"Alo Muzaffer. Hemen gelip Defneyi al buradan "
Sokağın ortasında öylece dururken Leventin ne yapmaya çalıştığına odaklanamıyordum. Gönlümü ferahlatan sarılmanın ardından bu soğukluk içimi acıtmıştı. Yüzüme dahi bakmıyordu. Neydim ben ? İlgiye aç bir çocuk muyum? Ya da tüyleri hafif sevildikten sonra sokağa bırakılan kedi mi ? Acıyor muydu bana ? Demir ailesinin kızına acımış mıydı ? Bu ikilemler dağıtıyordu beni .
Ne kadar bekledim bilmiyorum . Muzaffer gelince Levent arabaya binip hızla uzaklaştı. Ardından öylece baka kaldım sadece .
"Hadi abla gidelim "dedi Muzaffer . Benden yaşça büyük duruyor ama abla diyordu . Bu şekilde samimi konuşması güzeldi .
Arabaya binip yola koyulduk. Ne ben konuştum ne de Muzaffer . Belli ki gecenin bu saatinde uykudan uyanıp gelmişti . Muzaffer için üzülsem de aklım Leventteydi.
Araba durunca hemen indim . Muzaffer evin kapısını açtı ve içeri girdik .
"Ben buradayım abla . Bir sorun olursa seslen"
"Sağol Muzaffer . " dedim ve odama gittim .
Odadan dışarıya açılan balkonun kapısını açıp derin bir nefes aldım . Hafif rüzgar yüzüme vurunca biraz kendime gelir gibi oldum . Balkondaki sandalyelerden birinin üzerinde bağdaş kurup dışarıyı izlemeye başladım .
Ne zaman normal insanlar gibi yaşayacağım ben ? Özledim ... Kendimi çok özledim . Sessizliğime gömülmeyi özledim ...
Gökyüzü aydınlanmaya başladı . Levent hala gelmemişti. İçimde tarifi zor hisler vardı . Ne yapacağımı nasıl davranacağımı bilmiyorum .
Leventin arabası belirince Muzaffer koşup arabanın yanına gitti . Bir dakika sonra Levent Muzafferin yardımıyla arabadan indi . Panik oldum . Hemen aşağı inip kapıyı açtım . Levent başı önüne düşmüş şekilde Muzafferin desteğini alarak içeri girdi. Salonu ağır bir anason kokusu sarmıştı. Pis herif . İçmişti demek. Muzaffer kahve getirmek için mutfağa gitti . Bende salonun girişinde Leventi izliyordum .
"Ne var ? Ne bakıyorsun bana ?" Konuştuları anlaşılmasada sesi sert çıkıyordu Leventin.
Şaşırmıştım.
"Niye içtin?" Dedim .
"Sanane lan sanane . " olduğum yere çakılıp kalmıştım . Ne yaptım şimdi ben ?
"Levent ne dediğinin farkında değilsin !" Sesim net çıkmıştı .
Zorla ayağa kalkıp yanıma kadar yürüdü . Levent bana yaklaştıkça anason kokusu çok daha fazla midemi bulandırıyordu. Aramızda iki adım kala durdu .
"Sana hesap mı vereceğim ? Ne sandın kendini ? Neyimsin? Nesin sen ? Tamam Rıdvan ibnesi yaklaşamaz sana . Izin vermem . Ama o kadar . Anlıyor musun ? Sikt*ğ*m*n dünyası!"
Her bir kelimesi beynime mızrak gibi çakılıyordu. Hiç olmadığım kadar güçlü duruyordum. Buraya kadar .!
"Bana kimse acıyamaz. Buraya kadar Levent Bey . Saçma dünyan senin olsun . Ben başımın çaresine bakarım" dedim .
Hiç olmadığım kadar sakindim. Hemen arkamda kahve fincanıyla duran Muzafferi ittirip yukarı çıktım . Çantamı alıp tekrar aşağı indim . Levent ayakta bile duramıyordu.
"Abla . Dur nereye ? " Muzaffer endişeli gözlerle bana bakarken kapıyı hızla açtım .
"Bana bak Muzaffer . Tek kelime bile etme . Beni rahat bırak ! " o kadar sert söylemiştim ki ben bile korkmuştum. Muzaffer iki arada kalmıştı ama umrumda değildi . Hızla kapıyı çekip çıktım .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
Teen FictionBin kırık kilit vardı kalbimde . hepsini tek tek açan sen... hadi şimdi gel de bul beni geçmişin yıkık umutlarında. Sen ömrümü ömrüne mühürledin bense seni ömrüm bildim ...