MK 3

824 51 1
                                    

Düzenlenmiştir.
⇨ Medyada Sera.

◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇

Büyük bir sevinçle uyandı güne bugün Vega. Nedenini bilmiyordu ama etrafta gezip dolaşmak istiyordu. Yeni şeyler keşfetmek, yeni yerler görmek istiyordu. İçindeki bu keşif arzusuyla yana yakıla ablasını uyandırdı. Beş dakikalık bir yalvarma süresinden sonra Sera kardeşine kıyamamış ona etrafı gezdirmeyi kabul etmişti. Yanlarına gelen annesine "Anne bugün hava çok sıcak biraz göle girip yüzebilir miyiz? Söz veriyorum kıyıda duracağız ve Vega'ya göz kulak olacağım merak etme." diye sordu. Annesi Sera'nın sorumluluk sahibi ve kardeşine çok düşkün bir abla olduğunu bildiğinden teklifi kabul etti. Büyük bir sevinçle annesine sarılan Sera Vega'nın elinden tutup onu gezdirmeye başladı. Evlerinin olduğu yer çok güzel bir bölgeydi. Tam karşılarında bir orman, ormanın yan tarafında da bir göl vardı. Vega hayranlıkla etrafına bakıyordu. Sabahın ilk ışıklarında ılık ılık esen rüzgar yanaklarını okşuyor, saçlarını havalandırıyordu. Bu duyguyu sevmişti Vega, rüzgarı sevmişti. Sera onu ormanın biraz içine meyve ağaçlarının olduğu yere getirdi. Küçük bir ağacın dalına uzanıp kırmızı bir meyve kopardı ve kardeşine verdi. Vega biliyordu bunu kirazdı bu. Sulu, tatlı kiraz. Çok güzeldi tadı, rengi, kokusu. Ağaçta yetişiyordu. Teşekkür etti ağaca ama ağacı da yetiştiren topraktı. Teşekkür etti toprağa, sevgiyle sarmalandı kalbi, sevdi toprağı. Biraz daha yürüyüp gölün sığ olduğu bir yerine geldiler. Sera üzerindekileri çıkardı. Mayosunu evdeyken giymişti içine tıpkı Vega gibi. O da ablasının yaptığını yaptı. Mayosu kırmızı renkliydi. Ablasınınki maviydi. Üzerlerinde isimlerinin baş harfi olan S ve V yazıyordu. Sera yavaş yavaş suya girdi ve bir tur atıp geldi. Gerçekten çok iyi yüzüyordu, Vega'nın aksine. Vega iyi yüzemiyordu bilmiyordu neden ama yüzemiyordu. Suda çok uzun süre kalamıyordu. Su farklı hissettiriyordu. Hem onu tüketiyor hem de yeniden canlandırıyordu. Vega bu hissi garip buluyordu ama seviyordu. Suyu seviyordu.Ablasının uzattığı elini sıkıca tuttu ve suya girdi. Evet işte yine oluyordu. Hem acıtıyor hem de zevk veriyordu. Çok eğlenceliydi. Ablasıyla birbirlerine su fırlattılar, dibe daldılar, bir saat boyunca oyun oynadılar. Bu kadar yeterliydi. Sera biliyordu Vega fazla suyla oynamamalıydı çünkü hastalanıyordu. Yanında getirdiği havlulara sarınıp evin yolunu tuttular.

♛♕♛♕

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

♛♕♛♕

"Vega, hadi sepeti getir!" Sera bahçede bir yandan örtüleri yere sererken bir yandan da kardeşine sesleniyordu. Bugün arkadaşlarını evine kamp yapmaya davet etmişti. Babasının küçüklük zamanlarından kalma çadırını şans eseri depoda keşfetmişti. Çok büyük ve yeni değildi ama sağlam ve güzel bir renge sahipti. Babasından onu kurmasını rica etmiş, çadırın önüne biraz odun yığmıştı. Hava kararınca ateş yakıp şeker pişireceklerdi. "Vega, hadi kardeşim!" Sera her şeyin kusursuz olmasını istiyordu ama Vega bir türlü sepeti getirememişti. Kendi elleriyle arkadaşlarına sandviç hazırlamış, portakal suyu sıkmıştı. Örtüyü düzenlemeyi bırakıp ayağa kalkıyordu ki Vega geldi. "Özür dilerim ablacım üstümü değiştiriyordum bu arada telefon sana." Sera merakla telefonu eline aldı. Arayan arkadaşı Nesa'ydı. Hastalandığını ve akşamki kampa gelemeyeceğini, Kira'nın da kardeşinin güç teslimi için saraya gittiğini söylemişti. Sera telefonu kapatıp kardeşine verdi. Üzülmüştü, çok üzülmüştü ama yapacak bir şey yoktu. Merakla bakınan kardeşine dönüp "Gelemeyeceklermiş. Hadi ortalığı toplamama yardım et." dedi. "Dur, bekle! Ben seninle kamp yaparım toplama ortalığı." dedi Vega yüzünde kocaman bir gülümsemeyle. Ablasını çok seviyordu Vega. Onun üzülmesini hiç istemiyordu. Kardeşinin ışık saçan gülümsemesine aynısıyla karşılık vererek kafasını salladı. Evet belki arkadaşlarıyla olduğu gibi olmayacaktı ama kardeş hep yanımızda olan neşe kaynağımız değil miydi?

Akşama doğru büyük bir iştahla sandviçlerini yiyip meyve sularını içen iki kardeş yan yana oturmuş babalarının ateşi yakmasını izliyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akşama doğru büyük bir iştahla sandviçlerini yiyip meyve sularını içen iki kardeş yan yana oturmuş babalarının ateşi yakmasını izliyorlardı. Sera eline aldığı şişin birine şekeri takıp kardeşine uzattı ama Vega sanki çoktan uzaklara gitmiş gibiydi. "Vega, şekerini alsana kardeşim." Sera'nın onu uyarmasıyla kendine gelen Vega şekerini aldı ve ateşe uzattı. Sera da aynı şeyi kendi şekeri için yaptı. Şekerin pişmesini beklerken gözleri Vega'ya takıldı. Kardeşi ne kadar çabuk büyümüştü. Doğumu daha dün gibiydi. İlk emeklemesi, yürümesi, dişlerinin çıkması, konuşması! Zaman ne kadar hızlı geçiyordu. Dört yaşındaydı Vega. Seneye onunda saraya gitmesi gerekecekti. Bunu hatırlayınca huzursuz oldu Sera. Kardeşinin o bembeyaz tenine yansıyan alevlerin Vega'ya kattığı hava karşısında hayrete düştü. Sanki kardeşinin bir parçasıymış gibi eğilip bükülüyor, kâh gözlerinin mavisine karışıp onu yakıyor kâh da saçlarının kızıllığına kızıllık katıyordu. Çok güzel bir tabloydu bu, bir başyapıttı. Sonra birden dikkatini çekti. Vega bir an bile olsa gözlerini ateşten ayırmamıştı hatta ona çok yakın duruyordu. Hemen kardeşini uyardı Sera. Ona bir şey olmasını istemezdi. Vega ablasına bakıp kafasını salladı, hayır bunu yapmayacaktı. Ateş o kadar güzeldi ki adeta onu oyun oynamak için içine davet ediyordu. "Gel." diyordu "Biz aynıyız, sen ve ben. Senin içinde benim bir parçam var. Sende benim gücüm, üzerinde mutlak hakimiyetin gölgesi var. Gel hadi birlikte oyun oynayalım." Vega hissediyordu içinde yanan ateşi tıpkı onun gibiydi. Parlak turuncu alevler adeta tüm vücuduna yayılıyor, ona itaat ediyor ve tüm güçlerini ona aktarıyorlardı. Daha fazlasını istedi Vega, çok daha fazlasını. Büyülenmiş bir şekilde ayağa kalktı ve kendini hiç düşünmeden alevlerin arasına bıraktı.

 Büyülenmiş bir şekilde ayağa kalktı ve kendini hiç düşünmeden alevlerin arasına bıraktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇

Okunmalar gittikçe artıyor! Desteğiniz için teşekkür ederim. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ♡

Mars KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin