1877
Camlardan içeriye dalan rüzgar, tertemiz doğanın kokusunu genç kızın burnuna üflüyordu. Mahmur bir tatlılıkla gerinip gözlerini açan Crystal, yere kadan uzanan gelinlik misali perdelerin uçuşmasını izledi. Sonra birşey hissetti. İzlenme.
Başını arkaya çevirince hayatta en çok sevdiği insani gördü. William. Genç delikanlı kollarını göğsünde bağlamış sırıtarak onu izliyordu."Uykucu leydi! Artık kalk da sana getirdiğim hediyeyi gör."
Genç kız ellerini birbirine vurdu sevinçle. William onun çocukluklarına alışmıştı. "Ne getirdiniz Efendim?"
Crystal böyle tatlı konuştuğu zaman William onun için beslediği sevginin ayarını kaçırıyordu. Kafasındaki düşüncelere yol verip elindekini genç kıza uzattı.
Crystal onu görür görmez ne olduğunu anlamıştı. "William?""Senin için diktirdim Leydim. Akşam için."
"Ama annem?"
"Haberi var. Kumaşını o seçti. Rengini ve bedenini ben."
Crystal'ın yanakları al al olmuştu. Belki William ona bir abiden daha fazla sevgi besleyebilirdi. Bunu öyle çok istiyordu ki.
"Ah,Efendim.Siz gerçek bir centilmensiniz."diyerek elbiseyi elinden kaptı.
"Buradan ayrılma!"deyip dadısına seslendi.
"Dora! Yardıma gelir misin?"Crystal giyinme bölümüne gittiğinde William pencerenin önünde bekledi. Eğitimlerin bu hafta başlayacağını ona hala söyleyememişti. Şövalye olmaya çok yaklaştığını söylediği zamanı hatırliyordu. Crystal önce ona sinirlenip gitmiş,neredeyse bir hafta konuşmamış,sonra da yanina gelip hüngür hüngür ağlamıştı. Şimdi de o kadar süre konuşmazsa William ne yapardi? Zaten şunun şurasında bir hafta sonra gidecekti.
Duyduğu çıplak ayak sesleriyle arkasına döndü. Bu manzarayı tarif edecek bir kelime bulamıyordu. O narin bedene sımsıkı oturan mavinin en güzel tonu kadife elbise, Crystal'i hiç görmediği birine çevirmişti. Altın rengi saçları omuzlarına dökülmüş, bembeyaz teni ve kızarmış yanaklarıyla ona bakan bir melek vardi adeta.
"Tanrım...Sen.. çok güzelsin!"dedi kısılmaya yüz tutmuş sesiyle."Beğendin mi gerçekten?"
"Benim tatlı Crystal'im."deyip ellerini tuttu ve dudaklarına götürdü. "Bir patiskaya da sarılsan beğenirdim. Yaşadığım süre boyunca senden daha güzelini görmedim."
Bu iltifatlar genç kızın kalbine bir ok misali saplanıyor ve bir daha da çıkmıyordu. Dadısı bu ilgisinin gençlik hevesi olduğunu söylemişti ama o öyle hissetmiyordu. Her geçen gün daha büyük bir ateş yakıyordu kalbinde. Kor olmaya başladıkça harlıyordu. Ve Crystal bununla ilgili tek bir pişmanlık hissetmiyordu.
William bir kere daha Crystal'a baktı ve kalbine ılık birşeylerin aktığını hissetti. Bunun sevgi olduğunun farkındaydı ama kasıklarında hissettiği bu şehvet de neyin nesiydi? Onu arzuluyor olamazdı. Ona hiç o gözle bakmamıştı. Hemen bu atmosferden çıkardı kendini.
"Stoirm'in ayağına kıymık batmış.""Ah... Zavallı hayvan."dedi Crystal üzüntüyle ellerini birleştirerek.
"Baban onunla ilgileniyor. Ben de yanına gideyim. Kahvaltıya geç kalma."
"Bizimle mi yapacaksın?!"
William genç kızın hevesle parlayan gözlerine baktı. "Evet." O pembe doldun dudakların mutlulukla kıvrılması William'ın içini kıpır kıpır ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRİSTAL "Sıra Kadına Geldiğinde..."
Roman d'amourSevdiği adam için sınırlarını aşan bir kadının macera dolu aşk hikayesi. 《Gözünü açtığı andan beri kendini bıraktığı güvenli kollar.. Artık yoktu. Bu hayat ikisinindi ve küçüklüğünden beri hayatını kendisine adayan adam için çabalama sırası ondayd...