VK-13

4.1K 409 20
                                    

     Ölümden o kadar da çok korkmadığımı fark etmiştim.
    Çok yakında ölecektim. Vampirlerin bile gidip de geri dönemediği canavarların bölgesindeydik. Yani ölümü düşünmem hiçte saçma değildi .Zira düşünmemek saçma olmalıydı.

Acaba nasıl bir canavar tarafından öldürülecektim ? 

Yola çıkalı bir saat olmuştu ve bir saattir bunu düşünüyordum.

Çünkü bu canavarlar mutasyona uğramış yaratıklardı. Çok eskiden , atalarımın anlattığı o büyük savaşta ortaya çıkmışlardı. Hayır ortaya çıkmışlardı demek yanlış olurdu, çinlilerin mutasyona uğratarak yarattığı hayvanlardı bunlar. Konuşabiliyor, düşünebiliyor ve en önemlisi herkesi yene biliyorlardı efsanelere göre.Vampirler bile onları alt edemiyordu ve canavarların bölgesine gidenin bir daha dönmediğini duymuştum. Görünüşleri hakkında ise o kadar şey duymuştum ki !Yarısından fazlasının abartı olduğunu düşünüyordum. Çünkü anlatılan yaratıkları zihnimde canlandırmak bile oldukça güçtü. İşte  bu yüzden bir saattir düşünüyordum.

 Hem bu at arabasında Daniel 'ın yanındayken düşünmemekten başka ne yapabilirdim ki ? Onunla konuşmak mı ? 

Kendimi canavarların önüne atmam bile akla daha yakındı.

   

Dışarıdan gelen korkunç gürlemeyle düşüncelerimden sıyrıldım. At arabasının penceresinde dışarı baktığımda görünürde hiçbir şey yoktu. Zaten ses uzaktan gelmişti .Daniel ' a baktım o da benim gibi dışarıya bakıyordu. Sesler gelmeye başladı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan at arabamız hızlandı. Canavarlar peşimizdeydi! İnanılmaz korkuyordum ve saçma bir şekilde kendimi cesur hissediyordum. Canavarlar saldırırsa kılıcımı alıp...

Hayır, hayır benim bir kılıcım yoktu. Bu düşünceler bana ait değildi. Bu Daniel'ın düşünceleriydi. Daha doğrusu hissettikleriydi.

Bu kadar cesur olması gerçekten beni şaşırtmıştı. Yeterince şaşıramadan , yeni bir gürleme duyuldu ve bu sefer ki yakındı. Canavarlar bize yaklaşıyordu. Ben ise öylece oturmuş olacakları bekliyordum. Evet korkmuştum ama  yine de verdiğim tepkiler eksikti. 

Daniel bana döndü ve 

'' Bize yetişemezler , bunlar sadece fare mutasyonlar. Onlardan bize zarar gelmez.'' dedi.

''Fare mutasyonlar böyleyse gerisini hayal dahi edemiyorum bay...'' hızla cümlemi tamamladım. Az daha ona taktığım harika lakapla sesleniyordum. Bay Çatık Kaş !

      At arabası hızla durdu. Paniklemiştim ,Daniel'a baktım .O benim aksime oldukça rahat gözüküyordu. Bana bakmadan at arabasından indi. Bende olan biteni anlamak için arabadan indim. Canavarlar bize yetişmiş miydi yoksa ? Hızla etrafa göz gezdirdim ve etrafta vampirler dışında canavar yoktu.

   En son ben inmişim gibi gözüküyordu çünkü , Daniel'ın korkunç askerleri ve köleler at arabalarından çoktan inmişti.

Daniel,  '' Kalan  yolu yürüyerek tamamlayacağız. Köleler alabileceğiniz kadar eşya alın ve sıraya girin . Askerler kılıçlarınızı kuşanın ve derhal yanıma gelin'' dedi.

Kalan yolu yürüyerek tamamlamak mı ? Neden ?
   At arabasının durduğu yere bakınca geçmemiz gereken ve at arabasının geçemeyeceği bir geçit vardı. Ama yinede yürüyerek yolculuk yapmak ölüme hızla gitmek demekti!  hele ki böyle bir yerde. Başka bir yolu yok muydu ki buradan yürüyerek geçmek zorundaydık ? 

Ölüme son sürat ile yaklaşıyorduk ve kimsenin umurunda değil gibiydi nedense.

Daniel' a 

'' Başka yolu yok mu ? '' diye sordum fısıldarcasına. Daniel gülümseyerek baktı ve

'' En güvenli yol burası '' dedi ve gülümsedi. Gülümsüyordu ama o da benim gibi her şeyin farkındaydı. 

Bu yolculuğun sonunda çok kan dökülmüş olacaktı.

VAMPİRİN KÖLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin