Nerde Görsem Sarılırdım Kokusuna..

11 2 0
                                    

Aklım almıyordu, ben hiç bir zaman öyle olmamıştım.. Çok içen, erkek ayartmaya çalışan kızlardan olmadım. Benim hayatım sıkıcıydı rutindi annem vefat edene kadar antalyanın ufak bir kentinde yaşamıştım sonrası üniversite için burası yani istanbul olmuştu. Sinirlerimi iki dakikada zıplatmıştı hayvan. Uyurken nasıl tatlı nasılda.. "ASRIN! BIRAK BENİ!"
"Hayaatım , kusura bakma ama çok açım ve orda ikimize göre şahane bir kahvaltı var." asrın buydu, rica etmezdi, teklif etmezdi. Ya kolumdan çekerdi ya da kucaklayıp götürürdü. Artık bunu anlamıştım. Benim yarım saatte geldiğim yolu 5 dakikada dönünce aslında içimden teşekkür ettim bu ayakkabılarla geri dönebileceğimi sanmıyordum. Masaya yaklaştıkça harika görüntü oluşuyordu herşey minicik kaplardaydı ama bir çok çeşit vardı. Tam dağın uc kısmına yakın ağacın ilerisindeydi, ağaçtan aşağıya halatla salıncak asılmıştı. Romantik miydi? Görünüş olarak hayır. Ama güzeldi bence. Ne çok düşündüm ben böyle. Asrın beni masaya bırakıp arabaya gitmişti bu sırada yanımıza bir kız geldi siyah pantolon ve beyaz gömlekli. Bayan çaylarımızı doldururken asrının eli sırtıma değmişti bütün tüylerim dimdik ileri marşla ayaklanırken ben sadece asrına bakınmakla yetindim. Yanıma diz çöktü ve elleriyle ayaklarımı dizlerinin üzerine alıp ayakkabımı sırasıyla çıkartıp yeni alındığı belli olan siyah beyaz adidası giydirdi. Ayağıma tam olmuştu. Asrın karşıma geçip otururken bende hizmetli bayanın neden gitmediğine bakıyordum ki bayan asrına dönüp konuştu.
"başka bir isteğiniz varmı? "
" Hayır, Esre bir şeyler istermisin?"
Masaya göz atmadan hayır demiştim.
"sen çekil sude, arabayla yol sonuna uzaklaşın sizi ararım."
Bu kız asrına bakarken niye sanki striptizci gibi bakıyordu.
"Kaşlarını çatmanın ve parmaklarını birbirine çarpmanın sebebi ben miyim?"
"Ah, hayır kusura bakma dalmışım sanırım."
"esre.. " -Asrın teşekkür ederim.
-neden?
-ayakkabılar?
-peki.." gözleri gülmüştü dudaklarıda hafif kıvrılmıştı. Hiç bir şey demeden yemeye başlamıştık, tabağımın kenarına ekmek bırakılmıştı, ince tabakayla kaymak ve üzerinde bal. Gözlerimi asrına çevirdiğimde çocuk gibi omuzlarını silkip konuşmaya başlamıştı.
-Özür dilerim.
Üzgün duruyordu, en azından ben inanmıştım. Ballı ekmeğe bayılırdım hafifce gülerek birşey demeden ekmeği yediğimde oda gülmüştü. Biz salak mıyız?

-bana kendinden bahset..
-ne gibi?
-bilmiyorum, seni hiç tanımıyorum farkında mısın?
-tamam, bizde daha çok vakit geçiririz..
-asrın ben tanımadığım adamlarla vakit geçirmem.
-sen! Tanımadığın değil, tanıdığın adamlarlada vakit geçirme.
-yine aynısını yapıyorsun. Boşver. Eve gitmem lazım artık.
Elimin üzerine elini hafifçe koyup gözlerime baktı.. Fazlasıyla derin bir bakıştı bu.
Kırıyordu, sevmek böylemiydi?

- Esre anlatıcak çok şey var ama zamanımızda var.. Senin başka adamla kahvaltıya gitme düşüncen bile beni delirtiyor.

Yanıma gelip saçlarımın üzerine papatya ve beyazlı sarılı ince tüllerin sarılı olduğu taç bırakmıştı, beni ayağa kaldırdığında topuklum olmadan göğsüyle boynu arasında kalıyordum. Elimden hafifce tutup masadan bir kaç adım ilerlediğinde duraksadı ve iki elinide belime koyunca bende boynuna uzatmıştım kollarımı. Bir süre böyle dans ederken hemde müziksiz, gözleri hep bana bakıyordu. Ne kadar bakmak istemesemde bir eliyle saçlarımın arasında parmaklarını dolandırınca kafamı kaldırmıştım ve

-Saçların.. Kar taneleri gibi papatyalarla öyle güzel olduki..

asrının sözleri kalbimin sanki olabilirmiş gibi daha çok karpmasına sebep olmuştu. Gözlerine kilitlenmiştim ve asrının eli boynumla çenem arasında beni tutarken dudaklarını alnımda hissetmiştim gözlerimi kapatıp başımı göğsüne koydum. Elleri saçlarımı tarıyordu annemden sonra bir tek kızların dokunmasına izin vermiştim. Kuaförlere bile yasaktı. Şimdide asrındı.. Durup ellerimden tutarken yere oturdu, bende yanına.. Bir an yaklaşıp burnunu boynumdan saçlarıma ilerletmesiyle gıdıklanmıştım, derince çekmişti kokumu içine. Sonra eski haline dönmüştü benimde aklıma gelenle elimi diğer yanağına koyup burnumu boynundan saçlarına doğru hafifce ilerletip kokusunu içime çekmiştim.. Sanki ezberimdi bu koku benim. Bu yaptığıma şaşırmıştı, gözleri gülüyordu ve bense bundan mutluluk duyuyordum..

Başımı göğsüne koymuştum, elimide yüzümün yanına. Güneşin tatlı tatlı ısıtmasıyla uykum gelmişti elimi tutarak kalbinin üzerine yerleştirmişti..

***

Gözlerimi araladığımda hăla aynı şekilde yatıyorduk, elimi yavaşca asrının elinden çekip kalktım. Bu çocuk uyurken insanı huzura itiyordu, ah! Birde uyanıkken bu kadar sinir bozucu olmasa.

Yanından kalkmak isterken beni daha çok sarmalamıştı. Ah! Kıpırdayamıyordum, içimden bir amerikan dublörü çıkıp "heeeyy! Seni lanet olası kas yığını çek kolunu üzerimden." diye söylenirken gülmeye başladım. Ama yaşama sevincimin sönmemesi adına kolunun altından çıksam iyi olurdu.

***

Evde yatarken yaşadıklarımı düşündüm. Hayır sevmiyordum ama hoşlanıyordum sanki ben bu çocuktan. Kardeşlerimede zaman ayırmamıştım uzun zamandır gelmelerine üç saat kadar vardı. Hızlıca duş alıp mutfağa girdim ve sevdikleri yemekleri yapmaya başladım özlemiştim onları. Herşey hazırdı önce burçin girdi ardından asya...

Güzel bir akşam yemeği yemiştik bana kırılmışlardı ama gönüllerini sütlaç yapma sözüyle almıştım. Biz dosttuk küsemezdik, bir kere dostluk defterinde dosta küsmek yazmaz.

Bir kaç günüm her zamanki gibiydi bu akşam okul arkadaşımızın doğum günü vardı ve bizde davetliydik. Aslında hiç sevmiyorum böyle şeyleri saçma geliyor bana, asya heyecandan o odadan o odaya koşuyordu saolsun banada giyiniceklerimi hazırlamıştı. Bu kız neden modaya atılmıyordu. Tarzım olmasada gayet iyi iş çıkartıyordu.

***
Medyada esrenin giyimi.

Hazırlanmıştım ve neredeyse yarım saattir odada oturmuş hanım efendileri bekliyorum. Ayağımla yere tempo tutarak vurmaya başladığımda telefonuma mesaj gelmişti.
Gönderen ; A
Mesaj ; kapıdayım 10 dakika içinde in.

Öküzlüğün evresi olabilir mi kızlar? Evresini değilde yakışıklısı olmuş valla. Sen sus iç ses!
Kapı önündeki boy aynasının karşısına geçip kendime baktım. Açık değildim, dikkat çekiceğimide sanmıyorum makyajım sade ama bordo rujla dudaklarım sanki çok kalın durmuştu. Saçlarım salık dalgalıydı zaten, çantamı alıp kendime bir kez daha bakıp kızlara seslendim.

"asrın kapıda, 5 dakika içinde aşağıda olmamızı rica ediyor."
Kızlar hızla odadan çıktığında yine asya çok cici burçinse güzel kadınsı olmuştu. Burçin kapıyı açtığımda gözlerini üzerime dikerek "senin hanzo ölse rica etmez canısı" diyerek evden çıktı. Doğruydu çünkü o kısmı ben uydurdum 😏.

Siteden çıktığımızda iki siyah lüks araba vardı ve asrınla birlikte sarpta gelmişti, bizi fark etmemişlerdi ki hăla muhabbet ediyorlardı. Asya bana bininci kez nasılım dedikten sonra asyaya dönüp durduğumda benimle birlikte durmuştu. Böylece asrına sırtımı dönmüştüm, elimde asyanın saçına, göz altına dokunduğumda hıh oldu deyip içtenlikle gülümsedim. İkna olmuştu bu kez tamam anlamında göz kırptı. Arkamı dönmemle asrının bana baktığını farkettim.

Yanlarına gittiğimizde asrın hepimize selam verip "kızlar siz sarpın arabaya, (kendi arabasının yan koltuğunu açarak) hayatım sende buraya" demişti. Kızlarla bakıştığımızda bir sorun olmadığı için arabaya bindim. Asrında arabaya geçtiğinde bir süre bana baktı..
- asrın, bir şey mi oldu?
- yoo, dar gitmişsin, dekolte açmışsın, göbeğini açmışsın ama yok bir şey..
-peki, bir şey olmadığına sevindim." Diyerek yola bakmaya devam ettim. Bir süre sonra asrına göz ucuyla baktığımda direksiyonu sıkarak birşeyler söyleniyordu birden kulağıma ilişti sözleri
-sanki o ruju sürmese olmaz. Ulan şimdi bakan öpmek isteyecek, bende yanında erkeğim diye gezicem.
-Asrın. Düşüncelerini içinde tut. Yada söyleme yada içinden söyle. Daha sessiz.
- Ya ben anlamıyorum o boya niye o kadar koyu? Sadece parlatıcı şeffaf sürsen olmuyor mu? Ya da sürme?
- Bu benim kararım sadece saygı duy lütfen. Sürmek istedim sürdüm bu kadar.
Külliyen yalandı asyaya kırk laf etmiştim bu ruj ve topuklu ayakkabı yüzünden. Ama bana böyle asrın seni daha da çekici bulur demişti. Ulan asya senin aklına uyanda kabahat.

Asrının gülme sesi arabada yankı yapmaya başladığında lafamı ona doğru çevirdim ;
- noldu?
-yok birşey.

Hala gülüyordu gizli gizli ama neyse. Artık gelmiştik, arabadan inip hep beraber içeriye geçtiğimizde heryerde cicili bicili giyinmiş birsürü kız vardı. Neyse zaten bir saate kalmaz diyerek düşünüp omuz silkerek yürümeye başladığımda tabikide asrının eli belime yapışık olduğu için benimle geldi.

Frezya ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin