OY VE YORUMU BENDEN ESİRGEMEYİN!!
Sırf ilham olmadığından yazmak istemedim ama sizi de merakta bırakmak istemediğimden aklıma ne gelirse yazdım ve sonuç böyle çıktı. Umarım beğenirsiniz...☺
BU ARADA YENİ KAPAK RESMİNİ NASIL BULDUNUZ?
-----------------------------------
Kapıdan içeri girdiğim gibi ceketimi yerine asıp hızla ayakkabılarımı çıkarıp onun odasına doğru ilerledim.
Kapıyı tıklatıp açarak başımı uzattım. Tahmin ettiğim gibi çalışma masasında çalışıyordu.
" girebilirmiyim?" deyip dudak sarkıttım
Oda bana bakıp gülümseyerek "Tabi" dedi.
İçeri geçip yanı başındaki yatağının ucundaki yerimi alarak " Seninle konuşmam gereken önemli meseleler var" diyerek hem masadaki çalışmasına hemde ona baktım. Yüzüne ciddi ifade yerleştirip " konuşalım, sorun ne?" diyerek dönen sandalyesini bana doğru döndürerek yüz yüze gelmemizi sağladı.
Önce yutkunup aklımdaki harfleri evire çevire dudağımdan çıkmasını sağladım.
" bu keşife çıkmamalıyız!" diye söylenince kaşlarını çatıp " ne demek keşife çıkmamalıyız!" Biraz durup " Sana orda ispatlayacağım şeyler var diyorum sen çıkmamalıyız mı diyorsun! Derdin ne senin? Hem seni vazgeçiren şey de ne?!" diye çıkışınca bende kaşlarımı çatıp
" Bu efsane eğer doğruysa, tehlikenin ayağına gidiyoz demektir.
Bende birkaç araştırmalarda bulundum elbet ve evet efsanenin gerçekliğini doğrulayan birkaç bilgi edindim. İşte bu yüzden oraya gitmemeliyiz diyorum. Şu patikan'nın mührünü biliyorsundur, o kayıp olduğundan tehlikeli şeyler hala olmakta olabilir!"
Deyince önce düşünüp tekrar bana bakarak, kendine has gülümsemesiyle konuştu. " Demek seninde ilgini çekti şu patikan efsanesi, bence ne olursa olsun oraya gidip gözlerimle görmek istiyorum. Hem gerçek mi değilmi henüz kimse bilmiyor, şu lanetli mühür belkide uydurmadır, herkezden gizledikleri şeyler vardır, belki bu yüzden mührün kaybolduğundan bahsetmiş olabilirler."
Onu ikna etmek samanlıkta iğne aramak gibi birşeydi. İkna etmek için tüm çabanı sarf etsende yetmez,Aklına koyduğunu yapmaya çalışırdı.
Bende kabullenip susmayı tercih ettim.
Yapacak birsey olmadığından odama cekilip uyumaya calıştım ama uyuyamıyordum. evin Kapısının çalınmasıyla irkilip saate baktım. Saat daha 03.00'e geliyorken bu saate kim gelmis olabilirki diye düşünerek asağı kata inip delikten kim olduguna bakmamla donakaldım. Onun bu saate ne işi vardı burada ve en önemlisi de benimi takip etmişti!?
Tekrar kapının çalınmasıyla dalgınlığımdan sıyrılıp sinirle kapıyı açmamla "Kevin! Senin burda bu saate ne işin var?!"
Deyince özür diler gibi bakıp
" gideceğini biliyordum bu yüzden sana birsey vermek için gelmiştim. bu saate rahatsız ettiğim için kusura bakma." deyip elinde sallanmakta olan kolyeyi avucuma bırakıp devam etti. " Bu bildiğin diyer kolyelerden biraz farklı. Tehlike anında seni ve yanında olanları kısa süreliğine korur bu yüzden tehlikeyi fark ederseniz direk ordan uzaklaşın!" deyip bana bakmadan arkasını dönerek karanlığa karıştı. Durdurmak istedim ama ne diyeceğimi bilmediğinden arkasından bakmakla yetindim.Elimdeki salanmakta olan kolyeye bakarak kapıyı kapatıp içeri girmemle kevin'nin söyledikleri kulağımda çınlandı;
' Bu bildiğin diyer kolyelerden farklı.' derken nasıl bir özelliği olabilirdi ki bu kolyenin? Ve en önemlisi şimdi o benimi önemsiyordu?
*********Akşam kurduğum çalar saatin sesiyle saatin 07:30 olduğunu anladığımdan hemen kalkıp banyoda gerekli işlerimi hallettim. Mutfağa indim ve kahvaltılık hazırladığım gibi Angelayı uyandırmak için odasına çıktım.
Görünüşe göre oda saati kurmuş olmalı ki kapıyı açacağım sırada kapıdan çıkarken gözüktü. Yanına gidip " Birseyler hazırladım. Gitmeden önce atıştıralım" diyerek gülümseyip aşağı indiğimde oda peşine düştü .******
Heyecanlıydım ama kevin' nin söyledikleri aklımı kurcalıyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tek bildiğim bu boynumdaki kolyenin kısa süreliğine de olsa bizi koruyacağıydı tabi gruptan ayrılan olmazsa!
Acaba gideceğimiz yer nerede bulunuyordu? Onu düşünecek yer yoktu aklımda çünkü bir çıkmazın içindeydim.
Bir zamanlar efsanelere inanmayan ama uzaylıların varlığına inanan ben! Şimdi bir efsanenin peşinden ilerliyordum.
Patikanın varlığını zaten tüm dünya öğrenecekti buda kevin ve diğerleri için ölüm riski taşıyordu.- tabi insanlar da dahil-
Dur bir dakika!
Eğer tüm dünya patikan'nın varlığını öğrenirlerse?
Daha önce niye düşünmedim ben bunu? Demek bu yüzden kevin gitmemem için bana gitme diye yalvardı.
Çünkü eğer gidersem ve kanıtı tüm dünyaya gösterirsek eski savaş yine ortaya çıkacak ve iki ırktan da ölümler olucaktı..Angelaya baktığımda beni izlediğini fark etmemle " Neden bana sanki senden birsey saklıyormuşum gibi bakıyorsun anlamadım?" deyip önümdeki tabaktan birşeyler yemeye başladım.
Angela boğazını temizleyip tabağındakilerini kaşığıyla oynarken " yok birşey canım. Sadece yemek yiyordun aniden durup bana kötü kötü bakınca birşey oldu zannettim." deyince ona baktığımı bilmiyordum düşünürken. " sadece düşünüyordum o kadar" deyip geçiştirdim. Angela kolundaki saate bakıp " geç kalıcaz hemen toparlanıp çıkalım" deyip masadan kalkınca birlikte bulaşıkları makineye yerleştirip gerekli eşyalarımızı aldığımız gibi yola koyulduk.Yol boyunca hep kevin'nin anlattıklarını düşünüyordum. Eğer patikanı ele geçirmeye çalışanlar gercekten uzaylısa Yada savaş çıkartmak için gönderilen ajanlarsa amaçları ne olabilir ki bunların? Yada radyasyona neden olduktan sonra neden ortadan yok oldular? Yoksa öldüler mi? Aklım sorulara cevap ararken neden bir soru daha ortaya çıkarıyordu hiç anlamıyordum. Anladiğım tek şey yeni bir savaşın eşiğinde olmamızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATİKAN EFSANESİ
FantasySENCE DE HAYAT GÖRDÜKLERİNDEN Mİ İBARETTİR? Cevabın evet sanırım. Tahmin etmeliydim. PEKİ YA GÖRMEDİKLERİNE NE DEMELİ? __________________________________ Bir efsanenin peşinden gidenlerin hikayesi __________________________________ ** HAYAT SANA HİÇ...