Vuhuuuu

4 1 1
                                    

Bilmem kaç saattir burdayız asrın, ben, burçin, asya, sarp ve tanımadığım ama konuşmalardan anladığım kadarıyla can ve emre vardı yanımızda. Saat bana hızla geçerken aslında daha bir saat kırk dakika kadar geçmiş olduğunuda telefonuma bakınca anladım. Bir insan doğum gününü neden barda kutlar ki? Ve neden erkek stripzci tutar? Asrın beni dans sahnesine bakamayacağım şekilde yan oturttuğu için kafamı çevirmek istemiyordum hevesliymiş gibi. Herkes kendi arasında muhabbet ederken asrın burnunu saçlarımın arasına koymuş kokluyordu, herkes biraz içmişti bense kendimi kaybetmekten korktuğum için sade meyve kokteyli içiyordum. İçkiyi pek sevmezdim, hatta hiç sevmem. Ne gerek var ki? Benim hayatımda böyle şeylere pek yer yoktu. Zaman geçtikçe sıkılıyordum asya bir ara ayağa kalkıp dans etmeye başladığında burçinle bir süre bakıştık, danstan kimseye zarar gelmez diyede pek önemsememiştik.. Etrafa bakarken asyanın "saarpp" diye bağırmasıyla hepimiz sahneye dönmüştük. Ulan bu kız ne ara gitti oraya ne ara aldı mikrafonu! Biz toplanıp sahne önüne inince sarp'a el uzatarak sahneye çağırdı. Asrın kulağıma "bak hatun ben bile böyle düşünmedim, romantik aslında" diyerek fısıldadığında sinirlenmiştim. Sahneye yaklaşıp asyaya inmesi için söyleniyordum. Asya o kadar çok içmişti ki bir dakika diyerek geriye çekildi,

Sarpın elini tutarak dj'ye baş salladı, inceden müzik çalarken asya sarpın gözlerine dalmıştı sonrasında derin bir nefes alarak mikrafonu kavradı ;
- seni gördüm göreli, şaşırdım, dolaşırım bir başıma, seni bildim bileli, kaçırdım, bu aklıııı başıığmdan...
Yanlış söylüyor, söyleyemiyordu. Bir kaç kızın gülüşünü duyunca durmuştu, gözleri dolmuştu tam sahneden ineceğinde sarp elini bırakmamış aksine sarılmıştı. Asyadaki mikrafonu alıp biraz mırıldanmaya başlamıştı ;
- elleri ellerime, gözleri gözlerime'eee, saçları saçlarıma! Karışan. Biir sen olsaaann..
Asyaya bakıp alnından öpmüştü. Etraf alkıştan yıkılıyordu,hakikaten bu romantik olmuştu. Asya sarpa sarılıp ağlamaya başlamıştı, asrın kapıya dönerek bir kaç hareket yapmıştı görevlilere.

Biz masaya geçtiğimizde asyayla sarpın çıkışını görmüştüm, ayağa kalkacağım sırada asrın belimden tutarak engellemişti.
-bırak gitsinler, araba ve şoför ayarladım size bırakıcak.
Gözlerimle tamam deyip elini elimle ittirip ayağa kalktığımda oda kalkmıştı, artık daralıyordum bu kadar peşimde olmasından.

-buyrun beyfendi, kızlar tuvaletinde beraber makyaj temizleyelim!. Sinirle burnumdan solurken "hay hay" demesiyle gözlerim düşmüştü. Şaka yapıyor heralde diye bakarken eliyle buyrun deyince ne kadar ileri gidebilir diye yürümeye başladım..

-asrın dur!. Ya yeter bırakta yalnız kalıyım. En azından tuvalette.!
-farkındaysan günlerce görüşmedik ve konuşmadık. Özledim kızım.
-özledin? Ya ben özlemediysem?
-özlemedin mi?
-mesela dedim. Diyerek tuvaletten içeri girdim.
-ama bir gerçeklik varmı yokmu bilemedim, sonuçta özlemedim dedin.
Benimle beraber tuvalete girmişti, etraftaki kızlar şaşkınca bakarken asrına hadi ama bakışı atmıştım.
-hadi bakalım kızlar dışarı..
Bağırmasıyla kızlar ürkmüştü ama kimse kıpırdamamıştı,sessizce kıkırdayıp asrına baktım.

-Eğer 5 saniye içinde burası boşalmazsa zorbalaşabilirim.
Ses tonu çok sertti ve netti, gözleri kızgıncasına bakıyordu. Ben asrına bakarken kızlar apar topar çıktılar tuvaletten.
-hadi sevgilim kırmızı rujunu sür ben göreyim sonrada silip içeri geçelim.
-pardonda niye siliyorum? Ayrıca hadi sende çık. Hadi asrın.
-kapıdayım.
Yüzü düşük asrın çok tatlıydı. Hani şu mağazalarda en köşede en büyük ayıcıklar olur ya, hah tamda onun gibi görünüyodu bana.. Ne diyorum ben ya. Neyse.

Şu karışık meyve suları gerçekten vücudumu harekete geçiriyordu. Sanırım içinde sevmediğim meyvelerden vardı,o kadar karışıktı ki.. Kapının kilit sesini duydum bir an, asrın şaka falan yapıyordu sanırım. Kapıya yanaşıp kapıyı tıklattım.

-asrın kapıyı açar mısın?. Asrın komik değil.
Kapıyı çalmaya başlamıştım. Komik sanıyorsa hiçde değildi.

-asrın lütfen korkuyorum.

Aslında pek korkmazdım camı vardı sonuçta açardım.

Annemden sonra kilitli kapılar ardında yatmaya alışmıştım. Kimse bana ulaşamasın diye önce girişi sonra çelik kapıyı sonra diğer oda kapılarını ve yattığım yeri dahi kilitlerdim. Ama asrın korkuyorum dememe dayanamazdı heralde? Yani seviyorsa dayanamaması lazım.

***

Rahat bir saat olmuştu dışarıdan da aşırı ses geliyordu ne ben birini duyabiliyorum nede biri beni duyardı. Kapıyı yumruklamaktan yorulmuştum artık.

Ani bir patlamayla ışıklar cızırdamaya başlamıştı ve cılızlaşmıştı. Dışardaki ses kesilmiş ayna çatlamıştı sesten. Kapıyı daha hızlı yumruklamaya başlamıştım ve daha hızlı bağırmaya başlamıştım. Noluyor diye korkuyordumda asrın yapmazdı bunu bana. Kapıyı yumruklarken kapı altından sızan dumanı farketmemle camlara yönelmiştim. Heryer kırıktı zaten camların bir katı kırılmış ama diğer tarafları çatlamıştı inceden. Çok yüksekteydi uzanamıyorum ki kahretsin!.

Debelenmekten yorulmuştum artık yere oturup olabildiğince geç zehirlenmeyi düşünüyordum. Ya asrın yoksa bile burçin vardı o beni unutmazdı ki, beni almadan gitmezdi burdan.
Nefesim git gide daralıyor gözlerim kapanıyordu..

Son kez etrafa baktığımda gördüğüm tek şey açılan kapının arasından siyah topuklu ayakkabıyla giren biriydi..

Frezya ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin