Ercan Bey arabayı garaja park edip yanındaki uyuyan kızına baktı. Eda çok bitkin görünüyordu. Ağlamaktan gözleri şişmiş, uykusuzluktan göz altları kararmıştı. En sonunda da dayanamamış ve uyuyakalmıştı. Ercan Beyin de ondan bir farkı yoktu. Yol boyunca hiç dinlenmeden araba kullanmış ve bir hayli yorulmuştu. Kızı içindi her şey. Biran önce onu eve götürmek istemiş ve sonunda bunu başarmıştı.
Ercan Bey kırışan mavi gömleğinin kıvrılmış olan kollarını düzeltti ve üzerine Edasının üstüne örtüğü hırkasını geçirdi. Eda üstünden alınan hırkayla ürperse de uykusuna kaldığı yerden devam etmişti. Ercan Bey arabadan indikten sonra kızını kucağına alarak eve doğru ilerlemeye başladı. Eda dışarının soğuğundan kaçarak babasına sığınmış ve Ercan Beyin kucağına iyice sokulmuştu. Ercan Beyin yüzündeki tebessüm bu durumdan memnun olduğunun kanıtıydı. Eda o kadar hafifti ki Ercan Bey onu taşırken hiç zorlanmamıştı ama işler kapıyı açmaya gelince değişmişti. Yazık adamcağız kapıyı nasıl açacağını bir türlü bilememişti. Neyse ki çok geçmeden ve Edası uyanmadan bunu da halledebilmişti. Edayı yavaşça odasına götürerek yatağına bıraktı. Ercan Bey bu odayı çok önceden hazırlamıştı. Böylelikle kızı yaz tatillerinde gelebilecek ve yanında kalabilecekti. Ne var ki Eda bir türlü bu fikre sıcak bakmamış ve anneannesini yalnız bırakmak istememişti. Ercan Bey kızına gücenmemişti çünkü onu anlıyordu. Kızının yaşlı anneannesine bakması bir taraftan onu mutlu ediyor kızıyla gurur duymasını sağlıyordu. Kızı diğer çocuklar gibi değildi. Aklı başında, iyi kalpli ve düşünceli olduğu her halinden belli oluyordu.
Ercan Bey kızının alnına bir öpücük kondurarak yavaşça odadan çıktı ve kendi odasına geçti. Odası kızının odasının hemen yanındaydı. Böylelikle kızına daha yakın olabilecekti. Odasına girince ilk iş olarak üstünü değiştirdi ve pijamalarını giydi. Ardından yatağına oturarak her gece yaptığı gibi komidinin üstünde duran karısının fotoğrafını alarak onunla konuşmaya başladı. Bu Ercan Beyin uzun zaman önce edindiği bir alışkanlıktı. Her gece karısının fotoğrafına bakar ve ona gün boyunca yaptıklarını anlatırdı.
"Nesrin..."
dedi sessizce. Bu ad dudaklarından her döküldüğünde onu biraz daha karısına yaklaştırıyordu sanki.
"Eda burada. Evimize geri geldi."
diye devam etti sözlerine. Bunları söylerken içinde tarifsiz bir mutluluk vardı.
"Çok büyümüş. Aynı sana benziyor. Saçları, gözleri, duruşu... Her şeyi aynı sen. Ne güzel öyle değil mi? Biraz da sen anlat. Annemle görüşebildiniz mi?"
diye sorduğunda içinde bir burukluk hissetti. Cevap gelmeyeceğini biliyordu ama bir ümit işte...
"Annemi babamın yanına gömdük. Birlikteler yine. Hep onların aşklarına özenirdik hatırlar mısın? Ne kadar da tatlıydı didişmeleri. Biz de yaşlanınca öyle olacaktık..."
Ercan Bey ağzına gelen tuzlu su tadıyla irkildi. Gözyaşları yanaklarından süzülmeye devam ederken o sessizce ağlıyor bir taraftan da karısının fotoğrafını göğsüne yaslamış onu hissetmeye çalışıyordu...
Eda gözlerini açtığında kendini tanımadığı bir odada buldu. Burası bir genç kız için hazırlanmış sade ama tatlı bir odaydı.
-Demek sonunda eve geldik.
diye geçirdi içinden.Doğduğu eve dönmüştü işte. Annesiyle anılarının olduğu yere...
"Ne yazık."
dedi sonra. Bu evle ilgili hiçbir şey hatırlamıyordu ama biliyordu bu evde güzel anılar oluşturabilirdi. Bu onun elindeydi. Eda yataktan kalkarken duvarda asılı olan saate baktı. Saat neredeyse öğle olmuştu. Ne yani bu saate kadar uyumuş muydu? Anneannesi görse çok kızardı ona. Kız dediğin bu saate kadar uyur muydu hiç? Hemen yataktan fırladı ve aynanın karşısına geçerek kendisine baktı. Gözleri biraz olsun eski haline dönmüştü. Demek uyku iyi gelmişti bedenine. Dağılan saçlarını toplayıp kırışan üstünü biraz olsun düzeltti ve odadan çıktı. Evi tanımadığı için başta nereye gideceğini bilemese de sonra gelen sesleri dinlemeye başladı ve oraya doğru yöneldi. Gittiği yer mutfaktı. Babası sırtı dönük olduğu için Edanın geldiğini henüz görmemişti. Eda sessizce kapıya yaslanarak babasını izlemeye baladı. Edanın anladığına göre Ercan Bey krep yapmaya çalışıyordu ama dediğim gibi sadece çalışıyordu işte. Yani pek de becerebildiği söylenemezdi. Eda daha fazla seyirci kalamayacağını anlayınca yerinden doğruldu ve babasının yanına gitti.
