MK 11

255 24 3
                                    


Çook uzun bir aradan sonra yeni bölümle merhabaa

◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇

İnsan konuşmasına benzer sesler duyarak açtı gözlerini Vega. İlk başta nerede olduğunu idrak edemese de kısa bir süre sonra anlamıştı buranın odası olduğunu. Başındaki sızıyla elini kafasına götürdü ve hissettiği şeyle gözlerini yumdu. Kafası aldığı darbe yüzünden şişmiş ve sarılmıştı. Onun uyandığını fark eden kral ve kraliçe hemen yanına gelmiş onu kontrol etmeye başlamışlardı.

"Tatlım iyi misin, bir şeyin yok değil mi?"

"Nasıl hissediyorsun?"

Anne ve babasına içtenlikle bakıp bir şeyler söylemek istedi ama yapamadı. Dudakları kurumuş birbirine yapışmıştı. Yavaşça kolunu kaldırıp su dolu bardağı işaret etti. Annesi hemen bardağı alıp Vega'nın dudaklarına götürdü. Birkaç yudum içen Vega kendini daha iyi hissediyordu. Yavaşça dudaklarını araladı ve ağzından şu sözler döküldü;

"İyiyim sadece biraz başım sızlıyor. Bana tam olarak ne oldu?"

Babasının gözlerinden geçen kısa bir öfke dalgasının ardından kral söze başladı.

"Gece vakti dışarı çıkmışsın, yanına hiçbir koruma almadan ormanın içindeki göle gitmişsin. Orada Beyaz Kaplan'ın saldırısına uğramışsın ama Titan'ın şans eseri orada olmasından sadece kafana darbe almışsın. Seni bu konu hakkında ne kadar uyarsakta sen başına buyruk hareket ederek hem kendine hem de krallığımıza büyük zarar veriyorsun Vega."

Kral sözlerine devam edecekti ki kraliçenin koluna dokunmasıyla vazgeçti. Annesi daha yumuşak bir sesle sözü devraldı ama onunda sinirini bastırdığı gözlerinden belli oluyordu.

"Bunları Vega iyileşince konuşuruz hayatım. Şu an önemli olan onun burada olması ve bir an önce iyileşip ayağa kalkması."

Kraliçe gözlerini doktora çevirince doktor yavaşça Vega'nın yanına geldi ve kontrol etmeye başladı. Vega bu sırada olanları hatırlamaya çalışıyordu. Birden aklına uyurken kaplanla olan konuşması geldi. Ona hatırlamayacağını söylemişti ama hatırlıyordu işte. Teodor, ona tekrar saldıracağını söylemişti ama önce Titan'a haber vermeliydi. Doktor kontrolünü bitirince durumunun iyi olduğunu, başındaki şişliğin de birkaç güne geçeceğini söylemişti.

"Babacığım izin verirseniz Titan'la konuşmak istiyorum, yaptıklarından dolayı ona teşekkür etmeliyim."

Babası kafasını sallayıp annesiyle beraber odadan çıktıktan birkaç dakika sonra odaya Titan girdi. Sarı saçları omuzlarının üzerine güneş ışınları gibi dökülüyor, yeşil gözleri bir orman kadar güçlü görünüyordu.

"Geçmiş olsun majesteleri umarım iyisinizdir."

İçten bir gülümseme eşliğinde Vega konuşmaya başladı.

"İyiyim Titan çok teşekkür ederim. Eğer orada olmasaydın büyük ihtimalle şu an burada olamazdım."

"Lütfen böyle söylemeyin majesteleri bundan sonra sizin güvenliğiniz benden sorumlu. Babanız yani Kral Ari sizi korumak için beni görevlendirdi. Artık saray dışında daima yanınızda olacağım efendim."

Titan'ın davranışlarına bakarak bu durumdan bir anlam çıkarmaya çalıştı Vega. Daha birkaç gün önce bu çocuk onunla alay edercesine konuşup geçmişini bildiğini söylüyordu, şimdiyse oldukça saygılı bir şekilde onu koruyacağından bahsediyordu.

"Korumam olduğundan haberim yoktu babam söylememişti. Her neyse görevini en iyi şekilde yapacağından şüphem yok. Aslında sana bir şey söylemem gerekiyor o yüzden de çağırdım seni. Rüyamda bana saldıran kaplan Teodor ile konuştum. Bana tuzak kurmaya devam edeceğini ama bu tuzakları ilk senin üzerinde deneyeceğini söyledi. Dikkatli olman için sana haber vermek istedim."

Anlatılanları dikkatle dinleyen Titan gözlerini Vega'nın gözlerine sabitledi. Tam olarak anlayamasa da orada bir koruma duygusunun ortaya çıkıp sonra kaybolduğunu gördü Vega. Titan'ın çene kasları gerilmiş, vücudu dikleşmiş, gözleri çam yeşiline dönmüştü. Bu görüntü karşısında ürperdi Vega. Titan'ın oldukça güçlü olduğunu hissetti. Yalnız kendisini değil, Vega'yı da koruyabilecek kadar güçlü.

"Beni bu konuda bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederim majesteleri. Hem kendim için hem de sizin için çok dikkatli olacağım. İzninizle."

Titan kararlı gözleriyle Vega'nın deniz mavisi gözlerine baktı ve sert bir baş selamıyla odadan ayrıldı. Vega gitmeden önce Titan'ın sinirlendiğini hissetmişti. Yorgun olmasaydı belki o da sinirlenebilirdi ama şimdilik o işi anne ve babasına bırakmış gibi görünüyordu.

"Bize haber vermeden dışarı çıkmamalıydın Vega seni kaç kez bu konuda uyar-..."

"Hayatım lütfen bu konuyu daha sonra konuşacağımız konusunda anlaştığımızı sanıyordum."

Babası yine söylenmeye başlamıştı ki annesi onu uyardı. Haklılardı, Vega hata yapmıştı ama böyle olacağı aklının ucundan dahi geçmemişti.

"Sizden çok özür dilerim. Ben gerçekten böyle bir şey olabileceğini düşünemedim. Veliaht prenses olarak çok daha dikkatli olmalıydım. Lütfen beni affedin."

Vega suçlulukla gözlerini karnının üzerinde birleştirdiği ellerine indirdi. Bir daha asla düşüncesizce davranmamalıydı. O ateşin son veliahdı idi ve kendini en iyi şekilde korumalıydı. Bir hareketlilik hissedince kafasını çevirdi. Annesi yavaşça yatağın kenarına oturdu ve Vega'nın saçlarını okşamaya başladı.

"Seni affediyoruz ama bir daha düşünmeden hareket etme tatlım lütfen. Dışarı çıkmak istediğinde yanına mutlaka bir asker al."

"Bu günden itibaren korumaları arttırıyorum ve Titan'ı da senin özel koruman olarak atıyorum. Bir daha Titan yanında olmadan asla dışarı çıkmayacaksın sevgili prensesim anlaştık mı?"

Vega şaşkınlıkla babasına baktı. Böyle bir şeye gerek var mıydı ki? Titan babasının en gözde askeriydi ve böyle birinin onun özel koruması olması doğru olur muydu?

"Ama babacı-..."

"Babanın dediğini duydun Vega itiraz etme ve Titan'a da zorluk çıkarma. Artık biz gidelim sen de bir güzel dinlen. Bir an önce toparlan ve eğitimlerine devam et. Seni seviyoruz bebeğim."

Saçına bir öpücük kondurdu ve ayağa kalktı annesi. İkisi de dışarı çıktığında Vega yatağında doğruldu. Bunu istemiyordu. Titan onu geriyordu. Geçmişini bildiğini biliyordu ve Vega ondan kaçmaya çalıştıkça o burnunun dibinde bitiyordu. Bıkkınlıkla nefes verdi ve kendini geri attı ama acıyla yüzünü buluşturdu. Kafasını başlığa vurmuştu. Tam da taşa çarptığı yere denk gelmişti. İçinden bir şeylerin kayıp gittiğini hissederken gözleri kapandı.

♕°•°•°•°•°♛

Yüzüne güneş vuruyor, kulaklarını denizin yumuşak dalgalarının sesi okşuyordu. Yavaşça gözlerini açtı ve elini gözlerine siper etti. Bir yandan doğrulmaya çalışırken bir yandan da nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Deniz kenarındaydı ama buraya nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Mavi elbisesinin üzerine yapışan kumları silkelerken bir anda gördüğü şeyle şok oldu. Saçları bir limon kadar sarıydı! Korkuyla yerinde sıçradı, biraz ilerde bulunan küçük kulübenin camına gidip kendine baktı. Sapsarı saçları yüzünün iki yanından beline dökülüyordu, gözleri buz mavisiydi, ten rengi neredeyse bembeyaz olmuştu ve üzerinde mavi bir elbise ve yine mavi renkli ayakkabılar vardı. Korku tüm bedenini ele geçirmişti ona neler olmuştu böyle! En son kafasını vurduğunu hatırlıyordu. Bu bir rüya olmalıydı başını ellerinin arasına aldı ve kulübenin kenarına çöktü. Kendi kendine uykudan uyanmaya çalışırken birden yanında hissettiği hareketlilikle yerinden sıçradı.

"S-Su prensesi A-Aqua?"

◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ♡

Mars KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin