Olayları hızlandırıyorum hayırlı uğurlu olsun kdsvdjsv
~Pazartesi günü Ashton, Calum'la konuşabilmek için yemekhanede onun yakınındaki bir masaya oturmuştu ve o yüzden de Luke ilk defa kendi masasında tek oturuyordu.
Önündeki patates kızartmalarından bir tane daha ağzına attı ve boş boş etrafı izlemek yerine telefonuyla ilgilenmeye karar verdi.
Pokemon Go'ya tıkladı ve yakınlarda bir Dragonite olduğunu gördü ama şu anda okuldaydı ve okuldan kaçmak da istemediğinden onu aramaya gidemeyecekti. İç çekip mesajlarını kontrol edecekken yanına birinin oturduğunu fark etti.
Bakışlarını tefonundan kaldırdığında yanına oturan kişinin Michael olmasını kesinlikle beklemiyordu. "Selam." diye mırıldandı telefonunun ekranını kapatıp masanın üzerine koyarken.
Kırmızı saçlı çocuk gülümsedi. "Selam, noob."
"Niye geldin?" Luke sinirli bir şekilde iç çekti. "Fark ettin mi bilmiyorum ama Ashton diğer masada."
Michael sırıttı. "Sadece sana okulun arka tarafında bir Dragonite olduğunu söyleyecektim ama eğer çok istiyorsan gidip Ashton'a da söyleyebilirim." Oturduğu yerden kalkmak için sandalyesini geri ittirdiğinde aniden Luke uzanıp onun bileğini tuttu.
"Eğer bana onun tam olarak nerede olduğunu söylemezsen Candela ile birlikte seni yok eder ve kemiklerinden bir Valor Gym'i yaparım."
"Pekala, beni takip et." Michael bileğini sarışın çocuktan kurtarıp ayağa kalktı. Luke da hızla masanın üzerindeki telefonunu alıp kalan yemeğini çöp kutusuna boşalttıktan sonra ona yemekhanenin kapısından çıkmadan yetişti, bir yandan da Pokemon Go'yu açmaya çalışıyor ve serverın çökmemesi için içinden sessizce dua ediyordu.
Michael okulun koridorlarında hızla ilerleyerek arka bahçeye açılan kapının önüne geldi, şu anda herkes ya ön bahçede ya da yemekhanede olduğundan bu bahçeyi kullanan kimse yoktu. Kapıyı açtı, Luke hala çaresizce bir Dragonite görebilmek için ekranına odaklanmıştı.
Yeşil gözlü çocuk okulun kiramit duvarına yaslandı ve bir süre daha telefonuna baktıktan sonra kaşlarını çatıp kendisine öfkeli bir şekilde bakan Luke'u izledi. "Dragonite nerede?" diye sordu Luke ona kaşlarını çatıp.
Michael kıkırdadı. "Şaka yaptım. Dragonite okulun iki sokak aşağısında aslında."
"Nereden biliyorsun?" Sarışın çocuk kollarını göğsünde birleştirdi. "Az önce oradan geldim çünkü." diye yanıtladı Michael sırıtarak.
Luke'un gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Bir Dragonite için okuldan mı kaçtın?"
"Buna değerdi." dedi Michael omuzlarını silkip. "1749 CP."
Mavi gözlü çocuk telefonunu sinirle siyah kotunun arka cebine sıkıştırdı. "O zaman beni niye buraya getirdin aptal?"
"Bir şey konuşmak istiyorum." dedi Michael.
"Dün," yaslandığı duvardan doğrulup Luke'a doğru bir adım attı. "Beni mi kıskandın?"
"Tabii ki de hayır!" Sarışın çocuk elini havaya sallayıp gözlerini karşısındaki çocuğun güneşin altında parıldadığını fark ettiği yeşil gözlerinden kaçırmaya çalıştı.
Michael güldü. "Berbat bir yalancı olduğunu biliyor muydun, Luekhemmo?"
"Adım Luekhemmo değil!" dedi Luke. "Ayrıca yalan falan da söylemiyorum."
"Öyle mi?" Michael bakışlarını ondan kaçırmaya çalışan çacuğa bakmaya devam etti, Luke başını hızla sallayarak onayladı.
"Pekala, Blanche bunun için beni kesinlikle lanetleyecek, ama..." Sağ elini Luke'un yanağına koyup başını ona çevirmesini sağladı. "O zaman yalan söylemediğine emin olmalıyım."
Dudaklarını hala neler olduğunu anlayamayan sarışın çocuğun dudaklarıyla birleştirdi.
~
EVET BURDA BİTİRİYORUM ÇÜNKÜ DAYAK YEMEYİ SEVERİM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pokemon go //muke
Fanfic"Merhaba, efendim. Arka bahçenizde bir Pikachu var ve izin verirseniz gidip onu yakalayabilir miyim, lütfen?" "Siktir ciddi misin?" Michael hızla telefonunu cebinden çıkardı ve kapıyı hızla Luke'un suratına kapattı. {Pokemon Go adlı oyundan esinlen...