Medya: Berk
Bölüm Şarkısı; 5 Seconds Of Summer- Story Of Another Us
"Bırak allasen, bırak. Ben kendimi severim." Dediğimde masada bir kahkaha tufanı koptu. Bende güldüm.
Dışarıda kar yağıyordu ve kar tatilindeydik. Yılbaşına çok az kalmıştı. Gülümsedim. Kar taneleri insanları anımsatıyordu bana. Ne kadar hepsinin birbirinden farklı olmadığına inansamda.
Aslında hiç kar görmedim diyebilirdim ama, bugün meleklerim ile beraber bu karın keyfini çıkarmayı planlıyordum.
Herkesin içinde küçük bir çocuk vardı ve, bende bu çocuğu bugün dışarı çıkaracaktım. Hiç görmediği bir Derin ile karşılaşacaklardı. Aslında, bende bilmiyordum bu Derin'i..
Her zaman yalnız bir kızdım. Arka sırada kitap okuyup, müzik dinleyen ve ilgi çekmekten hep utanç duyan bir kız. Kendi hayal dünyasında, kitap kahramanları ile yaşayan.
Bazen Yabancı'daki Ediz ile dans ederdim, bazen 4N1K'daki Alikuş'la dertleşirdim, bazense sadece kendim olup, kitabımın sayfasını değiştirirdim.
Beni gerçek hayattan soyutlaştırıyorlardı ve ben bundan mutsuz değildim. Belkide, bu yüzden yalnız bir kızdım. Herkes benden uzak duruyor, korkuyordu. Bu senede yine böyle olmasını planlıyordum. Beril, Berk ve Uras haricinde tabii ki. Onlar olmasa benim yaşamıma devam edebileceğimi sanmıyordum.
Yüzümün önünde bana girebilecekmiş gibi duran elle, kendime geldim ve görüntüler netleşmeye başladı. İlk verdiğim tepki ise, "N'apıyorsun be?"ydi.
Beril'in yüzündeki sırıtış genişlerken kulağıma yaklaştı. "Yoksa dünki çocuğumu düşünüyordun?"
Onu ittiğimde, sandalye ile beraber düşsede, hala kahkaha atması sinirimi bozmuştu. Somurttum.
"Y..Yüzündeki.." gülmesinden dolayı kekeliyordu ve hiçbir şey anlamıyordum. İşaret parmağını bana doğru salladı ve gözünden gelen yaşı elinin tersiyle sildi. "Yüzündeki ifadeyi görmeliydin!" Yerde olup, sandalyede oturmasını önemsemeden elini karnına yerleştirip tekrar gülmeye başladı.
Tekrar somurttum. Dün Beril bizde kalmıştı ve kahvaltıyada Berk ile Uras'ı çağırmıştık, beraber vakit geçirelim diye. Gerçi dünde beraberdik ama, olsun.
Berk ve Uras bize anlamaz gözlerle bakarken, Beril hala kahkahalarla gülüyor, bense o güldükçe somurtuyordum.
Sonunda gülmesi durduğunda sandalyeden kalkıp, sandalyeyi düzeltti. Yanıma geldiğinde kafamı yan tarafa çevirdim. "Tamam lan somurtma, yakışmıyor." Dediğinde yavaşça kafamı ona dönderdim ve tek kaşımı kaldırdım.
Bu bakışı bildiğinden, bıkkınlıkla ofladı. "Tamam, 5SOS'un posterini vereceğim sana." Sırıtmam yüzüme yerleşirken, tekrar kaşımı kaldırdım.
"Tamam ulan, tamam. Konserinede götüreceğim." Dediğinde sırıtmam genişledi.
"Söz mü?"
Somurttu. "Söz Allah'ın cezası, söz."
Yaklaşıp iki yanağınıda sıktığımda oda gülmeye başlamıştı. "Barıştık."
Uras güldü. "Bu kadar mıydı?"
Omuz silktim ve tekrar güldüm. "Evet." Zengin oldukları için, 'Bu kadar mı?' demişti ve trip atacağımı sanıyorlardı. İstersem Uras'a söyleyip, her gün beni 5SOS'un konserine götürebilirdi. Ama kendi paramla biriktirip gitmek istiyordum. Ne kadar beleşçi olsam bile.
Masayı inceledim. Önceden her yeri dolu olan masa.. Şimdi kırıntı dahi bırakmamışlardı ve ben doymamıştım.
Sonra gözüme sadece bir salam kaldığını gördüğümde sırıtıp çatalımı batıracağım sırada, bir anda alınmasıyla gözlerimi kırpıştırdım ve hayvan gibi yiyen Berk'e baktım. Gözlerimi kısıp, ona kötü bakışlar atarken güldü. "İlk önce sen alsaydın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Sensiz #Wattys2016
Teen Fiction''Mutlu musun?'' Kaşlarımı çattım. Aniden böyle bir soru sormasını beklemiyordum ama, bozuntuya vermeden cevap verdim. ''Mutlu olmamak için, sebep var mı?'' Ben gülümseyerek ona bakarken, o gözlerini gökyüzünde gezdiriyordu. ''Mutlu olmak için sebep...