Gittiğinde sadece arkasından bakmakla yetindim. Kapının önündeyken
'10 dakikaya oradayım canım' demişti ve sevgiline git dediğimde de ne alaka tarzında bir şey söylememişti. Ama onca şey. Yağmur. Salak Almina işte. Yine kaptırdın kendini. Sen anlık bi zevksin kızım. Sürprizleri hak eden, tesadüflere inanan o masum kızlardan asla olamayacaksın.
Ne diye uğraşıyorsun? Ne düşündün? Oda sana mı aşıktı. Sevgilisi varmış lan çocuğun. Sevgilisi. Senin asla olmayacak. Ne diye heveslere kendini kaptırırsın ki? Evet seninle ilgilendi bil bakalım neden. Acıyor sana acıyor! Annenin babanın davranışlarına acıyor. Senin çocukluğunu yaşayamadığına üzülüyor. Zaten sana hep acıdılar ve üzüldüler unutma Almina!İçimdeki karamsar Almina bu tarz düşünürken diğer yanım olan ve genelde ona sözlerine hiç kulak asmadığım iyimser Almina'nın düşündükleri daha farklıydı.
Belki de sen onun kalbini kırdın? Hem o da sana karşı boş değil. Ve sevgi de asla kendini kaptırmak olarak adlandırılamaz. Kendine haksızlık etme Almina. Salak felan da değilsin. Sana karşı boş olsaydı gözlerine öyle bakmazdı. Kıskanıyor seni. Seven adam kıskanır. Hem acımıyor sana. Onunda çocukluğu aynı geçti anlayışı bundan dolayı. Yoksa acımak söz konusu bile değil. Seni sevdiğini anlamak bu kadar da zor değil ki. Sana bakınca yüzü gülüyorsa ve gözleri parlıyorsa seviyordur.
İyi yanımda aynen böyle düşünüyordu. Ben iyi olmasını istiyorum ama kendimi kötüsüne hazırlıyordum. Sabaha kadar uyuyamadım. Saat 6.46'da yarım saatlik daldığım uykumdan da uyandığımda elimi yüzümü yıkamak için aşağıdaki lavaboya indim. Sonra yeniden odama çıkıp giyindim. Hazırlığımı bitirip makyajımı da yapınca mutfağa indim. Kuzey için kahvaltı hazırlıcaktım. Mutfağa girince buzdolabına yaklaşıp dolabı açtım. Krep hamurunu alıp tezgaha koydum. Ve sonra kreplerimi hazırladım. Krep sevmeme ihtimaline karşı patates kızartması da yaptım. Masayı çok güzel bir şekilde hazırladım. Ardından onun gelmesini bekledim. Bir süre sorna sıkılmaya başlayınca telefonumu alıp onu aradım. Fakat meşgule attı. Mesajlara girdim ve Kuzey'e tıklayıp
- Kahvaltı hazırladım geç kalmazsın umarım. - yazdım.
Biraz geçmeden cevap geldi.
-Ben dersteyim sana afiyet olsun.-
Bu cevap gözyaşlarımı harekete geçirdi. İlk göz yaşım göz bebeğimden intihar etti. Ve ardından diğerleri. Göz yaşlarıma hakim olamıyordum. Kreplerden birini alıp ağzıma tıktım. Bir yandan ağlıyor diğer yandan nefes bile alamıyordum. Canım sıkkındı. Gelmemesi...
Ne bileyim koymuştu. İyi yanıma güvenmiştim ve beni oyuna getirmişti. Ben iyi birisi olamazdım. Beni seven kimse olmıcak mıydı şu dünyada? Kreplerimi masada bırakıp lavaboya gittim. Makyajımı temizleyip yeniledim. Sonra çantamı alıp hastaneye gitmek için taksi çağırdım. Yolda Serkan aradı. Ona Kuzey okulda mı diye sordum. Ama aldığım cevap beynime kan gitmesini engeller nitelikteydi. Bana yalan söylemişti. Okuldayım demişti ama değildi. Telefonumu da açmamıştı. Anlaşılan müsait olmadığı bir haldeydi. Ama onun farklı olduğunu düşünmüştüm. O da aynı çıktı. Beni cidden çok şaşırttı. Taksi durunca ücreti ödeyip indim. Sonra hastaneye girip kartı uzattım
Kadın eli ile bir koridoru gösterip
'Koridorun sonundaki sağ kapı.' dedi. Cevap vermeden yürümeye başladım. Kapıyı tıklatıp içeriye girdim. İçeride sadece isminin Mert olduğunu öğrendiğim çocuk vardı. Mert'e bakıp gülümsemeye çalıştım. O da ayağa kalkıp yanıma geldi.
'Hoşgeldin.' dediğinde başımla ona cevap verdim.
'Daha iyi misin?' dedi
'Hayır.' dedim. Elime bir reçete verdi ve
'Bunlar seni iyi eder.' dedi. Reçeteyi çantama attım. Tam arkamı dönüp giderken seslendi
'Almina.'
Ona doğru döndüm.Ellerini saçına attı ve bana baktı
'Imm. Biraz vakit geçirelim mi? ' dedi. Benim de kafamı dağıtmam lazımdı.
'Olur.' dedim. Sonra önlüğünü çıkarttı ve
'Hemen dönerim.' deyip odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
U'mutsuz Çocuk
Romance+Yani herşey bitti mi? -Bunu sen istedin. +Ama böyle olmamalıydı. Prensler her zaman prensesleri kurtarır. -Merak etme senden sonra hiç böyle sevmeyeceğim kimseyi. Al...