MULTİMEDYA: ( TEMSİLİ ) DOLUNAY VE YANKI
Gözlerimi açmak çok zor. Gözüme giren beyaz ışık çok rahatsızlık verici. Etrafım neden kalabalıklaşmaya başladı? Bu üstümdeki kablolarda ne? Neden bukadar canım yanıyor? Kafamı sağa doğru çevirdim. Yankı ordaydı ve elimi tutuyordu. Çok perişan bi hali vardı. Gözlerinin beyazı artık kırmızıya dönmüş.
Elimi iki elinin arasına alıp sıktı."Beni bırakmicanı biliyodum dodo."
Dedi ve gözünden iki damla yaş düştü.
Doktorlar onu odadan çıkardılar.
Küçük bir fenerle gözüme ışık tuttular.
Hay amınağ bune be? Göz bu göz tutulurmu ışık Allah'ın malı. Sonra işaret parmağını sağa sola oynatarak takip etmemi söyledi.
Cevap veremiyordum ama dediklerini anlıyodum. Bikaç bişeyler daha yaptıktan sonra beni başka bi sedyeye yatırdılar. Hastane koridorlarında ilerlerken tüm hastanedekiler acıyan bir yüz ifadesiyle bana bakıyolardı.
Asansöre bindik. Aslında asansörde yatarak yukarı çıkmak. Baya bi eğlenceliymiş.
Koridorun sonunda bi odanın kapısının önünde durduk. Ani bir şekilde durunca vücudumdaki acıları bir kez daha hissettim. Bana nolmuştu böyle? Neden canım yanıyor? Neden burdayım?
Odaya getirdiler beni. Daha güzel bi oda. Televizyonu var lan.
Birkaç hemşire beni kaldırarak sedyeden yatağa yatırdı.
Hemşireler çıkınca Yankı ve İdil girdiler içeriye.
İdil ağlıyordu ve oda perişan bi haldeydi."Dolunay iyimisin ? Canın acıyomu?"
Cevap veremedim. Kolumu oynatmaya çalıştım ama başaramadım. Bütün vücuduma bıçak saplıyorlarmış gibi hissettim ve acıyla inledim.
İdil hemen yanıma geldi ve"Bişey istermisin su falan. "
Gözlerimi kırparak isterim demeye getirdim ve beni anlayarak bir bardak su getirdi. Yastığımı biraz dikleştirerek bana su içirdi.
"Hadi sen şimdi uyu dinlen tamammı?"
Dediğini yaptım. Bişey diyemediğim içinde gözlerimi kapattım ve uykuya dalmayı bekledim.
Uyandığımda etrafım çok kalabalıktı. Bu ne aq çok fazla kişi var burda. Kafamı sola çevirdim ve o meymenetsizi gördüm üzgün gibi duruyodu. Sıçarım üzgünlüğüne ya. Tam bişeyler söylicektimki konuşamadığım aklıma geldi. Denemekten zarar gelmez diyip konuşmaya çalıştım.
Ve başardım."Lan şerefsiz sen hangi yüzle geliyon buraya? Farkındamısın şu an burda olmamın ve iç kanama geçirmemin ayrıca ameliyat olmamın tek sebebi sensin. Ben sana demedim mi yüzünü görmek istemiyorum diye? Şimdi neden geldin?"
Herkes şaşkınlıkla bana bakıyodu.
Bakmayın sizde şöyle. İdil ve Yankı hariç hepiniz çıkın dışarı. Hemen!
Diye gürledim.
Birkaç saniye içinde odadakiler çıkmıştı. Doruk olduğu yerde duruyodu.
Yağız sinirlenip
"Kız herkes odadan çıksın dedi. Bu herkes topluluğu içinde sende varsın. Defol şimdi."
Doruk birşey söylemeden elindeki bir buket papatyayı yanımdaki komodinin üzerine bıraktı ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Komodinin üzerindeki papatyaları alıp arkasından fırlattım.
"Senden gelicek hayır başkasından gelsin!"
Diye arkasından bağırdım. Yine bişey demedi ibnethor. Ve odadan çıktı. Çiçekleri fırlatırken çok canım yanmıştı. Bir süredir ortalarda olmayan acı yine tüm vücudumu sarmıştı.
Yankı yatağa yaklaştı yere çöktü ve elimi avuçlarının içine aldı.
"Hiç bişey için kendini üzme olurmu herşey geçicek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANDOMİMCİ (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionDüzenleniyor adı altında yazmadığım ergenliğimin ağır geçen dönemlerinde yazdığım vıcık ve saçma bi hikaye okumak isterseniz tutan yok okursanız beyninizde oluşucak hasarlar için müessesemiz mesuliyet kabul etmemektedir