de tanrıça olarak gördüğü kadındaydı. Prensesi istemiyordu. Prenses, Almor'a ne kadar yanaşırsa yanaşsın Almor ona sürekli kötü davranıyordu.
Firavunun annesi, ölen torununun ardından yeniden bir torun sahibi olmak istedi. Onu kıramazdı çünkü artık annesinden başka değer verdiği kimse yoktu. Bunun üzerine prensesle beraber bir erkek çocuğu dünyaya getirdiler. Almor bu çocuk hatrına hayata tutundu. Tüm hayatını ona adadı fakat gelecekte neler olacağını bilmiyordu.
Oğlu Lucazirf büyüdü, aklı şeytanlıklara erer oldu. Babasının tahtını ele geçirmek istiyordu. Bu isteğini annesiyle paylaşmalıydı çünkü ona yardım edecek kişi annesinden başka kimse değildi.

♤Lucazirf'in Ağzından♤

"Yüceler yücesi kraliçe, evrenin en güzel kadını, biricik anneciğim. Selam olsun sana!" Bana kör kütük âşık olduğunu söyleyen aptal bir genç kızdan kaçarken yorulduğum için nefes nefese kalmıştım. Aşka inanmazdım. Aşk aptalların saçmalıklarıydı. Bu dünyadaki tek gerçek liderlikti. Bu nedenle tahtı ele geçirerek gelmiş geçmiş en iyi lider olmalıydım.
"Hoşgeldin oğlum Lucazirf. Bu dediklerini babandan da duyabilsem keşke. Söyle bakalım, huzuruma niçin geldin?" Anneme böyle sert davrandığı için babamdan nefret ediyordum. Hiç kimse anneme keşkelerle dolu cümleler kurduramazdı. Hayatımdaki en değerli varlığım annemdi. Bu düşünceleri bir kenara bıraktım ve istediğim şeyi düşünerek tatmin olmuşçasına gülümsedim. Derin bir nefes aldım. "Hâlâ eski karısına bağlılık göstererek seni bu denli üzen alçak Almor'u öldürüp tahta geçmek istiyorum." diye lafımı bitirdim ve annemin yüzünde olumlu bir ifade aramaya başladım. Kaşlarını kaldırıp birkaç saniye öylece kaldı. Sonrasında ise yüzü öfkeli bir hâl aldı. Delirmiş gibi konuşmaya başladı. "Küstah! Nasıl böyle bir şey düşünebilirsin? Doğduğun günden beri yanından ayrılmadı o alçak dediğin adam!"

♧♧♧

Bazen gizli sandığınız şeyler bile gizli değildir. Aynı Lucazirf'in babasını öldürme planı gibi. Nereden bilebilirdi ki, babasının tesadüfen konuşulanları duyacağını?
Almor şaşkındı. Zaten oğlunu taht sahibi gibi yaşatıyor, bir dediğini iki etmiyordu. Neden böyle düşünmüştü şimdi? Ne olursa olsun oğluna verdiği değeri ayakları altına almayacak, onun mutluluğu için planını bozmayacaktı. Sessizce ölümünü bekledi.



Yazım hataları nedeniyle yeniledik. Desteklerinizi bekliyoruz. Sizi seviyoruz, teşekkürler :)

Mavinin GazabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin