bırak beni

41 3 0
                                    

Multimedya'daki şarkıyı söylediğim yerde açarsanız sevinirim

İyi okumalar..





Çantamı alıp, okuldan çıktık. semih'in yüzünde Geniş bir gülümseme vardı. "Bugün çok eğlenicez, seni evine bırakayım hazırlan, akşam saat 8'de almaya gelceğim" dedi. İtiraz etmedim. "Peki" diyerek sustum eve gelene kadar konuşmamıştık. Elimi tuttuğunu fark ederek, çektim. Ve içeriye girerken "görüşürüz" dedim.

Eve girdiğimde, annem evdeydi ve kardeşim Tekin ise okula gitmemişti. Anneme ne olduğunu sorgularcasına bakış attığımda, Tekin okulda rahatsızlanmış fazla ateşi olduğundan beni aradılar gidip onu okuldan aldım şuan iyi merak etme dedi. Kardeşime öpücük attıktan sonra, merdivenleri cıkmaya başladım. Anneme bu akşam arkadaşımla dışarı çıkacağımı söyledim. "Tamam" diye mırıldandı. Sorun yapmazdı aramız anne kız ilişkisi gibi değildi zaten pek anlaşamayız. Tam merdivenlerden cıkmıştım ki, Tekin'in Arkadaşın kim? Bir yere gitmene izin vermiyorum abla. demesine sırıttım. Ah bu çocuk büyümüş de bana karışırmış diye geçirdim içimden..

Odama çıkıp, dört saatim olduğunu varsayarak, yatağa uzandım. Uykuya dalmışım. Tekin'in üzerimde zıplamasıyla hemen gözlerimi araladım ah bu çocuk benim yaşama nedenim..

"Abla hadi kalk".

"Saat kaç"?

"18.30". Hadi ama geç kalıyorum diyerek banyoya fırladım. "Abla sana gitmeyeceksin dedim"! diye bir ses yükseldi arkamdan ahh "sus tekin tabiki gidicem". Dedikten sonra kapıyı kitleyip, ılık bir duş aldım. Rahatladığımı hissediyorum müthiş bi his, suyun sizi herşeyden arındırıyormuş gibi hissettirmesi.

Dolabımdan, kırmızı dar ince askılı dizlerimin üstünde biten bir kıyafet alıp, Üzerime geçirdim saçlarıma maşayla hafif dalgalar verip hafif bir göz makyajı yapıp parlatıcımı sürdüm. Korna sesiyle semih'in geldiğini anlayıp siyah çantamı alıp, yüksek topuklularımı giyip evden cıktım arabaya bindikten sonra, semih'in beni öpmek için yaklaştığını görmezden gelip, Merhaba dedim, bozulduğunu fark edebiliyordum.
Kendini toparlayıp merhaba dedi ve beni, kimsenin olmadığı bir yere getirdi. Korkmuştum. "Neden geldik buraya"? diye sordum. "Gel benimle" diyip, Çalılıkların arasından geçmemizi sağladı. Yerde kurulu bir sofra vardı ve ağacın dalına asılı ufak bir fener güzeldi.

Sırf Erkin'in yaptıklarına inat olmuştu bunların hepsi. İstemiyordum buraya gelmeyi, hep inadım yüzünden geldim Erkin'e inat..

Olduğum yere çöktüm. Semih, bardaklara şarap koydu. iyide ben hiç içmedim ki.

"Semih ben daha önce hiç içki içmedim" Dedikten sonra bana, "birsey olmaz sadece bir kerelik" Dedi. Kafamı onaylarmışcasına salladım. Elime alıp bir yudum aldım. Sert ve keskin bir tadı vardı. Yüzümü ekşittim ve hepsini bir kerede diktim tepeme. Alışık degildim ve başımı döndürdüğüne yemin edebilirim.

Şarkıyı burada açabilirsiniz..


Biraz oturduktan sonra, iyi olmadığımı anlayıp "kalkalım mı Akın"? Diye sordum kafamı kaldırınca, karşımda olanın Akın değil, Semih olduğunu bir kez daha anladım. Bana sinirlenip dişlerinin arasından "Akın burda yok güzelim benimle idare ediceksin" diye söylenip ayağa kalktı. Üstüme doğru yürüyüp yere çöktü. Saçlarımı geriye doğru itip, "bu gece seninle çok eğlenicez" dedi. "benden uzak dur yoksa, Akın seni mahveder" diye fısıldadım. Kahkaha attıktan sonra, "bana bak sürtük, Akın öleli uzun zaman oluyor ve seni kurtaracak kimsen yok buna alışsan iyi edersin. çünkü bu geceden sonra benim olacaksın"! Hayır dedim güçsüz Ve çaresiz çıkan sesimle.

Üzerime gelerek üstüme çıktı. Çimlerin üzerine uzanmış ben iğrenç içki kokusu ve üstümde hissettiğim ağırlığıyla semih..

"Bırak beni"! Diye bağırdım tüm gücümle itmeye çalışırken onu. Ellerimi tutup, o iğrenç dudaklarını boynumda gezdiriken, yerde bulduğum taşı kafasına geçirdim. O acıyla inlerken, elinden kurtulup, koşmaya başladım karanlığa doğru, önümü görmeden hızla kaçmaya çalışıyordum.

Arkamdan ayak sesleri geliyordu ve gittikçe yakınlaşmıştı. Bir anda kolumdan tutup beni kendine çekti ve sertçe bir tokat attı. Geriye doğru bir kaç adım atıp duvara çarptığımda kaçamayacağımı anladım ve gözlerimden firar eden birkaç damla gözyaşına izin verdim. Yüzünü boyun girintime sokup, dudaklarıyla boynumda kavisler çizmeye başladı bir eli duvardan destek alırken diğer eli, bacaklarıma doğru ilerlemişti korkuyordum ama sesim çıkmıyordu. Çıkaramıyordum.

Eli yukarıya doğru çıkarken, bi anda üstümden çekildi yumruk sesleri gelmişti. Fırsat bilip, koşmaya başladım. Topuklular koşmama engel olmaya başladığında bile durmadım. Tüm gücümle koşmaya devam ettim arkamdan ayak sesleri geliyordu ve çok yakınımdaydı. Nereye gittiğimi bende bilmiyordum. önümü bile göremiyordum. Birisi kolumdan çekti geriye doğru döndüm ve tüm gücümle, omuzlarına vurup,  Bırak beni diye bağırmaya başladım. Beni kendine çekip kafamı göğsüne yasladı. ama bu koku, burnuma dolan koku Erkin'e aitti. "Şşşt" dedi usulca, huzur veren kokusu ve sesinin en sakin tınısıyla..

"Erkin ben çok kor-" daha sözümü tamamlayamadan, "korkma ufaklık, ben yanındayım" dedi. Hıçkırarak ağlamama engel olamıyordum. Bir elini belime diger elini ise bacaklarıma birleştirerek, beni kucağına aldı. Başımı göğsüne iyice gömdüm. Gerisini hatırlamıyorum uyumuştum sanırım, güven veren kolları ve huzuru bahşeden kokusunun arasında..

Ertesi gün, uyandığımda kendi yatağımda olmadığımı anladım. Başım ağırıyordu ve hiç birşeyi hatırlamıyorum. Hangi ara gelmiştim buraya? Ahh tabi ya semihle dışarı çıkmıştık. Bana saldırdı! Erkin, Erkin kurtarmıştı beni neredeydi şimdi? Etrafa gözümü gezdirdim kahretsin! Sadece iç çamaşırlarım vardı üstümde.

Hemen ayaklanıp kıyafetlerimi üstüme geçirdim. Odadan çıkıp, merdivenleri yavaş yavaş ilerledim.
Aşağıya ulaştığımda Erkin kahvaltı yapıyordu. Yanına oturmamı işaret edince, sesimi çıkarmadan sandalyeyi çekip oturdum ne de olsa teşekkür borçluyum. Beni o iğrenç çocuktan kurtarmıştı. Peki onun orada ne işi vardı kimsenin olmadığı bir yerde.

"Erkin, beni nasıl buldun?" diye sordum sessizliği bozarak. "İyi birisi olmadığını anlamak zor olmadı." dedi ve sustu biraz sonra, "sana yapma demiştim" dedi. Bisey demedim daha doğrusu diyemedim.

"Şey ben sabah uyandığımda, üstümde kıyafetlerim yoktu sen mi çıkarttın"?

"Bilmem sence"?

"Söylesene Erkin."

Hiç birşey söylemeden ayağa kalktı. Tekrardan "söyle" dedim.
Yavaşca bana yaklaşıp, "çok mu merak ediyorsun"? Diye sordu. Nefesini yüzümde hissediyordum. Söylemeye niyeti yoktu. Sinirlenip, üstümden ittim ve aptal diyerek evden uzaklaştım.

Üstümde hala dün ki kıyafetler varken okula gidemezdim. ilk önce gidip kıyafetlerimi değiştirmeliydim.

Peki ya annem ona ne diyecektim?

Anahtarımı kapıya takıp, kapıyı açıcakken annem hemen kapıyı açtı. Ne diyecektim şimdi? sessizce içeri geçerken annem "ee dün nasıl geçti? neden Aslı da kalıcam diyerek mesaj attın? kötümüydü günün"? Diyerek bir sürü soru sordu.
Ne yani mesajmı atmıştı anneme?
Hiç birşey söylemeden odama çıkıp üstümü değiştirdim. Çantamı alıp, aşağıya indim. Kapıdan ilerlerken annem söylenmeye başlamıştı ki, ondan önce davranıp, " güzeldi anne Aslı çağırdı diye gittim onlarada" dedim ve evden çıktım. Okula doğru yürümüştüm. Okula geldiğimde içeri girdim. sırama geçip, Erkin'in gelmesini bekledim konuşmalıydım onunla neden beni koruduğunu bana neden hem iyi hem kötü davrandığını öğrenmeliydim. Hoca gelmişti derse ama o hala yoktu ikinci ve üçüncü derste bile..

Gelmeyecekti. Boşuna bekliyordum..

Sessiz FelaketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin