"Michael'dan bıktım." dedi Luke, Ashton'la birlikte okuldan çıkarken. "Her tenefüste yanıma gelip benimle dalga geçti resmen. Bu gece kesinlikle dışarı çıkıp Pokemon arayacağım."
Ashton gözlüğünü düzeltti. "Niye gece çıkıyorsun ki? Fazla tehlikeli olmaz mı sence?"
"Geceleri efsanevi Pokemonların çıktığını duydum." diye yanıtladı Luke omzunu silkerek. "Bir Mewtwo yakalarsam Michael'a ömrüm boyunca hava atabilirim böylece."
Ashton karşıdan karşıya geçmeden önce etrafına bakıp mırıldandı. "Pokemon Go'da Mewtwo olduğunu bilmiyordum."
"Kimse bilmiyor, sadece bir Mew gördüğünü söyleyen insanlar ve ekran resimleri falan var. Ama eğer Mew varsa Mewtwo da olmalı, değil mi?"
"Eğer gerçekten bir Mewtwo ya da efsanevi kuşlardan falan görürsen hemen beni ara. Saat sabahın beşi bile olsa gelirim." dedi Ashton, evinin kapısına doğru yürürken. "Herneyse sonra görüşürüz Luke."
Luke ona gülümseyerek el sallayıp telefonunu çıkardı ve eve gidene kadar birkaç yumurta çatlatabilmeyi umdu.
.•.•.•.
Saat henüz gece yarısıyken Luke yedek şarjlarını sırt çantasına attı ve spor ayakkabılarını giyip ailesini uyandırmamaya çalışarak dışarı çıktı. Gerçi yarın okulu olmadığından gece boyunca uyumamış olmasının pek bir sorun olacağını düşünmüyordu.
Telefonunu açtı ve sadece sokak lambalarının aydınlattığı boş sokaklarda yürümeye başladı. Bazı barlardan müzik sesleri yükseliyor ve bu ürkütücü ortamı biraz da olsa yumuşatıyordu.
Luke uzun bir süre yürüdü; üç tane 2, bir tane de 5 kilometrelik yumurta çatlattı ama içinden çıkanlar pek de değerli değildi. Etrafta hiç efsanevi Pokemon falan yoktu. Sadece bir Meowth ve Ponyta yakalayabilmişti. Eğer elinde birkaç Lure olsaydı yakınlardaki Pokestoplara atabilirdi ama malesef tüm hepsini harcamıştı.
Bir Gym'i ele geçirdi ve 12. levele geçti. Hiçbir efsanevi Pokemon göremediğinden bir Pikachu yakalayıp sonra eve döneceği konusunda kendi kendine söz verdi.
Telefonu, şarjının %10'a düştüğü uyarısı verdiğinde Luke iç çekip yakınlardaki bir kafenin dışarıda bıraktığı sandalyelerinden birine oturdu. Çantasını kucağına koydu ve fermuarını açıp yedek şarjlarından birini bulmak için karıştırmaya başladı.
Tam parmaklarını pürüssüz kablonun etrafına sarmıştı ki aniden ağzı deri eldivenli bir el tarafından kapatıldı.
Luke panikleyip çığlık atmaya çalışırken arkasındaki çocuk eğilip kulağına fısıldadı.
"Sana baktığımda, Metapod'um daha da fazla sertleşemiyor bebeğim."
~
"When I look at you, my Metapod can't get any harder, baby."
Türkçe'ye çevirince neden bu kadar saçma durdu bilmiyorum ama neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pokemon go //muke
Fanfiction"Merhaba, efendim. Arka bahçenizde bir Pikachu var ve izin verirseniz gidip onu yakalayabilir miyim, lütfen?" "Siktir ciddi misin?" Michael hızla telefonunu cebinden çıkardı ve kapıyı hızla Luke'un suratına kapattı. {Pokemon Go adlı oyundan esinlen...