"O çok kalın baba. Biraz daha ince yapmalısın. "
dediğinde Ercan Bey işine o kadar dalmıştı ki bir anda Edanın sesini duyunca yerinden sıçramıştı. Neyse ki fazla zaman geçmeden kendini toparlayabilmişti.
"Günaydın birtanem."
diyerek kızını öptü ve ekledi.
"Bundan sonra daha dikkatli olmaya çalışırım."
Eda olumlu anlamda başını sallasa da babasının bu işi yapamacağını anlayınca
"Sana da günaydın baba. İstersen krepleri ben yapabilirim. Sen de masayı hazırlarsın nasıl fikir?"
diyerek onu bu işten vaz geçirmeye çalışmıştı. Ercan Bey ilk başta buna itiraz etti. Sonuçta krep yapmak zor bir işti. Hem ocak başında durmak kızı için tehlikeli olabilirdi. Anlayacağınız Ercan Beyin unuttuğu bir şey vardı. O da kızının artık büyümüş olduğuydu. Ercan Bey en sonunda bu işi beceremeyeceğini anladı ve bu işi Edaya bırakmaya karar verdi. Böylesi ikisi için de daha hayırlı olacaktı. O masayı kurana kadar Eda el çabukluğuyla krepleri hazırlanmış çoktan tabaklara yerleştirmişti bile. Baba kız ilk anlaşmalarını yapmışlardı. Bundan sonra krepler Edadandı.
Ercan Bey yemeğini afiyetle yiyen kızına baktı. Eda fazlasıyla acıkmış olmalıydı. Erken kalkmasına rağmen kızına kıyamamış ve onun bu saate kadar uyumasına müsade etmişti. Anladığı kadarıyla uyku Edaya iyi gelmişti. Sessizliği bozmak adına konuşmaya başladı.
"Sana daha önce ortağımdan bahsetmiştim Eda. Ayhan amcanın da senin yaşında bir kızı var. Adı Yeşim. Çok tatlı bir kızdır. Anlaşacağınıza eminim. Seni onun gittiği okula yazdırmak istiyorum. Böylece birbirinize sahip de çıkarsınız. Ne dersin?"
Eda babasının söylediklerini sesini çıkarmadan dinlenmişti. Babasının kendisini düşünmesi ve onun da fikrini alması çok hoşuna gitmişti Edanın. Başını sallayarak babasını onayladı ve içinden
-Umarım Yeşimle iyi anlaşırız.
diye geçirdi. Edanın bir arkadaşa ihtiyaç duyacağı kesindi. Emelin yokluğu çok yakıyordu canını.
-Kardeşim.
diye düşündü. Kardeşi olsa ancak bu kadar sevebilirdi onu.
-Bugün onu arasam iyi olur.
diye ekledi sonra. Kim bilir arkadaşı ne kadar merak etmişti kendisini. Ayrılırken ne kadar da çok ağlamıştı. Bu devirde böyle dost bulmak çok zordu.
Kahvaltı masasını topladıkları sırada kapı çalmıştı. Ercan Bey kapıyı açmak üzere kapıya doğru yönelirken Eda masayı toplamaya devam etmiş ve işini kısa sürede bitirip babasının yanına gitmişti. Babası kapıdakileri içeri davet ederken yeşil gözlü Edanın yaşlarında bir kız çoktan Edanın yanına gelmiş ve ona sıcak bir şekilde sarılmıştı.
"Evine hoş geldin Eda."
demeyi de unutmamıştı. Eda bu davranış karşısında ne yapacağını başta şaşırsa da sonradan karşılık vermiş ve
"Teşekkür ederim. Sen de hoş geldin..?"
demişti tek kaşını kaldırarak.
"Yeşim."dedi hemen karşısındaki kız ve ekledi.
"Adımı soruyorsan adım Yeşim. "
Eda bu cevap üzerine gülümsedi. Demek Yeşim bu kızdı. Adını gözlerinden aldığı çok belliydi.
-Ne kadar da güzel gözleri var.
diye içinden geçirmeden edemedi. Ardından yanına gelen diğer insanlarla da tanıştı. Onları Yeşim tanıştırmıştı Edaya. Babası Ayhan Beyi, annesi Sevilay Hanımı ve ablası gibi sevdiği Aslıyı. Hepsi de çok sıcak davranmışlardı Edaya. Sanki bir... bir aile gibi. Eda kendisine hoş geldin diyebilmek için gelen bu insanlarla güzel bir sohbet kurmuş ve onları çok sevmişti.
-Ne kadar da iyi.
diye düşündü. Arkadaşı Emele bütün bunları anlatacak ve onun rahatlamasını biran önce sağlayacaktı.Emel bütün gün boyunca elinde telefonla dolaşıp durmuş ve biricik arkadaşından gelecek aramayı beklemişti. Belki arkadaşı uyuyordur diye aramaya çekinmiş onu rahatsız etmek istememişti. Acaba arkadaşı iyi miydi? Hala üzülüyor muydu? Üzülmez olur muydu hiç? Tabii ki de üzülüyordu ama aynı zamanda mutluydu da. Çünkü aradığı aile sıcaklığını bulduğunu düşünüyordu Eda...
Gelecek bölümde buluşmak üzere. İyi günler 🍀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABASININ KIZI
Fiction généraleKlasik wattpad hikayelerinden sıkıldım dediğinizi duyar gibiyim. Öyleyse size içinizi ısıtacak bir hikayeyle geldim. Eda ve Babasının tatlı mı tatlı hikayesini okurken bazen gülecek bazense göz yaşlarına boğulacaksınız. Ayrıca Edanın renkli okul h...