ZEHR-i LİSTİK^2

329 40 6
                                    

Multimedia; Tansu Cansın

   Sabah yine o lanet alarma sesiyle gözlerimi açmıştım. Yatakta cenin pozisyonuna geçip kendimi uyandırmaya çalışıyordum ama nafile dün biraz ağlayarak uyuyakaldığım için asla gözlerimi açamıyordum. Benimde böyle iğrenç bir özelliğim vardı iki göz yaşı döksem hemen gözlerim şişiyor ve ağırıyordu. El mahkûm sıcacık yorganını üstümden attım ve yataktan kalkıp sıcak bir duş için banyoya girdim umarım iyi gelirdi.

Sıcak bir duşun ardından üstümü pratik hareketlerle giyinip annemlere hiç görünmeden hızla evden çıkıp bir taksi çevirdim. Bir an önce 18 olup ehliyetimi almak istiyordum bu lanet olası taksilerde sürünüyordum ve üstüne üstlük her sabah taksiye para yetiştirmeye çalışıyordum. Ben bunları düşünürken taksi okulun önünde durunca gülümseyip parayı uzattım ve taksiden inip okula koşmaya başladım. Saate baktığımda geç kaldığımı anladım ve sınıfın önüne gelince derin bir nefes alıp yavaşça kapı kolunu indirip kafamı içeriye usulca uzattım.

"Hocam, kusura bakmayın geciktim." dedim mahçup mahçup gülümseyerek.

"Bu ne rahatlık Kumsal? Daha okulun ikinci gününden bu ne sorumsuzluk böyle?" dedi kendisinden yıllardı hiç haz etmediğim Kimya hocası.
Gözlerimi devirerek yavaşça içeriye girdim ve hocadan izin beklemeye başladım.

Gözlerini devirerek 'geç otur, bir daha tekrarlanmasın' dediğinde hemen geçip sırama oturdum ve defter kitaplarımı çıkartıp derse odaklanmaya çalıştım.

Nihayet teneffüs zili çaldığında defterimi kapattım ve sıranın üstüne kafamı koydum pencereden dışarıyı izlemeye başlamıştım ki ismimle sınıfın içinde haykıran Tansu gelene kadar. Gözlerimi devirip hiç onun tarafına bakmadım gözlerimin halini görecek ve yine uzun bir nutuk çekecekti bana onunla uğraşacak ne gücüm ne de halim vardı.

Ama Tansu rahat durur mu geldi ve omuzumu deşmek ister gibi dürttü acıyla elim koluma gitti ve yüzümü buruşturarak Tansu'ya baktım.

"Acıdıı!"

"Acısın diye yaptım zaten. Bu ne hal kızım? Gözlerin balon gibi, ağladın mı yine sen?" dedi ve yanıma oturup bana baktı.

"batıkan mı?" Adını duyunca yine bir huzursuzluk oldu içimde ve yavaşça başımı aşağı yukarı salladım.

"Ah be güzelim harab ediyorsun kendini. Ayrıca dün kullandığım kelimeler için çok üzgünüm gerçekten bilerek olmadı. Sadece kardeşimin artık kendini toparlamasını istiyorum. Seni bu halde görmek istemiyorum Kumsal." Bana Renkli demek yerine Kumsal dediyse çıkılmaz bir nutuğun içine girmiş bulunmaktayız demektir.

"Tansu gerçekten bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum ama için rahatlasın diye söylüyorum ki söz veriyorum sana, kendimi toparlamaya çalışacağım." gergin bir şekilde gülümsemiştim. Ne olursa olsun atamıyordum işte içimden. Batıkan çok farklıydı çünkü bana hem abi hem dost hem aşk olmuştu. Nasıl 4 yıldır içimden atamadığımı iki günde içimden atmamı bekliyorlardı anlayamıyorum.

Tansu'nun sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp Tansu'ya döndüm.

"hı?"

"Kızım dinlemiyor musun sen beni?"

"Dalmışım, ne oldu? ne diyordun?"

"Şu dünkü çocuk diyorum, Barış. Bence bir denemen gerekiyor."

"Sarı kapat şu konuyu istemiyorum tanışmak, görüşmek. İyi böyle." dedim ve arkama yaslandım.

"Ama Renkli azıcık hatırım varsa bir dene. Hem pişman olmayacaksın çocuk çok iyi biri. Hem benimkinin de en yakın arkadaşı."
Bıkkınlıkla ona döndüm ve başımı hızla aşağı yukarı salladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 03, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZEHR-i LİSTİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin