3. Bölüm- Şalını Düşürmeseydin, Göz Yaşlarını Takip Ederdim

46 5 4
                                    

MULTIMEDIA: Andy BLACK-We Don't Have To Dance

İyi okumalar ^.^
 
Tanrı aşkına nasıl olurda en son 6 yaşında nar suyu sandığı içkiyi yanlışlıkla içmiş olan birisinin arkadaşları bu kadar içmeye meraklı olabilir?

Ah, ah beni delirtecekler bunlar! Gittikleri partide yine içmişler. Şişede durduğu gibi durmuyor işte. Kafayı bulmuşlar. Anahtarıda orada kaybetmişlerdi. Faruk bunu öğrendiğinde gülerek kibarlık edip bizi evine, daha doğrusu Kaan'ın evine davete etti.

"Bir insan bu kadar çok kapıda kalabilir mi?!" diyerek gülen Faruk'dan tutun da,

"Ne kadar yakışıklıymış." diyerek Faruk'a bakan Büşra'ya,

"Bu masadan neden altı tane var? Zenginliğinizi böyle mi belli ediyorsunuz? Bize fakir mi diyorsunuz!" diyen gelirleri yüksek olmasına rağmen devlet kredisi ile geçinen Sera'ya,

"Bende Kaan'dan tam beş tane var, sende kaç var?" diye batak oynuyormuşcasına Sera'ya soran Mina'ya,

"Birisi köyüme saldırmış! Arapça bir ismi var. Suriyeli kesin bu, Türkiye yetmedi mi lan, it?!" diyerek telefona ince, uzun ve muhteşem parmaklarıyla tecavüz edercesine sarsan Kağan'a,

"Başka kahve yokmu? Faruk evde kahve mi kalmadı? 6. kahveden sonra bozdun iyice. Kupaya yarım koyuyorsun değil mi? Bu kadar cimri misin?" diyerek yan koltuktaki Faruk'a yastık atmaya çalışan bana kadar, herkes farklı telden çalıyordu.

Ben Sera'yı, Faruk ise Büşra'yı almıştı. Mina'yı boşvermiştik, kaçmaya çalışmıyordu ve bu kadarı yeterdi bize. Görevimiz 'ayıltmaya çalış ve uyuma'ydı. Saat gecenin 3 buçuğuydu ve artık kahveler yetmiyordu. Uyurdum ve bu kızlar umurumda olmazdı doğrusu. Ne? Uyku önemli! Zaten ensemden huyum olduğunu anlayan Faruk beni rahat bırakmamıştı. Şu anda koala gibi Sera'nın koluna yapışmış Latte'yle uyumaya çalışıyorduk.

"Kağan?" dedi anlamsızca durmadan kıkırdayan Sera. Tam adamına seslenmişti doğrusu.

"He?" diyen Kağan'a içimden kahkahalar attım. İçimden, çünkü kızlar hem ayılmıyor, hem de sızmıyordu. Ve ikisini idare edemezdim. Kısacası onlara ihtiyacım vardı. Kahkaha atmamın sebebi ise Kaan göz altı torbaları belirginleşmiş somurtuk yüzüyle ileri geri volta atmasıydı. Tüm suratsızlığıyla. Gerçek şu ki, uykusuzken normalde olduğunun iki katı sinirbozucu.

"Senin adın düz Kaan mı, yoksa.." dedikten sonra durdu esnedi. Uyuyacak gibi olmasına hepimiz sevinip heyecanla bakarken, gülerek konuşmasına devam etti. "Yoksa ortasında yumuşak g var mı?" Büşra'nın sorduğu soru ile beynimden duman çıkmıştı. Ah, pardon! Duman kahvedenmiş.

"Ne farkeder? İkisi de aynı okunuyor?" dedim gülerek. Kaan'a baktığımda düşünceli bir şekilde yüzüme baktı, galiba dediğim şeyi tartıyordu. Pembe dudaklarında alaylı bir gülümseme oluştu ama ardından yok oldu. Faruk'un attığı kahkaha ile ona döndüğümde bir şeyler mırıldandı ve komik bir şekilde kahkaha attı.

"Harbiden öyle. Kaan.." dedi hızlıca ve devam etti. "Kaan." diyen Faruk'ta gülme işini bitirdiğinde etraf sessizleşti ve herkes normal konumlara geçti.

Faruk, Büşra'nın üstündeki straplez, fazla seksi, fazla çekici ve fazla göz alıcı olduğu için, ki kendisi Kaan'ın onca arsız gülmelerine ve imasına rağmen kabul etmiyordu, kendi tişörtlerinden giydirmiş, 'böyle çok daha iyi' demişti. Büşra ise deli deli Faruk'a bakıp gülüyordu. Ne yalan söyleyeyim erkek olup da Büşra'ya bakmayan yoktur herhalde. Bakmayanında hormonlarındaki dengesizliktendir. Bazen ben bile Büşra'ya hayranlıkla bakıyordum. Gerçek anlamda VS modellerine taş çıkaran bir fiziğe ve güzelliğe sahipti.

SırılsıklamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin