'Almina' sesi ile uyandım. Evin önündeydik. Yavaşça kapıyı açıp arabadan indim. Villa'nın kapısı açılınca Kuzey'i bekledim. Kuzey de gelince içeri girdik. Üst kata çıkan merdivenlere yöneldiğimizde Kuzey yanımda belirdi.. Beraber yukarıdaki odasına çıktığımızda kapıyı açıp geçmem için yol verdi. Başımla teşekkür edip içeriye geçtim ve tam karşıda duran bordo renginin en sert tonunun yer aldığı koltuğa attım kendimi. Kuzey dolabın kapağını açıp bir kaç eşyasını eline aldı ve banyoya girdi.
Hayır banyo mu yapacaksın? Üzerini mi değiştireceksin? İnsan bir haber verir değil mi? Ama yok. Odun işte naparsın.
Bir süre onu bekledikten sonra duş almıştı. Ama giyinmemişti. Şu an tüm kasları ve baklavaları gözüküyordu. Altına bir havlu sarmış. Üzeri çıplaktı. Yere saçlarından su damlaları düşüyordu. Sağ elini kaldırıp saçlarını geriye attırdı. Bu karizması yüzünden bir gün intihar edebilirdim.
'Hey Almina..' sesi ile yaptığım bu salakça erkek süzme operasyonunu geride bırakıp hızla ona cevap verdim.
'Efendim.' dediğimde yanıma daha da yaklaştı.
'Senin odaklanma sıkıntın mı var? Kaç saattir ne anlatıyorum sana?' dedi.
'Ne oldu?' dediğimde.
'Olan bir şey yok. Kusura bakma senin karşına böyle çıktım ama losyonumu dolapta unutmuşum.' dedi.
'Söyleseydin verirdim.' dediğimde yanağımı sıkıp
'Zaten buraya kadar geldim. Gerek kalmadı. Sen istersen sınava çalışmaya başla ben gelirim.' dediğinde aklıma sınav geldi.
Wow kaç gündür sınava çalışmıyordum. Hızla bulduğum tüm test kitaplarını yatağın üzerine koydum. Elime iki yastık ve bir tane de kalın çarşaf alıp bahçeye indim. Çarşafı serdikten sonra yastıkları da düzelttim. Sonra yukarı çıkarken Ahsen ablaya bize biraz kurabiye meyve suyu gibi atıştırmalıklar hazırlamasını istedim. Sonra yukarı çıkıp okul çantamı ve kitapları aldım. Hızla yeniden aşağı indim. Merdivenlerin dik olması ve elimdeki bu ağır kitaplar artı olarak da koşmam düşme riskimi aşırı derece çoğaltılabilirken bu benim umrumda bile değildi. Kitapları ve çantamı çimenlere koyup yeniden yukarı çıktım. Hava serindi. Yukarıdan iki tane polar aldıktan sonra Kuzey'e seslendim. Odada yoktu. Muhtemelen aşağıdadır diyerek merdivenlere geri yöneldim. Hızla indiğim merdivenlerin kenarında duran bir saksıya takılarak kendimi yerde bulmam gerektiği sırada Kuzey'in kollarındaydım. Kuzey bana bakarken ben ise kendimi zorlayarak kalktım.
'Özür dilerim Kuzey. Cidden çok özür dilerim. Bak benim hatamdı. Pardon.' dedim.
'Almina. Sakin ol. Senin bir suçun yok. Sadece ayağın takıldı bu senin suçun değil. Sanırım bahçede çalışıyoruz. O halde hadi gidelim' dedi ve yürümeye başladı. Altına bir eşofman üstüne atlet giymişti. İkisi de siyahtı. Adamın kalbi siyahtı. Tabii bu da eşyalarına da vurmuştu haliyle. Beraber bahçeye çıktığımızda yerde duran yastıklara oturduk. Sonra test kitaplarının birinden çözmeye başladık. Birimizin anlamadığı yeri diğeri anlarsa anlatıyordu. Anlamazsa ise renkli küçük kağıtlara yazıyorduk. Bu şekilde devam ederken dakikalarca hatta saatlerce çalıştık. 5'te başlamıştık. Ve 3 saattir çalışıyorduk. Ama bakınca ikimizde gayet istekliydik. Mola verip Ahsen ablanın getirdiği tepsiyi önümüze aldım. Portakal sularından birini alıp biraz içtim. Sonra da kurabiyelerden bir tane ağzıma attım. Ağzımda hala kurabiye varken
'Imm bunlar mükemmel olmuş.' dedim. Tam o anda kurabiyenin bir parçası soluk boruma kaçıp orayı tıkadı gibi hissettim. Ve öksürmeye başladım. Kuzey hızla ayağa kalkıp yanıma geldi ve sırtıma vurmaya başladı. Bir yandan da
'Helal helal. İyi misin?' diyordu. Sonra benden ses çıkmayınca
'Ahsen hanım. Ahsen hanım.' diye bağırmaya başladı. Ahsen abla görününce
'Su getirin.' dedi. Ahsen abla koşarak geri gitti. Ve yine aynı hızla geldi. Elindeki bardağı Kuzey alıp ağzıma yaklaştırdı. Yavaşca iki yudum aldım ve boğazımı temizlemek adına yeniden öksürdüm. Sonra nefes alıp Kuzey'e baktım. Kıpkırmızı olmuştu. Nasıl desem. Korkmuş gibiydi.
'Kuzey bence bir su da sen iç. Kıpkırmızı oldun.' dedim
'Sende öyle.' deyip hızla yanımızdan uzaklaştı. Ahsen abla ise bardakları kaldırdı. Tam giderken arkasına dönüp
'Kızım hava iyice bozuldu. Birazdan yağmur yağar. Hadi eşyaları yavaştan odanıza taşı.' dedi.
Başımı tamam anlamında salladım. Sonra test kitaplarını alıp yukarı çıkardım. Ardından polara sarılıp dışarıda oturdum. Tam kafamı kaldırdığım anda birden yağmur başladı. Çok hızlı yağıyordu. Üzerimde sıfır kollu bir tişört altımda pantolon vardı. Yerden kalkıp kollarımı açtım. Ve başımı yukarı kaldırıp gözlerimi kapattım. Gözlerimi açıp başımı indirdiğimde Kuzey sürgülü kapının oraya dayanmış bana bakıyordu. Sonra ona baktığımı fark edince yüzündeki gülümsemeyi düşürüp öksürdü ve
'Almina hadi gel hasta olacaksın.' dedi.
'Hayıııır.' dedim.
'Almina.' dediğinde
'Kuzey.' dedim.
'Hadi gel.' diye tekrarladığında
'Sen gel.' dedim.
'Hayatta olmaz.' dediğinde yanına gidip elimi uzattım
'Cidden çok eğlenceli.' dediğimde bir elime bir bana baktı ve elimi tuttu.
Beraber biraz ıslanınca ben titremeye başladım. Kuzey' de bunu fark edip
'Almina bu kadar yeter. Hasta olacaksın. Hadi gel.' dedi. İtiraz etmeden peşinden gittim. İçeri girdiğimizde ikimizin de paçalarından sular akıyordu. Birbirimize bakıp gülmeye başladık.
Sonra beraber odaya çıktık. İlk önce ben sonra o giyindi. Kalın kalın giyinmiştim. Sonra polara sarılıp Kuzey'i bekledim. Kuzey de gelince oda bir polara sarıldı ve salona indik. Salonun televizyon kısmı boydan boya camlarla çevriliydi. Tekli iki koltuktan birine oturup bekledim. Kuzey arkadan gelip omuzlarıma elini koydu ve
'Sıcak çikolata.' dedi.
'Olur.' dediğimde uzaklaştı. Bende dışarıda yağan yağmuru izledim. Kuzey sıcak çikolatalarla gelince elinden birini alıp iki elimle kupaya sarıldım. Kuzey bana bakıp
'Kızıl sen hala üşüyor musun?' dedi.
'Evet ya.' dediğimde üzerindeki polarla da beni sardı. Sonra beraber dışarıyı izlerken uykunun ellerine kendimi teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
U'mutsuz Çocuk
Romantik+Yani herşey bitti mi? -Bunu sen istedin. +Ama böyle olmamalıydı. Prensler her zaman prensesleri kurtarır. -Merak etme senden sonra hiç böyle sevmeyeceğim kimseyi. Al...